Mesut Yar Hangi programların başı ciddi dertte?
HABERİ PAYLAŞ

Hangi programların başı ciddi dertte?

Yeni yılda yeni bir televizyon anlayışı mümkün olacak mı? Bu sorunun yanıtı yakın gelecekte “evet” olarak görünüyor...
Birincisi izdivaç programları artık RTÜK merceği altında. Bunun için televizyon yöneticilerine gerekli uyarı yapıldı. Sayıları onları, yayın saatleri ise 4 ila 5 arasını bulan izdivaç programları büyük bir ihtimalle artık banttan yayınlanacak...
Bu konuda ilk adımı Star TV atmayı planlıyor. Zuhal Topal ile İzdivaç bant yayına geçme hazırlıklarına başladı. Diğer kanalların da bu cendereden çıkma şansları yok...
Bu arada RTÜK’ün dikkatle izlediği bir başka program ise Müge Anlı’nın sunduğu Tatlı Sert (atv). Tatlı Sert’in de canlı yayın kaza sicili bir hayli kalabalık... Aslında mesele de bu canlı yayın kazaları. Bir süredir kontrol altına alınamayan skandallar beraberinde tepkiyi de getiriyor işte... Keşke mesele bu noktaya gelmeden önce çözülebilse. Ama reyting denilen şeyin terazisi yok işte. Geçmiş olsun diyelim...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ

Türkiye yılbaşını üç gecede üç aynı akışla kutladı neredeyse. Yılbaşı için özel hazırlık yapan televizyon kanalları harcadıkları paranın karşılığını bir gecede toplayamayınca aynı programları üç gece arka arkaya yayınladılar mecburen... Buna hem ticari kaygı, hem de küçük bir tatil kaçamağı diyelim. Ama benim gibi yılbaşını ailesiyle dışarıda geçirenler için mükemmel bir şans oldu... Kaçırdığım hiçbir ayrıntı kalmadı. Ha, kaçırsaymışım da çok önemli değilmiş, bunu da anladım öte yandan... Bu arada kadrosundaki onlarca bilge adam, yönetmen ve yapımcıya rağmen yılbaşı programlarını dışarıdan satın alan TRT’nin durumu hakkında ne söylenebilir henüz kestiremiyorum. Sanırım yılbaşı meselesinde en hoyrat davranan kanal kamununki oldu desek yanlış olmaz... Olsun; kafa rahat. Paralar şakır şakır giriyor nasıl olsa kasaya. Senden çıkmış, benden çıkmış kime ne ki; eğlenmene bak sen. Pes yani...

Ehliyet ruhsat lütfen!

Eğer karakterler sınıfta kalmamışsa Öğretmen Kemal isimli dizide (Fox TV) 10’uncu sınıf öğrencilerinin vızır vızır araba kullanmasına trafik polisleri bir el atsın derim. Malum ehliyet yaşı hâlâ 18 bu ülkede... Sıradan öğrenci kaba bir hesapla onuncu sınıfta 16 bilemedin 17 yaşlarında olmalı. Bu veletlerin altına kim veriyor arabaları; kim geçiriyor direksiyon başına?.. Her şeyi ailelere bağlamayalım isterseniz. Kemal öğretmen çocukları kurtarmaya başlayacaksa önce içlerindeki trafik canavarlarından başlasın derim ben. Çünkü malum Türkiye’nin en büyük seri katilleri otobanlarda/ otoyollarda gezinip duruyor!

Haberin Devamı

Çanta gezmeye çıktı!

Küçük Sırlar bu hafta yayınlanmayacak. Bazı büyük bütçeli yapımların geçen sezondan itibaren ayda üç bölüm esasına geçerek ayakta durduğunu biliyoruz. Bu nadas da o hesap olmalı...
Ama hazır diziden girmişken gözden kaçmayan bir ayrıntının da notunu düşelim. Sinem Kobal’ın canlandırdığı Su karakteri yılbaşı balosuna su gibi bir kıyafetle geliyor...
Elindeki kırmızı çanta o kadar dikkat çekici ki, izleyenlerin gözünü alamadığından eminim. Zaten problem de burada. O çanta bazen Su kızımızın elinde, bazen de kendi başına geziye çıkabiliyor...
Mesela kilitli kaldığı mahzene o çantayla giren Su kurtarılmayı beklerken, çanta çoktan kaçıp masadaki eski yerini almış bile. Ah diyorum şu devamlılık meselesi nasıl da mutsuz edebiliyor izleyeni...

Haberin Devamı

Sesi kısmak yetmez!

Bazı dizilerde minimum seviyede tutulan ses düzeyi, kanal reklama geçince aniden patlıyor. Bunun TV aygıtında yarattığı fiziki hasarı bir kenara koyalım ama en çok kulaklarımıza oluyor olan.. RTÜK bu konuda bir standart getirme derdinde. Çok da yerinde bir girişim. Ama sonuç verir mi bilemem! Çünkü her kanalın yayın kalitesi elindeki makine parkıyla belirleniyor... Desibel kontrolü yapamayan bir ana kumandaya sahip olan kanallar aynı gürültülü yayına devam edecekler ister istemez. Sanırım bu yüzden sesten önce yayıncılık teknolojisine bir standart getirmek şart. Yoksa daha çok hoparlör ve kulak zarı ziyan olacak; benden söylemesi...

ÇÜNKÜ O BİR SIRADAN MEMUR!

Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi (Star TV) yılın ilk bölümünde ciddi bir muhalefet çizgisine çekti kendini. Aslında tam olarak muhalefet demeyelim; gerçeğin aynası resmen...
Devlet memuru birkaç polisin gündelik hikayelerine bakınca dizide bir inceden giydirilen bankaların ünlü hesap işletim ücretlerinin en çok dar gelirliyi yaraladığını anlıyorsunuz...
Aynı memur emeklilik yaşı gelmişken son anda yükseltilen yaş çıtasının kurbanı olup, yetenekleri erozyona da uğrasa çalışmak zorunda kalıyor...
Aynı memur fatura kuyruğuna girip mesai saatlerinin içinde bir yandan yaşamsal zorunlulukları da teğet geçmemeye çalışıyor...
Aynı memur ekonomik ve nüfuz kudretinin altında her an sürgün, açığa alınma, rütbe ve kademesini kaybetme korkusu da yaşıyor...
Diğer polisiyelerde memurlar birer süper kahramanken, Behzat Ç.’de senin, benim gibi sıradan insanlar işte...
Birilerinin bunu dile getirmesi gerekiyor. Yapan Behzat amirimse eğer, bir alkış gerekirse doğal olarak ilk ona geliyor tabii ki...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder