Futbol kulüpleri kriz yönetemiyor

Türkiye'de futbol kulüplerinin bünyesinde iyi iletişimciler olmadığı için krizler iyi yönetilemiyor. Selçuk İnan krizinde bunu bir kez daha gördük. Kriz anlarında 'hız' hayati derecede önem taşır. Maçta yaşanan olayların ardından sessizliğe bürünmek çare değildi. Kulüp sessiz kaldıkça yorumlar, görüşler, iddialar bir kartopuna dönüştü. Medyanın her mecrasında Selçuk İnan ile Ayhan Akman arasındaki tartışma ile ilgili yazıldı, çizildi, konuşuldu. Acaba bu konuşulanların ne kadarı doğruydu?

Hızlı eylem gerek

Eğer maçta yaşanan tartışmanın ardından sabah basına oyuncuyla birlikte bir açıklama yapılsa haberler kulübün istediği açıya çevrilebilirdi. Böylece kulübün 3'e bölündüğünden tutun da oyuncular arasındaki gruplaşmanın geldiği noktaya kadar birçok yorum, haber ya da iddianın önüne geçilebilirdi. Kulüpten oyuncularla birlikte doyurucu bir açıklama gelmediği için yaşanan kriz iyi yönetilemedi.

İletişimciler dikkate alınmıyor mu?

İşte tam da bu noktada Türkiye'de kulüplerin iletişim birimleri ne derece profesyonel, tavsiyeleri ne kadar dikkate alınıyor, nasıl çalışıyorlar gibi sorular geliyor akla. Acaba olayın ardından Galatasaray'da iletişim biriminde görev yapan biri vakit geçirmeden konuya ilişkin bir toplantı yapalım ve "süreci biz yönetelim" önerisini getirdi mi? Türkiye'de kulüplerin iletişim birimleri nasıl görev yapar, kimlerden oluşur, yöneticiler tarafından hangi ölçüde dikkate alınır? Bu sorulara cevap alırsak 'kriz'lerin çözümüne dair çok önemli emarelere ulaşırız aslında...