Şirin Sever Haluk Levent konseri çok başkaymış meğer
HABERİ PAYLAŞ

Haluk Levent konseri çok başkaymış meğer

Haberin Devamı

Haluk Levent’in 1998 yılında Harbiye Açıkhava sahnesinde kırdığı rekoru belki hatırlarsınız..

Tam 10 saat 55 dakika sahnede kalıp 139 şarkı söylemiş, ‘Gülendam’ şarkısında 27 kez bis yaparak dünya rekoruna imza atmıştı.

Haluk Levent bu rekorun sonrasında çok badireler atlattı; başı tefecilerle belaya girdi, çek senet işleriyle uğraştı durdu. Verdiği bir röportajda yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

Haluk Levent konseri çok başkaymış meğer

DUYARLI BİR SANATÇI

“Benim suçum... Serserice davrandım. Muhasebeci ya da avukat tutmadım. O çeki oradan aldım, buraya verdim. Tefeciden para aldım, ödeyemedim. Sonu da felaket oldu tabii!”

Yani ne yaptıysa kendine yaptı, boşuna adını yıprattı.

Ama hep çalıştı üretti...

Albüm satışları her zaman istediği gibi gitmese de konser bilet satışları hiç düşmedi.

Haluk Levent konseri çok başkaymış meğer

En çok da samimiyeti ve sosyal olaylara duyarlı olmasıyla kazandı.1999 depreminde çadır kurup insanlara yardım etti, hasta çocuklar için konserler verdi, gençler uyuşturucu kullanmasın diye kampanyalar yaptı, nükleer santral protestolarına katıldı.

En son sosyal medyada yardıma ihtiyacı olanların yardımına koşan Ahbap Platformu’nu örgütledi. Bir hayranının mezuniyetinde, onun kavalyesi bile oldu! Anlayacağınız o aynı zamanda bir sosyal medya fenomeni...

Hürrem’in dizisi rüyasına girmiş!

Haluk Levent’le ilgili yukarıdaki uzun girişi niye yaptım? Çünkü epey uzun aradan sonra Harbiye Açıkhava’da verdiği konseri izledim...

Ve anladım ki, ona gösterilen ilgi sadece müzikle ilgili değil. Samimiyeti, gerçek olması ve hayranlarıyla ilişkisi onu başka yere taşıyor.


Sahneye çıkmadan önce seyircilerin arasına girdi; tam bir rockstardı. Anlattıklarıyla güldürdü, düşündürdü, “Biraz kaba olacak ama seviyorum lan sizi” diye haykırdı.

KIZLAR GÜNÜNE ÖZEL

Kendini paralayan erkek hayranlarına sataşıp “Başka rockçılar için kızlar kendini yırtar; benimki nasıl bir talihsizliktir ya!” diye isyan etti, herkesi güldürdü.

Bir dönem nasıl dizi oyuncusu olmak istediğini de anlattı…

Muhteşem Yüzyıl’da oynamak istemiş, (Hürrem diyor diziye) Halit Ergenç’in “Boşver, sen sanatçısın” demesiyle vazgeçmiş. Devamını şöyle anlatıyor: “Benim gibi çirkin adamı oynatmadılar ama rüyalarıma girdi dizi...

Rüyamda beni yakalamış padişahın önüne getirmişler, kellemi alacaklar, ben ‘yapmayın etmeyin, ben gelecekten geliyorum, sizi dizilerde izleyeceğiz’ diye dert anlatıyorum padişaha…”

Hele Adana Aladağ’da bir yurtta yanan kızlar için çıplak sesle okuduğu türkü…

‘Dünya Kız Çocukları Günü’nü daha iyi anamazdı. Demem o ki son zamanlarda izlediğim en dolu, en samimi, en şahane konserdi.

Bi’ daha olsun, bi’ daha giderim...

Ne kadar da James Bond!

Cingöz Recai’ sezonun en merak ettiğim filmlerindendi…

Zira Yeşilçam yıllarında iki kez sinemaya uyarlanan, birinde de Ayhan Işık’ın rol aldığı bu film, Peyami Safa’nın önemli polisiye eserlerinden biri.

Haluk Levent konseri çok başkaymış meğer

Karizmatik bir karakterdir ‘Cingöz’…

Muhteşem kahkahası ile ünlüdür, hiç kaybetmez, sürekli kılık değiştirir, asla yakalanmaz, Robin Hood misali fakirlerden çalmaz!

Böyle bir tiplemeye en karizmatik oyuncu Kenan İmirzalıoğlu’nun hayat vermesi, absürd komedileriyle tanıdığımız Onur Ünlü’nün filmi yönetmesi, güzeller güzeli Meryem Uzerli’nin filmde rol alması beklentinin yüksek olması için yeterli aslında...

Ancak filmi izlerken “Aaa ne kadar da James Bond!” deyivermişim.

Çekimler, kılık kıyafetler, harcanan para, James Bondvari şekilde teknolojinin nimetlerinden yararlanmak tamam da; filme biraz ruh da katılsaymış iyi olurmuş.

Keşke senaryonun derinliklerde kaybolup, düşünebilseymişiz biraz, aksiyon dolu gerçek bir polisiye izleseymişiz ama işte, ortaya bu film çıkmış.

Neyse, bu şahane kadronun hatrına izleyin.

O ÖPÜŞME SAHNESİ Mİ?

“Filme Kenan İmirzalıoğlu ve Meryem Uzerli’nin öpüşme sahnesi damga vurdu” demişler ‘Cingöz Recai’ için.

Hayır efendim vurmadı!

Filmde o kadar öpüşme sahnesi yoktu ki; abartmayın demek istiyorum bunu yazanlara. Son sahnede Kenan İmirzalıoğlu, Meryem Uzerli’nin dudağının kenarına bir öpücük konduruyor, o kadar. Tutkusuz, duygusuz bir öpücük. Hayır, bir filmi öpüşme, sevişme sahneleriyle satmaya çalışmanın modası geçmedi mi arkadaşlar?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder