Hadi oradan!

Türkiye’yi, ‘düşman’ ilan eden Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos, bakın ne demiş:
“Adalara ve sınıra 7 bin asker gönderdik.”
Ardından mangalda kül bırakmamış:
“Cesaretleri varsa, gelsinler! Yunanlar, onları ezecektir.”
Şimdi gel de, bu küstah Bakan'a, eski Başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan’ın tepesi attığında kullandığı şu iki sözcükle karşılık verme:
Hadi oradan!
Ülkesindeki ruh doktorlarının, boyundan büyük laflar eden Panos Kammenos’u muayeneden geçirmesinde fayda var.
Niye?
Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in de dediği gibi, büyük olasılıkla ‘aklı başında değil’ diye!
Aklı başında olsa, 7 düvelin, 700 bin askerine kaçacak delik aratmış Türkiye gibi bir ülkeyi, 7 bin askerle korkutmaya kalkışıp, alay konusu olur muydu?
Dünyayı, kendine güldürdü be!

XXX

BİR FIKRA…

Geçtiğimiz günlerde bu sütunda yayınlanan bir yazımızda şöyle diyorduk:
Stresten kurtulmak için fırsat buldukça fıkra okumamızda fayda var.
Siz değerli okurlarımdan bazıları, önerime uyup, fıkra okumaya başlamış… İşte o okurlarımdan birinin internette bulup okuduktan sonra, bana da gönderdiği ilginç bir fıkra:
*
Genç yaşta emekli olan albay, sürekli evde oturmaktan sıkılınca, semt bakkalına gider ve şöyle der:
- "Sana ayda 200 lira vereyim, bunun karşılığında seni her gün denetleyeyim!"
Teklifi cazip bulan bakkal, havadan para kazanacağı düşüncesiyle bunu hemen kabul eder.
Emekli albay, ertesi gün sabahtan akşama kadar bakkal dükkanını denetler. Daha ilk günde denetimden sıkılan bakkal dayanamaz:
- "Albayım, al 200 liranı, ben bu işten vazgeçtim!"
Emekli albay, manav, kasap, kırtasiyeci derken tüm esnafa aynı teklifi yapar. Ancak bir süre sonra hepsi denetimden sıkılarak anlaşmayı bozar.
Son olarak gittiği manifaturacı ile yıldızları barışan Albayın buradaki denetimi aylarca sürer. Manifaturacı albayın her isteğini “Başüstüne” diyerek anında yerine getirir.
Şaşkına dönen albay sonunda sorar:
- "Yav arkadaş, bütün mahalle esnafı denetimden sıkıldı. Seninle gayet iyi çalışıyoruz. Bunun sırrı ne?"
Manifaturacı, hazırola geçer ve şöyle der:
- "Albayım, ben de emekli başçavuşum!"