Şirin Sever 'Harry Potter'ın izinden giden üniversiteliler!
HABERİ PAYLAŞ

'Harry Potter'ın izinden giden üniversiteliler!

Haberin Devamı

Hiçbir zaman Harry Potter kitapları ve filmlerinin fanı olmadığım için ‘Quidditch’ denilen spor hakkında da çok bilgim olmadı.

Evet süpürge üzerinde oynanan bir oyundan haberdarım ama o kadar. Bu oyunun Türkiye’de bu kadar yaygın olduğundan haberim bile yoktu! Ta ki ODTÜ’deki ‘Quidditch’ (kuidikt diye okuyunuz) takımında oynayan Fatih Aykurt’tan bir mail alana kadar…

Meğer Harry Potter kitaplarının ardından ilk kez Amerika’da oynanmaya başlayan bu oyunun Türkiye’de de hatırı sayılır miktarda meraklısı varmış; İstanbul ve Ankara’daki köklü üniversitelerin her birinde de takımları bulunuyormuş. Bak sen bendeki cahilliğe!

UÇMAK HARİÇ AYNI!

Hemen aradım Fatih Aykurt’u, konuştuk biraz. Şunları öğrendim: Quidditch, yedi Harry Potter serisi boyunca detaylıca oynanan bir spor. İlk kez 2005'te Amerika Vermont'da Harry Potter'dan esinlenen bir grup öğrenci, kendi aralarında oynamaya başlamış.

Bugün ise dünya çapında 700'den fazla takım var. Süpürge üzerinde oynanan bu oyunda 7 kişiden oluşan iki takım karşı karşıya geliyor.

Amaç, Quaffle denen topu üç çemberin içinden geçirmek ve altın kanatlı snitch isimli top oyuna girdiğinde yakalayıp maçı bitirmek. Uçmanın dışında her şey kitaptakinin aynısı!

OKTAY KAYNARCA HAKLI MI?

Oktay Kaynarca, Altın Kelebek ödüllerinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ adaylığından çekildiğini açıkladı malum. Gerekçe olarak da şunu söyledi: “Türkiye’de popüler olmakla oyuncu olmak karıştırılıyor.

Bir diziyle oyuncu olan herkese oyuncu muamelesi yapılmasına itirazım var. Gerçek oyuncularla popüler oyuncuların oylanarak yarıştırılmasına itirazım var…”

Yani bu işin yapılış şekline itirazı var. Bir bakıma haklı. Mankenlikten ve şarkıcılıktan oyunculuğa geçen, çok başarılı, bu işi layıkıyla yapan çok sayıda genç oyuncu var. Ben de bayıla bayıla izliyorum çoğunu.

Ama temel mesele şu: Yeteneklerini baklavalarıyla birleştiren, milyonlarca fanı olan, popüler kültürün ve reyting sisteminin en baba isimlerle eşleştirdiği bu isimler; örneğin oyunculuğun kitabını yazmış Haluk Bilginer’le aynı kulvarda yarıştırılmamalı.

Tıpkı Sezen Aksu ve İrem Derici’nin aynı kulvarda yarıştırılmaması gerektiği gibi. Biri daha kötü olduğu için değil, bambaşka yerlerde oldukları için. Ama formül ne, işte o tartışmaya açık bir konu.

Quidditch oyuncuları destek ve ilgi bekliyor

Quidditch oyununu üç yıl önce Türkiye’de ilk kez hayata geçiren ODTÜ. Fatih Aykurt’un takımı ‘Metu Unicorns’ ise bu sene Avrupa üçüncüsü olmuş.

Şu anda Türkiye’de 9 Quidditch takımı bulunuyor. 3-4 Eylül’de de, yani bugün ve yarın Mersin’de uluslararası Quidditch turnuvasının ikincisi düzenleniyor; adı da ‘İntergalaktik Cup 2’.

YENİ BİR ALTERNATİF

İlk turnuvaya Norveç ve Fransa’dan takımlar katılmış ancak bu yıl ülkemizin imajı nedeniyle takımlar gelmemiş, bazı oyuncular katılıyor. Bu sporcuların tek istekleri var; bu sporun Türkiye'de daha yaygın bir spor haline gelmesi ve desteklenmesi.

ODTÜ’nün, Quidditch takımlarına resmi desteği pek yok. Ancak öğrendiğim kadarıyla, İTÜ ve Bogaziçi okul takımlarını destekliyor. Üyelerinin çoğunluğu Harry Potter kitapları ile büyüse de, bu sporu yapma sebepleri sadece Harry Potter sevgileri değil…

Amaçları Türkiye’deki spor kültürüne renkli ve yeni bir alternatif getirmek. Elektrik elektronik bölümü öğrencisi, 21 yaşındaki Fatih Aykurt da gönül verdiği sporu geliştirmeye uğraşan, mailler atarak tek başına destek arayan bir genç.

O yüzden sesini duyurmak istedim. Umarım en kısa zamanda bu sporu canlı da izleyebilirim. Hadi Mersinliler, hiç değilse bu hafta sonu sahaya koşup destek verin. Bu gençlerin size ihtiyacı var.

KÖPRÜ BİTTİ YANGIN GELDİ

Yıllarca yanmayan ormanlar, ne hikmetse Yavuz Sultan Selim köprüsü biter bitmez yanmaya başladı. Burası Türkiye olduğu için de, bunun bir tesadüf olduğuna kimse inanmıyor, ‘Bak sen şu Allah’ın işine’ diyoruz sadece ironik şekilde. Üçüncü köprü çevresinin imara açılmayacağı sözü verilmişti güya ama işte…

Burası hiçbir sözün tutulmadığı ülke!

‘Pamuk prens’i merak ettim

‘Çocuklar Duymasın’ dizisiyle fenomen olan senarist Birol Güven yine sıradışı bir işe imza atmış. ‘Pamuk Prens’ isimli yeni filminde herkes, başroldeki Tamer Karadağlı bile kendini oynuyor...

Yani oyunculardan senaristlere, yönetmenlerden şirket çalışanlarına kadar herkes gerçek kimliğinde.

Hatta Birol Güven de filmde bizzat Birol Güven! Teaser’ı izledim; bu filmde oynaması için Tamer Karadağlı’yı kâh Marlon Brando’ya kâh başkasına benzeterek rol vermeye çalışıyor; özel hayatını da olduğu gibi sergiliyor. Filmin tanıtımında yer alan cümleler de ilginç…

“Çok değil daha bir kaç yıl önce bu ülkeyi altüst etmiş olan Tamer Karadağlı’nın rolü, gerçeğin önüne geçmişti...
Sadece kariyeri değil aile hayatı da çıkmazdaydı...

Sahnedeki başarısı onu işsiz, kadınlar konusunda ki başarısı da ailesiz bırakmıştı...

Tam her şey bitti derken bu büyük aktörün başına öyle bir şey geldi ki; hayatı değişti…”

Doğrusu sıradışı bir tanıtım olmuş. Merak ettim.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder