Gucci İlkbahar – Yaz 2018 koleksiyonunda yaratılışın şiirsel eyleminden ilham alıyor. Yaratılış; hayaletlerin ve arzuların yaşadığı aceleci bir süreci yansıtıyor. İçinde akan akımların taze anlamlar sunması için yoğunlaştığı bir fırtına oluşturan Gucci’nin 2018 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda; bir zamanlar sıkışıp kalan hayati güçlerin, nihayetinde serbest bırakıldığı patlama olarak hayat buluyor. Bu devrimci hareket tektonik slaytlar üretiyor. Gelenekselliğin paslarını siliyor, tabiatını değiştiriyor ve sorguluyor. Fransız Filozof Gilles Deleuze'nin de üzerinde durduğu gibi, yaratılış eylemi her şeyden önce bir direniş eylemini ortaya koymaktan geçiyor. Gucci İlkbahar – Yaz 2018 koleksiyonu, bu direniş egzersizini somutlaştırıyor. Her parça, onaya direnen entelektüel bir gerginlikle titreşiyor. Albert Camus’un ileri sürdüğü gibi, başkaldırı, eksik olan ama var olabilecek bir mevcudiyete meydan okuyor. Koleksiyonda yansıtılan olgu, sayfayı çevirmekten vazgeçmek ve yavaş yavaş güzelliğini birleştiren bir anlatı üzerinde inatla durmayı sunuyor. Yaratılan koleksiyon, kendini belirleme ve tasvirlemenin eğlenceli bir tınısı olma özelliğini taşıyor. Bu, kişinin kendi vücudu ve hayatı konusunda seçim yapma özgürlüğünü betimliyor. Kendiniz olmanız için bir davetiye; mutluluğa yaklaşmayı garantilemek için tek mutlak ihlal! Bu çerçevede, Gucci, muhalif ruh konusunda bir fenomenoloji sunuyor. Şiirsel olarak dünyayı yaşamak ve öğrenmek için işaretlerin bir haritası, ihtimalin ötesine geçerek ve monotonluğu standartlaştırıyor.