Cumartesi Postası “Gündeme gelmek için argo şarkılar söylüyorum”

“Gündeme gelmek için argo şarkılar söylüyorum”

Paylaş
“Gündeme gelmek için argo şarkılar söylüyorum”

İsmail YK yeni albümü 'Kıyamet'i çıkardı. Tam da bugün; Sevgililer Günü'nde. Şarkıcı şakayla karışık “Sevgililer Günü'nde 'Kıyamet' kopacak” diyor. Sevgilisi yokmuş, öğrendik. Argo sözler içeren şarkılarını sorduk, şu itirafta bulundu; “Dinleyici kitlem duygusal şarkılarım nedeniyle bana hayranlık duyuyor. Argo şarkılarım sayesinde beni sevenler olduğunu sanmam. Ama duygusal şarkılarla ana haberlere çıkamam. Argo şarkılarla gündeme geliyorum.”

Röportaj: Elmas DERECİ
elmasdereci@gmail.com

Yeni albümünüz hayırlı olsun.

Teşekkürler. ‘Kıyamet’i tüm sevgililere armağan ediyorum. İçinde 12 aşk şarkısı var, 10’u bana ait. Yine flamenko, dap, step, house, elektronik, fantezi, alaturka, pop karışık bir albüm oldu. Mart sonunda turneler başlayacak. Almanya, Çin, Avustralya, Belçika, Hollanda... Yazın da Türkiye.

Şarkıların arasında özel olanı var mı?

12-13 yaşlarındayken platonik aşkıma yazdığım bir şarkı var. İlk bestemdi, kaydetmişim. Birkaç yıl önce buldum, dinledim, beğendim. Üzerinde biraz çalışıp alt yapısını hazırladıktan sonra bu albüme aldım. Şarkının adı ‘Çıkmam Sineye’.

"Benim babam işçi; ama ayakkabı boyacısı da olsa utanmazdım"

İşçi çocuğusunuz. Özellikle ergenlikte bundan rahatsız oldunuz mu?

Benim babam işçi; ama ayakkabı boyacısı da olsa utanmazdım. Ne ergenlikte ne de sonrasında rahatsız oldum bundan. Babam kulağı çok iyi olan bir müzisyendi. Bu yöndeki eksiklerimizi tamamladı ve bizi her zaman destekledi.

Almanya’da doğup büyümenin avantaj ve dezavantajları var mıydı?

Almanya, çok fazla Türk vatandaşının yaşadığı bir ülke olduğundan yabancılık çekmedik. Türk kültürünü orada zaten yaşıyorduk. Müzik hayatımda ise avantajları çok çok yüksek oldu. Türkiye’de sadece TRT izlenirken orada birçok yabancı kanal izliyor, Avrupa ve Amerika müziklerini dinleyebiliyorduk. Böylece farklı müzikleri bağdaştırabildik.

Türk düşmanlığı yaşadınız mı orada?

Yaşadığımız bölgede yoktu. Siz nasıl Türkiye’de haberlerden biliyorsanız, biz de öyleydik.

Yurtseven Kardeşler olarak başladınız müziğe. Sonra nasıl ayrıştınız?

Grupça yaptığımız müziğin belli bir tarzı vardı. Ama farklı müzik tarzından çalışmalar da yapıyorduk. Bunlar standart dışı “Şapur Şupur’ ‘Allah Belanı Versin’, ‘Bu Numaradan Beni Tıkla’ gibi şarkılardı. Bu şarkılar ilgi çekecekti ama Yurtseven Kardeşler albümünde kullanamazdık. Böylece İsmail YK projesine karar verdik. 2004’te Türkiye’ye geldim ve isimsiz olarak piyasaya girdim. Tedirgindim tabii. Ama albümüm patladı. “Demek ki doğru kararı vermişiz” dedik.

“‘Allah Belanı Versin’e ağabeyim karşı çıkmıştı”

Neden bu tip şarkılar yaptınız? ‘Tutar’ düşüncesine nasıl kapıldınız?

Korkmadan kendini ortaya atan biriyim. Hesap yapmam, hayal eder ve gerçekleştiririm. Mesela ‘Allah Belanı Versin’i yaptığımda ağabeyim doğru bulmadı ve hep karşı çıktı. Ben ise yılın şarkısı ödülünü alacağını hayal ettim hep.

‘Canın Çıksın İnsafsız’, ‘Hop De Bakalım’, ‘Allah Belanı Versin’, ‘Şapur Şupur’ gibi şarkı isimleriyle albümleriniz satış rekorları kırdı. Sizce nasıl bir beğeni ve psikolojidir bu?

