Yıl 2004...
AB ile müzakerelere başladık!
“Brüksel’de tarih yazdık.”
Aradan 6 yıl geçti.
Bugün, masaya oturacak Avrupalı bulamıyoruz!
***
Yıl 2009...
“Davos’ta İsrail’e gününü gösterdik.”
Aradan 1 yıl geçti.
İsrailliler’in Mavi Marmara’da bize ne gösterdiğini hatırlıyor musunuz?
[[HAFTAYA]]
***
Yıl 2009...
NATO’ya genel sekreter seçilecekti...
Danimarkalı Rasmussen aday gösterildi:
Hani şu karikatür krizi, Roj TV filan...
“Lizbon’da dünya gücümüzü gördü.”
Sonuç?
Rassmussen NATO’nun yeni genel sektereri!
***
Birkaç ay önce...
“Türkiye İran’ı masaya oturttu... Takas anlaşması tamam... Savaşı engelledik.”
Biz İran’la anlaştık ama dünyanın geri kalanı anlaşamadı!
***
Geçen hafta...
“Obama ile kankayız... Sarkozy’ye ayar verdik... NATO’ya damgamızı vurduk.”
Sonuç?
Füzeler bizde, hedef İran, düğme NATO’da!
***
Ahmet Davutoğlu’nu severim, genel olarak başarılı da bulurum.
Ama bizimkilerin her yurt dışına çıkışına Viyana Kuşatması...
Her dönüşüne “Fatih’in İstanbul’a girişi” muamelesi yapan arkadaşların bilmesinde fayda var:
Kissenger’dan Scowcroft’a, Truman’dan Brezinski’ye kadar kimi okursan oku...
Derler ki “Diplomasi; haticeye değil, neticeye bakma sanatıdır.”