Erdoğan-Arınç krizi sonrası tartışma bir anda Arınç-Gökçek krizine döndü. Tüm bu yaşananlar sonrasında konuşmayan tek isim vardı. O da Başbakan Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu Konya Karapınar'da atış ve test değerlendirme merkezinin açılışına katıldı. Gözlerin çevrildiği isim olan Başbakan Davutoğlu, sessiz kaldı.

Davutoğu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:

2002 yılında Türkiye savunma sanayi ihtiyacının yüzde 80'ini dışarıdan karşılıyordu. Son 12 yıl içinde ekonomimizin sağladığı imkanlarla sadece kahraman silahlı kuvvetler olmak değil artık 5 milyar dolarlık üretimiyle savunma sanayimizin lokomotif gücü halgine gelmiştir.

Dünyadaki bütün büyük buluşlar önce savunma alanında gelişti. Savunma sanayinin gelişmesi, sadece Savunma açısından değil genel sanayi gelişmesi ve ekonomimiz açısında önemli bir gelişmedir.

Roketlerimizin denenmesi uygulama ve Ar-ge arasındaki entegre sistemin varlığıyla mümkündür. Bazı ülkeler bu tür atışlar yapamadığı için başka ülkelere ihtiyaç duyarlar. NATO'nun en önemli atış terstini yapabailecek tekniğe ve coğrafi yapıya da sahiptir.

Türkiye uzay ve füze teknolojisini geliştirmek zorundadır. Dünyanın en önemli altyapılarından birine sahip olmak zorundayız. Uzay ajansıyla ilgili yasayı da en kısa zamanda hayata geçirmeliyiz.

Çaydırıcılık karşı tarafa gerekli mesajı verir.

Türkiye bir taraftan kudretii yansıtırken bir taraftan da sivil devlet yapısıyla ülke aidiyetlerini güçlendirmek zorundadır.

Ortak aidiyet bilincidir ülkemizi koruyacak olan. Etnik ve mezhep çatışmalarında ülkelerin ne duruma düştükleri ortadadır. Suriye ve Irak buna örnektir. Bu kudrete kaynak sağlayan güç hiç bir etnik ve meshebe dayalı olmayan ortak vatandaşlık bilincinin geliştirilmesidir.

Çözüm süreciyle yapmak istediğimiz şey etnik ve meshebi ayrıma gidecek bir tehlikenin önüne geçmektir. Türkiye sivil ve demokratik yapısıyla gücünü korumuş bir ülkedir.

Dışişleri Bakanı olarak Roketsan'ı ziyaret ettiğimde aldığım bir bilgi beni hayrete düşürmüştü. Ekonomik kriz nedeniyle Roketsan tasfiye edilmesi gereken kurumlar arasına sokulmuştu. 2001 yılınd planlanmıştı bu. Bunun da bize gösterdiği ders şudur ki ekonomik kudret ile askeri kudret beraberdir.

Bizim iddiamız çok açıktır. IMF'ye borcumuzun ödemesiyle aslında Türkiye istiklalini kazanmıştı.

Koalisyonların olduğu ülkelerde planlamalar olsa dahi uygulanamaz. Beni en fazla üzen husus askeri hibelerle ilgili önümüze gelen yazışmalardı. Artık Türkiye askeri alanda kendi bekaasını teminat altına almak için hibeye muhtaç değildir. Gerektiğinde hibe verebilen, askeri teçhizatlar konusunda başka ülkelere katkı sağlayabilmektedir

Biz artık kendi tankımızı yapabiliyoruz, kendi uçağımızı yapmayı planlıyoruz ve 2023'de bu uçuşu sağlayacağız.

Ayrıntılar birazdan