Sadece şarkı adına bakmamalı, sözlerini dinlemeli. ‘Şapur Şupur’ sosyal içerikli bir şarkı. Gerçek hayatı ve gençlerin yaşadıklarını anlatıyor. Bu şarkılarda yaşayıp dillendirilmeyen her şeyi ifade ettim. Bence bu nedenle insanlar şarkılarımı seviyor.

Argo sözlerle beslendiğinizi söyleyebilir miyiz?

Hayır. ‘Bas Gaza’ şarkısını yaptım diye bana hayranlık duyan bir kitle olduğunu sanmıyorum. Beni takip eden, şarkılarımı seven, İsmail YK’yı büyüten kitle ‘Nerdesin’, ‘Senden Başka Sevilecek Biri mi Var’, ‘Git, Hadi Git’, ‘Seviyorum’ gibi şarkılarımı dinliyor. Duygusal şarkılarımdan beslendim ben. Ama duygusal şarkılarla ana haberlere çıkma şansım yok. Argo sözleri olan şarkılarımla gündeme geliyorum.

“Freddie Mercury’ye hayranım”

‘Radikal Feminist’ adlı uç bir şarkı da yaptınız.

Genelde feminizm hoş karşılanmıyor. Kulaktan dolma bilgilerle olu ayakları üzerinde durabilen, akıllı ve kendi kararlarını verebilen kadındır. Şahsen feminist bir kadınla evlenmeyi tercih ederim ve ona çok güvenirim. Çünkü benim için feminist kadın güçlü, güvenilir ve iktidar sahibidir. Bu düşüncemi o şarkıyla dile getirmek istedim. Feminist bir kadına saygı duyarsanız, o, size bin misliyle geri dönecektir.

Başarıyı elde etmek ve tutmak, ciddi bir algı yüksekliği gerektirir. Toplumsal yapıyı iyi algıladığınızı düşünüyor musunuz?

Bazen sürprizler olabiliyor, hiç tahmin etmediğim şarkılar tutuyor. Ama yüzde 80’inde haklı çıkıyorum. Sadece müzikte değil, dışarıda olan bitene de bakıp neyin nasıl olabileceğini görebiliyor, hep haklı çıkıyorum.

Müzik sektöründe kalıcı olabilmek için ne yapıyorsunuz?

Sektörde başarılı olmuş İbrahim Tatlıses, Tarkan, Michael Jackson gibi isimlerin izlediği yola bakıyorum. Çok popülerken şimdi ortalıkta olmayan insanlara da bakıp hangi hataları yaptıkları için devam edemediklerini kavramaya, aynı yanlışları tekrarlamamaya çalışıyorum. İstediğim yere geldim, bundan sonra uzun süre zirvede kalabilmem için ne yapmam gerektiğine bakıyorum.

Rakip gördüğünüz ya da örnek aldığınız bir isim var mı?

Yok. Hiçbir zaman yarışa girmek istemedim. Herkesin kendine göre bir tarzı var. Yarışırsam ancak kendimle yarışmak isterim. Ama Freddie Mercury hayranıyım. İki yaşında Queen dinlemeye başlamışım. Barış Manço, Cem Karaca, Orhan Gencebay’ı da çok sever ve dinlerim.

10 yıl sonra hem ekonomik hem kariyer açısından kendinizi nerede hayal ediyorsunuz?

Müziğe devam ediyor olacağım. Alaturkayı rock ile bağdaştırmak ve çok beğenilecek bir müzik tarzı yaratmak istiyorum.

“Sevgilim YOK”

Boş zamanınız oluyor mu? Ne yaparsınız?

Evde olmayı çok seviyorum. Ailemle vakit geçiririm genelde. Mutfak sohbetini çok severim ama yemek yapamam. Evlendiğim zaman eşim için yapacağım. Evde bayağı düzenliyimdir.

Sevgiliniz var mı?

Yok.

Nasıl bir kadınla olmak istersiniz?

Feminist olmasını tercih ederim. Kafası da çalışmalı.

“‘Eyvah bitmişim’ dedim”

Yüz felci geçirdiğiniz doğru mu?

Sıcak-soğuk arasındaki farktan kaynaklanan önemsiz bir şeydi. Rusya’daki -1 dereceden Antalya’daki 31 dereceye gelince oluşmuştu. Yüzümün sağ tarafında küçük bir kaymaydı, geçip gitti. Bu mesele öyle abartıldı ki ben bile dedim ki “Eyvah, ben bitmişim.” Annemin yanındaydım o zaman, o bile büyük bir hastalık geçirdim kendisine söylemedim sandı.

Haberin Devamı