Tuğçe Özcan Gerçekten Instagram’da gösterdiğin kişi misin?
HABERİ PAYLAŞ

Gerçekten Instagram’da gösterdiğin kişi misin?

Haberin Devamı

En pürüzsüz ciltler, en tarz giysiler. Sıklıkla özenle seçilmiş pitoresk manzaralar ya da göz alıcı şık mekanlar. Yılda bir kez uğranılan pahalı mekanlara çok sık gidiyormuş gibi davranmalar. İşinde çok başarılı olduğunun altı çizilen kareler. Özenli sofralar, kusursuz detaylar, Pazar günleri bile jilet gibi giyinmiş insanlar. Sevgililerin sıklıkla birbirine bakarken koydukları pozlar. Sırf daha entelektüel görünmek için yapılan sanatsal paylaşımlar. Arabanın logosunu, saatin markasını, taşıdığı çok lüks poşeti göze göze sokmalar. Duyarlı insan mesajları, mutlu aile tabloları. Her şeye yetişen süper sosyal anneler, spor salonlarında aynaları çatlatan fit bedenler.

Peki ama herkes gerçekten Instagram’da gösterdiği kişi mi?

Instagram kişisel portföyümüz değil, olmak istediğimiz kimliğimiz

Eskiden bir kişinin sosyal hesaplarına bakarak hakkında az çok şey söylemek mümkün oluyordu. Bugün ise imkansız. Çünkü artık estetik kaygımız, kişisel gerçekliğimizin çok daha ötesine geçti. Bana göre instagram artık çok daha büyük bir misyon edindi. Bu mecra artık sadece anılarımızı arşivleyip kendimizden izler bıraktığımız bir aplikasyondan çok daha fazlası. Instagram bizim dışarıdan görünmek istediğimiz imajın ta kendisi, ama ne kadar biz işte o tartışılır.

Etraftan nasıl görünmek istiyorsun?

Seni sevenlerin ya da sevmeyenlerin, rakiplerinin, ortaklarının, ailenin, arkadaşlarının, değer verdiklerinin ya da hiç tanımadıklarının seni nasıl görmesini istersin?

İşte instagram karelerin bu soruların yanıtını veriyor. Bu yüzdendir ki o mecraya koyduğumuz kareleri artık çok daha fazla önemsiyor, renginden alt metnine kadar çok daha titizlikle üzerinde çalışıyoruz. “İşimizde çok yoğunuz” alt metni olan paylaşımlar yağmur gibi yağarken, “bu kadar yoğunsan madem, nasıl oluyor da her gün iki düzine stories (Hikaye) atabiliyorsun?” diye düşünüyor insan.

Sporda kan ter içinde paylaşım yapmayı ilk Adrina Lima başlattı. Tamam da sporundan canlı yayın yapan insanlar var. (Canım terin soğuyacak sen devam et istersen). Müzelerden, sergilerden, hatta modayla hiç alakası yokken defilelerden bile sırf daha sosyal görünmek adına paylaşımlar yapılıyor. Aslında sosyal medyanın amacı işte tam da bulunduğumuz bu yerleri duyurmak. Ama paylaşımların dozajı aşılınca, inanın ortaya çok komik bir durum çıkıyor.

Örneğin moda ile uzaktan yakından alakası olmayan, hasbelkader bir defileye gitmiş biri, toplamda topu topu 8-10 dakika süren bir defileden 28 tane stories atıyor. Üstelik de her paylaşıma kişisel notlarını da özenle ekliyor. Yahu bırak her işi bilen yapsın. Zaten oraya video çekeceksin diye izlediğin defileden de muhtemelen hiç keyif almadın. Her şeyden anlıyormuş çabası inanın dışarıdan komik duruyor. Ama keyif almamız, dışarıdan çizeceğimiz imajdan şuan daha önemli hale gelmiş durumda. Sinemaya gittiğimizi, şık bir restoranda olduğumuzu, güzel bir yemek yediğimizi, sporda ter döktüğümüzü neden sürekli bir yerlerden ilan etmeye ihtiyaç duyuyoruz?

Cevabı basit, imajımız için!

Takip edenler “çok zevkli, işinde başarılı, spor yapıyor, sevgilisiyle araları iyi, iyi giyiniyor, gündemi takip ediyor, sosyal, kültürlü, arabası şöyle, tarzı böyle” terimlerinden bir ya da birkaçını bizim için de kullansın diye.

Herkeste bir Ayhan Sicimoğlu profili

Bir insanın her şeyden anlaması şart değil, inanın çok komik duruyor. Hiç üstüne vazife olmayan kızlar kalkıp güzellik hakkında tüyolar veriyor. İki kilo zayıflayan herkes, kendini diyetisyen sanıp tavsiye vermeye kalkıyor. Sanatla, resimle, sinemayla ilgili önüne gelen ahkam kesiyor. Orta yaş erkeklerinde durum daha vahim. Herkeste bir Ayhan Sicimoğlu profili var. Müzikle çok haşır neşirler, sürekli geziyorlar, hepsi şaraptan feci anlıyor, arada torunla kareler, boyunda fular kafada fötr şapka. Karnıyarık’ı kızartarak yediğinde midesine dokunacak kişiler 8 çeşit Hint yemeğini aynı öğünde yiyormuş gibi fotoğraf çekiyor.

Öv Beni

Bir de güzel resim koyup pohpohlanma durumumuz var. En yakışıklı pozlar, en güzel kareler özenle paylaşılıp altına da tipik tebrikler ve iltifatlar geliyor. Zaten genelde bir kişinin resminin altına övgü yorumları yazanlar hep aynı kişilerdir. Yani en azından bana yazanlar hep aynı : )
Altına tek tek cevap yazınca da müthiş bir körler sağırlar durumu ortaya çıkıyor. Yanıt yazmazsan da kabalık gibi oluyor. Neyse ki instagtam yorumlara beğeni özelliğini getirdi de onay bekleyen iltifatlar da, mahçup profil sahipleri de zor durumda kalmadı.

Sosyal Detox

Bu yazıya konsantre olmak için yaklaşık bir haftadır sosyal medya detoxu yapıyorum. Gittiğim yerleri, tattığım yemekleri, vapurdan çıkan köpükleri, iftarda sofranın halini hep kendime sakladım. Ve anasayfamda çıkan profillere bu kez farklı bir açıdan bakmaya başladım.
Sizce de herkes gerçekten instagramda gösterdiği kişi mi?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder