Magazin 'Her ay bir araba parası nafaka ödüyorum'

'Her ay bir araba parası nafaka ödüyorum'

Paylaş
'Her ay bir araba parası nafaka ödüyorum'

Mehmet Ali Erbil kadınların kendisini niye tercih ettiğini; "Eğlendiriyorum ve 'ev'lendiriyorum" sözleriyle anlattı

* Kaç yıldır ekranlardasınız?
1974’ten beri. Konservatuvarda öğrenciyken rol aldığım bir televizyon filmiyle ilk kez ekranda göründüm.

* Peki Çarkıfelek kaç yıl oldu?
Toplam 12 yıl oldu.

* Bıkmadınız mı aynı programı bu kadar uzun süre sunmaktan?
Ara ara bıkkınlık oluyor ama bizimki sırf formata bağlı bir program değil. Her an her şeyin olabileceği bir iş. Doğaçlama daha ön planda, daha şova yönelik bir program.

* Sizi Çarkıfelek mi gerçek anlamda var etti?
Yoo, ilk yaptığım işler de çok ses getirmişti. Mesela, Gol Şov da çok ses getiren bir iştir. Derya Baykal’la birlikte ilk müzik eğlence programını da ben yaptım örneğin. Yaptığım işler hem pek çok ilki taşıyor hem de uzun soluklu oluyor. Bir tek Çarkıfelek değil yani, ama tabii ki Çarkıfelek beni çok daha geniş kitlelelere ulaştırdı.

* O halde bu program sayesinde “bir marka” olduğunuzu söylesem?
Evet, aşağı yukarı. En uzun soluklu işim olduğu için çok özdeşleştim

* Çarkıfelek bugün pat diye yayından kaldırılırsa M. Ali Erbil adı çok büyük sekteye uğrar mı?
Yok canım, 2-3 yıl yapmadığım oldu. O sırada yaptığım Ah Kalbim gibi diğer işler de hep bir numaraydı.

* Amerika’dan “Çarkıfelek’i gel burada sun” diye teklif geldiğinde kabul etmediğinize pişman mısınız?
O dönem öyle bir şey olmuştu ama bırakamadık ülkeyi. Burada daha çok kazanıyorduk ayrıca (gülüyor). İtalya’dan da taa öğrencilik yıllarımda orada okumam için teklif almıştım, o zamanlar gitmediğime dair bir pişmanlık var. Gençken gitseydim daha farklı olurdu, yoksa 40’ından sonra gitmenin pek bir anlamı yok. Ona bakarsan Amerika ne ki, bana İsrail’den teklif geldi. Üstelik de kendi dilimde yapmam için yani Türkçe de olsa yeter ki yapayım diye. Çünkü İsrail’de çok fazla seyrediliyormuşum.

* Diyelim ki, ekrana çıkacaksınız ama hiç keyfiniz yok. Nasıl neşeleniyorsunuz?
Öncelikle programda benim eğlenmem lazım. Bu durum ekrana da yansıyor. O nedenle stüdyoda beni eğlendirecek bir şeyler buluyorum. İstediğim kadar moralsiz olayım ya da kötü hissedeyim ekrana çıktığımda değişiyorum

* Maske takıyor musunuz yani zaman zaman?
Ben de insan olduğuma göre benim de modumda olmadığım anlar olabiliyor. O yüzden tabii ki...

* Para kazanmak için mi ekrandasınız yoksa canlı yayındaki o adrenalinin bağımlısı mı oldunuz?
İlk etapta yani tiyatrodan televizyona geçerken büyük heyecandı. O adrenalin gerçekten vazgeçilmez bir şey. O yüzden de bana para vermeseler bile; ben üstüne para vereyim ve canlı yayın yapayım derim.

* Bir veliahtınızın ya da alternatifinizin olmaması üzücü mü?
Gerçekten de benim gibi isim gelmiyor; canlı yayın sunacak da, uzun soluklu işler yapacak da...

* Sizin gibi özel insanlar kolay yetişmiyor gerçekten, baksanıza hastalığınız bile özel.
Evet, dünyada 70 adet var vallahi. *

Sizi son dönemlerde film ya da dizilerde görmüyoruz. Neden?
Çok yorucu oluyor açıkçası; çok zaman alıyor. Televizyon programı ve dizi arasında tercihte bulunuyorum.

* Paraya ihtiyacınız olmadığı için de olabilir mi?
Allah muhtaç etmesin ama bunun yamyamlıkla ilgisi yok. Bir de zaten beni film ya da dizi olarak heyecanlandıracak bir iş olmadı.

* 30 yıldan fazla süredir ekrandasınız. Yorgunluk var mı?
Yoo, artık kendimi dönem dönem dinlendiriyorum zaten. 2-3 ay ekrandan uzak kalıyorum ve sonra 6 ay çok yoğun çalışıyorum. Yarışmaya belki Ocak ayından itibaren ara verip sit-com yapabilirim. Ama ikisini birden yapmam. Eskiden böyle bir şeyi kaldırabiliyordum ama şimdi kaldıramadığımı hissediyorum.

* Neye tahammülünüz yoktur bir kadında?
Çok konuşan kadına.

* Haydar Dümen sizin için “kadın bağımlısı” tanımını kullanmıştı. Doğru mu bu?
Yanlış bir şey değil. Ama bu hastalık derecesinde mi bilemem. Fakat Haydar Bey’in kendisi de aşağı yukarı öyle bir şey.

* Kadın olmadan bir hayat...?
Asla düşünemem.

* Kadınlar sizde ne buluyor?
Eğlendiriyorum ve “ev”lendiriyorum, daha ne olsun.

* Komik erkek olaya +1 ile başlar değil mi?
Kadınına göre değişir bu, her kadının ilacı farklıdır.

* Hâlâ çapkın bir erkek misiniz?
Çapkınlık nedir ki ya; kadın bağımlısı diyelim işte, daha bilimsel oluyor (gülüyor).

* Hayatta başka nelere bağımlısınız; kumar bağımlılık durumunda mı şu an?
Kumar bana ve etrafıma zarar veren bir şey değil, onu aşmış durumdayım. Bir dönem öyleydi ama bu konuda kendimi tedavi ettim. Bir dönem kadına da çok bağımlıydım, gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirdiğim de oldu hayatımda.

*Az önce söylediğiniz gibi kadınlar sizde bazı şeyler bulup sizinle birlikte oluyorlar ya; peki sonra sizde neyi bulamayıp da ayrılıyorlar?
Çünkü bir süre sonra ilgisizlik ve sevgisizlik oluşuyor bende.

* Bu mutsuz evliliklerinizin nedenini mutsuz geçen çocukluğunuza ağlamışsınız.
Her şeyin altında o yattığı için. Tüm psikologlar öyle diyor. Belki sevgi eksikliği, belki başka bir şey, belki de anneye dayalı birtakım sendromlar... Bunlara dayalı şeyler... Ama tüm bunları kendi içimde çözdüm sayılır.

* Psikoloğa gittiniz mi daha önce?
7 yıl önce gittim ve sadece 2 ay gibi kısa bir süre devam ettim. Tatmin olmadığım için de bıraktım. Bana faydası olmadı pek.

* Şimdiye dek yaptığınız tüm evliliklerin aşk evliliği olduğunu söylüyorsunuz, sizce karşınızdakiler için de öyle miydi, hiç kullanılmış olabilir misiniz?
Hiç böyle şeyler düşünmedim biliyor musunuz, aklıma bile gelmedi evlenirken.

* O kadar gözü kara bir aşık mısınız?
Aşağı yukarı. En basitinden, evlilik sözleşmesi yapmadığıma göre... Hemen güvenirim ben.

* Sizi kandırmak kolay mı yani?
Çok kolay hem de.

* Aşağıdaki şıklardan hangisini seçiyorsunuz; 1- Her şeyi bırakıp bir çiftlikte yaşamak 2- Bir hafta boyunca hiç kalkmadan kumar oynayabilmek 3- Taş gibi kadınlarla dolu bir odada zaman geçirmek
Vayy taş gibi ha; taş, mermer... Mermerci olmak isterdim (gülüyor). Üç numara tabii ki, hangi erkek istemez. Çiftlik çok uzak bir şey bana.

* 5 evlilik yapmış bir adam olarak...
5 değil 4. *

Ama tüm haberlerde 5 yazıyor.
4 hanım. İlk eşimle iki kere evlendik. Saymamak lazım onu, aynı kadınla iki kere evlenmeye evlilik mi denir, aptallık denir buna (gülüyor).

* Düzeltiyorum, 4 evlilik yapmış bir adam olarak şu anki aşk tanımınız ne?
Aşk her an kapını çalabilir; tetikte bekleyeceksin.

* Siz tetikte misiniz şu an?
Tabii, her an. * Aşk geçici bir süreç mi peki, ömrü ne kadar sizce? Utanmadan sıkılmadan aşk mümkün müdür hâlâ? Mümkündür.

* Ama daha önce,“Hevesim çok çabuk geçiyor” demişsiniz.
Bu sadece bana değil erkeklere özgü bir karakter yapısı. Erkeklerin yüzde 80’i öyle; elde ettikten sonra sanki oyuncakla oynayıp hevesini almış çocuk gibi davranıyorlar. Öyle oluyoruz.

