BARIŞ SÖZAL / POSTA.COM.TR | Amerika’daki seri katiller arasında, bir şizofren olsa bile en çok dikkat çeken ve korkulan isimlerden birisi Ed Gein’dir. Teknik olarak bir akıl hastası olmasına rağmen işlediği cinayetler öylesine korkunçtur ki bu saf kötülüğün cezasız kalmaması gerekiyordur. Nitekim sinema ve roman dünyası da Ed Gein’den etkilenerek birçok kurgu karakter yaratır. Meşhur Hannibal Lecter da adının “Kannibal-Hannibal” benzerliğine dayanması ile gerçekte bir seri katil ve aynı zamanda yamyamdır. Kurbanlarını, özel sofralarda servis ederek afiyetle yer. Belki de Hannibal Lecter’ın sinema dünyasına damga vurmasının altında da yamyamlığı bu kadar normalleştirmesi gelir. Türk seri katili Özgür Dengiz de insan eti yemeyi en az Hannibal Lecter kadar normalleştirir. 2007 yılında, o zamanlar sosyal medya henüz bu kadar yaygın değilken haber bültenlerinde yayılan bir olay, ülke gündeminde yeterince yer almaz. Birkaç yıl sonra da unutulur. Ancak emniyet güçleri ve adalet sistemi, yakaladıkları kişinin ne denli kötü olduğunu farkındadır. 1997 yılından başlayarak 10 yıl boyunca 3 kişiyi öldüren Özgür Dengiz, eğer yakalanmasaydı çok sayıda insanı öldürecek ve onları yiyecekti. 1980 yılında doğan Dengiz, diğer birçok seri katilde göreceğimiz gibi ergenlik yıllarında ilk suçunu işler. Bu son derece önemli bir işaret çünkü seri katilleri tanımlayan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu ve günümüzde adını sıklıkla duyduğumuz Borderline Kişilik Bozukluğu gibi ciddi psikiyatrik hastalıkların 15 ila 18 yaş aralığında kendisini göstermeye başlıyor. Yani ergenlik döneminde ortaya çıkan bu tip belirtiler Dengiz’de de görülür ve ufak bir tartışmanın sonucunda, henüz 17 yaşındayken ilk cinayetini işler. Tutuklanır ve cezaevine atılır. Ancak sakin, sessiz mizacının da etkisiyle 3 yıl sonra çıkan aftan yararlanarak hapisten çıkar. Bu olay, Dengiz’in hayatındaki en önemli kırılma olur. Kendi hastalıklı zihninde, cinayet işlediği zaman cezalandırılmayacağını düşünür. Cezaevinden çıktığı gibi askere giden Dengiz, burada da birkaç defa firar etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Ama o, sıradan bir katil ya da normal bir insan değildi. Sergilediği garip davranışlar ve sorunlu ruh halini yansıtan abartılı hareketleri yüzünden askerlikten muaf olmasına karar verilir. Sonuç olarak Dengiz, karanlık zihnine rağmen henüz 19-20 yaşlarındayken insanların arasında yaşamaya başlar. Ailesi ona oyalanması için bir terzi dükkanı da açmış olsa bu bir işe yaramadı. Dengiz, karanlığı ve sokakları seviyordur. Bu nedenle geceleri sabaha kadar dolaşır ve çöplerden topladığı eşyaları satarak geçimini kazanmak ister. Bir bakıma, bu işi kendisi seçer. Ailesi o zamanlar bu duruma bir anlam verememiş olsa da yakalandıktan sonra neden geceleri sokaklarda olmak istediği netleşmişti. 2007 yılında bir bilgisayar satıcısını kurşunlayarak öldürür ve kaçar. Bu olay, Dengiz’in içindeki vahşi duyguların yüzeye çıkmasına neden olmuştur. Artık istese de duramaz. Bilgisayarcıyı öldürmesinden birkaç ay sonra, sadece kendi çöp toplama alanını işgal ettiği gerekçesiyle çöp toplayan bir adamı canice katleder. Cesedi bırakıp kaçar ve ardından bir parka gider. Gerçekten cinayet işlemek istiyordur ve hiçbir neden yokken, parkta karşılaştığı bir çalışanın kafasına sıktığı iki kurşunla yaşamına son verir. İşte Dengiz’in yamyamlık içgüdülerinin eyleme döndüğü an, bu cinayet olur. Arabasına attığı adamla ıssız bir yere giden Dengiz, öldürdüğü adamın vücut parçalarını keserek yanına alır. Cesedi ise Mamak çöplüğüne bırakarak evine gider. Cesedin bulunmasının ardından, çöplüğe yakın bir noktada ele geçirilen cinayet aletlerinden alınan parmak izleri ile Dengiz yakalanır. Polisler Özgür Dengiz’i yakalayıp sorguya çektiklerinde hiç zorluk çekmezler. Hatta Dengiz pişmanlık ve üzüntü belirtileri göstermek yerine gülerek ifadesini verir. Dengiz’in ifadesi ise pek çok kişi için kan donduran cinstendi: “Mamak köprüsü altındaki bölgede yürüyordum. Oraya birisini öldürmeye gitmiştim. Yanımda da özel bıçağım ve silahım vardı. Çöp toplayan birine zaten ateş etmiştim. Çünkü benim alanımda kalabalık yapıyordu. Sonra parkta oturan bir adam gördüm. Onun yanına oturdum. Sohbet ettik. Sonra ayağa kalkıp arkasına geçtim ve ona iki el ateş ettim. Vücudunu sürükledim ve arabamın arkasına koydum. Satırımı kullanarak biraz et kestim. Sonra midem bulandı. Onu bastırsın diye etin bir kısmını çiğ olarak yedim. Kalanını çantama koydum. Tadını sevdiğimi fark ettim. Adamı siyah bir beze sardım, bagaja koydum ve şehirde biraz dolandım. Sonra cesedi çöplüğe attım ve eve gittim. Etinin bir kısmını dışarıdaki köpeklere verdim. Kalanı da buzdolabına koydum.” Gerçekten akli dengesi yerinde olmadığı için akıl hastanesine kapatılmış olsa da Özgür Dengiz’in varlığı, Türkiye’deki seri katil olmaz, iddialarının artık gerçeği yansıtmadığını kanıtlıyor. Tarihe ise “Ankara Hannibal’ı” olarak geçti. Katiller hakkında görüşünü aldığımız Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu, “Seri katiller, yaptıklarından genellikle pişmanlık duymazlar. Genellikle, antisosyal kişilik yapısına ve bunun yanında sosyal içe dönüklük, dürtüsel bozukluklar gibi birçok bozukluğa sahip olabilirler. Dışarıdan anlaşılmaları çok zordur, genellikle bu yaptığı eylemleri rasyonalize eder mantığa uydurabilirler. Bu nedenden dolayı da pişmanlık yaşamazlar, dışarıdan anlaşılmaları çok zordur” ifadelerini kullandı.