Gün 4: İnsan detoksu

Her ayıbını görmezden gelmeler, sürekli alttan almalar, size bir yararı olmadığı halde sunulan sonsuz insiyatifler, olumsuz ruh hallerine katlanmalar, hergün karşındakini motive etmeye çalışmalar, o kendini iyi hissetsin diye sizin kendinizden verdiğiniz tavizler, teşekkür etmeyi bilmeyen diller, karşılık görmeyen iyilikler, bitmek bilmeyen ego savaşları, iyi niyetten yoksun dialoglar…

Sizce de hayatınızı zorlaştıran bazı kimselerle aranıza bir çizgi çekseniz, ruh haliniz daha pozitif olmaz mıydı?

“21 Günde Değişim” yazı dizisinin 4. Gününde motivasyonunuzu aşağı çeken ve bir asalak gibi sizin enerjinizden beslenen kişilerle aranıza mesafe koymayı öneriyorum. Deneyin, çok faydasını göreceksiniz.

Nerden başlamalı?

Benim kişisel olarak uzun süre dostluk kuramadıklarım 7/24 mutsuz ve depresif olup sürekli şikayet edenler. Bu sebeple uzun bir süre önce hayatımda kronik olarak mutsuz gezen herkesle muhabbeti kestim. Hem de öyle arayı soğutarak, alıştırarak değil, birden bire. Bir insan 1 gün mutsuz olabilir, 1 hafta ya da hadi bilemedin bir dönem. Ama bir yaşam tarzı olarak şikayet etmeyi ve düşük modu rutin kabul etmiş zihniyetlerle pozitif enerjimi paylaşmak istemiyorum.
“Önce sen” felsefesi bence altında salt bir bencillik barındıran negatif bir durum değil. Sen iyi olursan, çevren de iyi olur. Sen herşeyin başı, her sebebin özüsün. Bu yüzden başkalarına karşılıksızca verdiğin zaman ve emeğin külliyen boşa gidiyorsa, orada kendine dur demeyi bilmeli insan.

Sosyal Hesaplarda Küçülme

Tanıdığım birçok kişi hemen hemen aynı zamanlarda sosyal hesaplarında sırf ayıp olmasın diye ekleyip hiçbir etkileşimde bulunmadığı kişileri ayıklamaya başladı. Ben de yaptım, inanın iyi geliyor. Sadece ben mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama, özellikle Facebook bana çok aile içiymiş gibi hissettiriyor. Şimdi orada ailem görsün diye paylaştığım her kareyi apartmanda oturan alt kattaki Mualla Teyzenin, eski iş yerimdeki İK müdürünün hatta saçlarımı boyattığım salondaki kuaförün görmesine ne gerek var?

Telefon Rehberi Ayıklama

Uzun araba yolculuklardan birinde aldım elime telefonu ve tek tek gezindim rehberde. Telefonumda kayıtlı olup da kim olduğunu çıkaramadığım bir sürü kişi buldum. Ne zaman onlar oraya sızmış bilmiyorum. Uzun sürdü ama tek tek tüm harflerde gezindi parmaklar.

“Başkalarına ayıp olmasın diye”

Günlük hayatta çok sık yapıyoruz ama artık kendimizin de bir birey olduğunu ve değerli olduğumuzu hatırlama vakti.
Başkalarına ayıp olmasın diye sürekli alttan almak ve kendinizden taviz vermek zorunda değilsiniz. Yumuşakça uyarın, karşı tarafa empati yapmasını isteyin.

Başkalarına ayıp olmasın diye takdir edilmediğiniz, teşekkür görmediğiniz eylemleri alın yazısıymış gibi göğüslemenize gerek yok. Kimse bunun için size madalyon takmayacak.

Başkalarına ayıp olmasın diye kırgınlıklarınızın üstünü çizmek, sessiz kalıp içinize kapanmak kendinize yapacağınız en büyük hata. Bu ağız ve dil, kendimizi ifade etmek için bize verilmiş.

Başkalarına ayıp olmasın diye hiç üstünüze vazife olmayan işleri görev edinmenize de gerek yok, sonra onların sizin üstünüze kalacağı asırlardır tarihte tekerrür eden bir gerçek.

Başkalarına ayıp olmasın diye, kendi ışığından kısmak aslında temelinde çok büyük incelik ve nezaket barındıran bir hareket. Ama emin olun, uzun vadede size hiçbir getirisi yok.

Başkalarına ayıp olmasın diye hiç sevmediğiniz, ait olmadığınız yerlerde bulunmanıza, hiç kendinize ait görmediğiniz sıfatlar edinmenize gerek yok. Hayat sizin, yönüne siz karar verirsiniz.

Başkalarına ayıp olmasın diye olmamışlara olmuş gibi yapmak, boşa çıkan beklentilerinizi yok saymak ve normal zamanda tahammül edemeyeceğiniz kişilerle zaman harcamak beyhude. Herkesin sizi sevmek zorunda olmadığı gerçeğini kavradığınızda, hayat daha güzel oluyor. İnsan fazlalığı savaşa giden bir ordu için işe yarayabilir, ancak herkesi mutlu etmek bir yerden sonra sizin için yıpratıcı olacaktır.
Yarın “21 Günde Değişim” programımızda, hayata hareket kat diyoruz! Bir dönem sporu değil, ömür boyu aktif yaşamı destekliyoruz.