* Kadınlar o noktada neyi yanlış yapıyor ki hevesiniz kaçıyor; biraz tüyo verin?
O sırrı vermeyeyim, tüm evliliklerim bu yüzden bozuldu. O yüzden bu kez tüyo vermeyeyim.

* Sizi elde tutmak isteyen bir kadının ne yapması lazım?
Birçok şeyi tolere edebilecek kadın bulmak kolay değil; ilişkiyi, işini, sosyal hayatını tolere edecek. Bunu dört dörtlük yapacak kadın bulmak çok zor bir şey. Hem de bu arada sevgisini gösterecek, hiç kolay birşey değil. Kadının akıllı olması, paylaşımcı olması, birikimli olması uzun soluklu bir ilişki için önemlidir ama. * Boşandığınız eşlerinizin hepsine siz mi bakıyorsunuz? Nafaka verdiğim sürece evet, ben bakıyorum sayılır.

* Aylık ne kadar nafaka ödüyorsunuz?
Üç eşime nafaka veriyorum şu an, çocuk olmadığı için Sedef’e vermiyorum.

* Aylık verdiğiniz nafaka bir araba parası eder mi?
Ediyordur.

* Peki tazminatlar. Boşanırken verdiğiniz tazminatlar bir ev parası eder mi?
Tabii canım.

* “Ulan keşke evlilik sözleşmesi yapsaydım” diye pişmanlık var mı?
Yok asla, hepsi çocuklarıma gitmiştir.

* Tekrar evlenirseniz yine sözleşme yapmayacak mısınız?
Bu sefer büyük konuşmuyorum, olabilir.

* Ruh ikizim dediğiniz Tuba Hanım’la bile ilişkiniz sürmedi. Bundan sonra evlenseniz bile hep boşanmayla sonlanacaktır değil mi o halde?
Hiç belli olmaz. Zamana, koşullara, karşındaki insana bağlı.

* Bir kadında ilk nereye bakarsınız?
Gözlerine ve dudaklarına.

* Şu anda sizi en iyi anlayan ismin altıncı evliliğini bitiren Seda Sayan olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Seda beni gerçekten bilir; beni çözmüş ender insanlardan biridir. O yüzden de ‘evet’ diyebilirim.

* Seda Hanım’la dertleşmelerinizde size verdiği akıl nedir?
“Herkesin bir bedeli var” diye tavsiye verir bana Seda.

* Katılıyor musunuz peki buna?
Henüz katılıp katılmamaya karar vermedim.

* Boşandığınız eski eşiniz Tuba Hanım’la görüşüyor musunuz; dostluk, arkadaşlık kaldı mı?
Sadece oğlumuz için görüşüyoruz.

* Biten son evliliğinizde “Ruh ikizim, son durağım” tarzında o kadar iddialı konuşmalar yaptınız ki; yanlış bir evlilik yapmışım, tüh diyor musunuz?
Hiç öyle şeylerim yoktur benim; hiçbir evliliğimden pişmanlık duymadım.

* Özel hayatınız çok fazla deşifre oldu. Rahatsız mısınız bu durumdan; bir daha ilişki yaşarsam gizli kapaklı yaşayacağım mı diyorsunuz?
Yoo hiç öyle bir şeyim yok. İlişki yaşarsam çıkar söylerim. Ben dışarıdaki pek çok insandan çok daha mazbut yaşıyorum biliyor musunuz. Sağda solda neler yaşanıyor; 70 yaşında adam 17 yaşında kızla evleniyor mesela. Ben yapsam ertesi gün ihtilal çıkar. Adamın hem karısı bir yandan da iki Rus metresi var ya da her gece barlarda kız peşinde koşuyor... Ben onlarla mukayese edilince inan daha mazbutum. Ama popüler olduğum için ister istemez abartılıyor. Magazine malzeme oluyorum yani.

* Bunca yaşadığınız şeyin ardından artık kadınları çözmüşsünüzdür ama değil mi?
Asla, hiçbir zaman anlamadım ve anlamayacağım kadınları. Aslında erkekler karmaşık görünür ama kadınlar daha tehlikeli. Erkekler daha çocuksu, daha saf.

* Bir kadından aldığınız en güzel iltifat neydi?
(Gülüyor) Söyleyemeyeceğim, çok mahrem bir şey.

* Sansürleyip söyleyin.
Eline sağlık (gülüyor).

* Bayramlarınız nasıl geçer?
Eskiden babam sağken tüm aile kahvaltıda bir araya gelirdik. Artık onu gerçekleştiremiyoruz ama özlüyorum yani. Genelde İstanbul dışında çalışıyor oluyorum artık.

* Herkes tatil yaparken çalışmak nasıl bir şey?
Güzel bir şey, ben seviyorum. Hiçbir zaman bayramları sevmemişimdir zaten.

3

Haberin Devamı