Mesut Yar İki şanssız doğum!
HABERİ PAYLAŞ

İki şanssız doğum!

Haberin Devamı

İki yeni dizi. Biri İsimsizler adını taşıyor ve Kanal D’de başladı. Diğeri Fazilet Hanım ve Kızları ki o da Star TV’deydi...

Şanssız doğum diye ben bu ikisinin başına gelene derim. İki dizi de milli maç heyecanının kurbanı oldu sanki...

Hadi Star TV’nin dizisi erkek izleyiciden çok kadın izleyiciye göz kırpıyor. Aksiyon filan yok ama müthiş bir şekilde entrika kokusu yükseliyor...

Ama İsimsizler bildiğin aksiyon dizisi ve karşısında bir futbol müsabakası olması büyük şanssızlık. Bu durumda dizinin potansiyeli yarı yarıya düşüyor...

Kısacası şimdi iki diziyi de eleştirmeyip, gelecek hafta ne yapacaklarını bekleyeceğim. Ve içerik düşüncelerimi de öyle not düşeceğim!

Dış hastalıkları mı dediniz?

Ergün Karasoğlu not düşmüş: “Bu Şehir Arkandan Gelecek (atv) dizisinde Derin ve Aslı’nın kaldırıldığı devlet hastanesinin girişinde ‘iç ve dış hastalıkları’ diye iki tabela gördüm. Hakikaten gözlerime inanamadım.

30 yıl sağlık sektöründe hizmet verdim. İç hastalıkları herkesin malumu ‘dahiliye hastalıkları’ demektir ama dış hastalıkları branşını hiç duymadım. Dizide hiç mi sağlık danışmanı yok? Ambulans şoförüne sorsalar, o bile bilir. Yönetmen dahil tüm ekip uyumuş sanırım...”

DOĞRU SÖZE NE DENİR?

Sude Mazlum not düşmüş: “TV izleme istatistiklerine göre izleyicilerin çoğu orta yaş ve üzeri. Bu yaş gruplarının sağlık sorunları; konsantrasyon, işitme ve dikkat dağınıklığı. Bunları neden yazıyorum? Şu an mevcut dizilerin tamamı için konuşuyorum.

Dizi müzikleri konuşmaların o kadar önüne geçiyor ki, beş cümlenin biri ancak anlaşılıyor, o da zorlarsan.

Geceyi söylenenleri büyüklerimize tercüme etmekle geçiriyoruz...

Acaba ses düzenini hazırlayan değerli arkadaşlar replikleri kendileri duyabiliyor mu, merak içindeyim. Lütfen sesleri yükseltip müziği kısın; yoksa daha çoook dizi izlenmeden biter ve ülke dizi çöplüğüne döner...”

Paramparça gitti ve...

Paramparça (Star TV) dizisi başlangıcındaki görkemin yarısı kadar bir dalgayla sona erdi. Final hikayesinden kim mutlu oldu çıkaramadım. Ama izleyicinin mutsuzluğu ortadaydı...

Neyse. Gidenin ardından konuşacak değilim ama dizi boyunca sorunlu bir tip olan Cihan’ı melek gibi gösterme çabası göreceli olarak çok daha insani yanları olan Harun karakterine yapılmış büyük bir ayıptı...

Keza annelik odağına oturtulmuş Dilara’nın sicili hem adli hem de vicdani olarak öyle temiz sayılmazdı. Bu dizi gizli kötülerin görünen kötülerle savaşıydı. Ve kaybeden dizinin ayrıntılarında kaybolan iyilik duygusu oldu...

Sahi ekranda saf bir iyi kaldı mı?

Mafta olsa duramazsın

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (atv) dizisinde masanın etrafında toplanan mafya babaları görünen o ki hayatı tek tabanca yaşıyorlar...

Yani baskınlara ve toplantılara küçük bir koruma ve infaz bölüğüyle giden Çakırbeyli’nin tersine masanın diğer tarafındakiler kapıda göstermelik duran bir iki eleman dışında kimse tarafından korunmuyor gibi bir izlenim bırakıyorlar...

Bu arada mafya bir organize suç şebekesidir ve doğduğu topraklarda bir hayli dallı budaklıdır. Bizim dizilerde üç kişi bir araya gelince mafya oluveriyor...

Gelin şu işin hakkını verip bunlara “çetecik” unvanını yapıştıralım mı?

Tiyatroyu nasıl yaşatacağız?

27 Mart’ı geride bırakmamızın akabinde Interpress’in “Dünya Tiyatro Günü” sebebiyle yapmış olduğu inceleme dikkatimi çekti. Anlaşılan bizim için tiyatro TV ekranı olmuş. Zaten oyuncuların yarısı da ekranda. Neyse...

Ülkemizde bulunan tiyatro salonu sayısı 719, koltuk sayısı da 258 bin 932 olarak tespit edilmiş. Seyirci sayısına da bakalım. Tiyatro seyircisi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 3.7 azalarak 5 milyon 853 bin 445 olarak belirlenmiş.

Bir başka deyişle ülke nüfusunun yüzde 7.43’ünün tiyatro seyircisi olduğu ortaya çıkmış. Tiyatroya en çok gidilen şehir ise Ordu’ymuş...

Tüm bu veriler ışığında “Yaşasın Tiyatro” gibi harika bir sloganın altını nasıl doldurabileceğimizi merak etmiyor değilim hani!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder