Mehmet Ali Birand 'İktidarlar Hrant'ı sevmezdi SONRA KAHRAMAN OLDU'
HABERİ PAYLAŞ

'İktidarlar Hrant'ı sevmezdi SONRA KAHRAMAN OLDU'

Haberin Devamı

Türkiye’nin Ermenistan’daki imajı giderek değişiyor. Bir zamanlar, Azerilerle Türkler aynı kefeye konurdu. Bizde de “İki vatan tek millet” denirdi ya, Ermeniler için de Türkiye ile Azerbaycan aynı şeydi: İkisi de Türk, ikisi de bize düşmanlık eden ülke, derlerdi...

Bu durum değişmeye başlamış.

Türkiye daha ciddiye alınıyor. Geçmişle ilgili ne kadar kötü anılar olsa dahi, Türkiye’ye başka gözle bakılıyor. Azeriler ise, kötü gözle izleniyor.

Beni en çok merak ettiren nokta, Hrant Dink’in buradaki konumuydu.

Ona nasıl bakıyorlardı?

Kahraman gibi mi görüyorlardı?

“...Dink öldürülene kadar buradaki iktidarlar tarafından pek sevilmezdi. Hatta Koçaryan tarafından kuşkulu bir gözle bakılırdı. Nedeni de, resmi görüşleri benimsememesiydi. Onun kendine göre görüşleri vardı ve bu da beğenilmezdi...” diyen buranın en popüler TV’cilerinden biri, cinayetten sonra neler yaşandığını da şöyle anlattı:

“...Şoke olduk ve bir anda Hrant ilahlaştı. Kahramanlaştı. Gaddar Türklerin kurşunuyla ölmüştü. Türklerin, Ermeni kökenli bir vatandaşlarına dahi tahammül edemedikleri yazılıp çiziliyordu... İşte gördünüz, Türkler böyle katillerdir, denildi...”

Üniversiteli gençlerle konuşurken olsun, karşılaştığım diğer Ermenilere olsun, aynı soruyu sordum, “Hrant öldürüldükten sonra İstanbul sokaklarına dökülen yüz binlerce insanın, “Hepimiz Ermeniyiz- Hepimiz Hrant’ız” diye bağırması burada nasıl karşılandı? Yoksa bu mesaj ulaşmadı mı?”

Aldığım yanıt çok ilginçti.

Komplo teorilerine düşkün olanlar, bu sahnelere inanmamışlar. Türk Devleti’nin hazırladığı bir göz boyama olduğu sonucuna varmışlar. “Türk Devleti istemese kimse sokağa çıkamazdı. Hrant’ın öldürülmesinde parmağı vardı ve kendini affettirmek için gösterilere izin verdi” diyenlerle de karşılaştım, ancak genelde aldığım yanıt, “...Şoke olduk. Hiç beklemiyorduk. Gözlerimize inanamadık. TV görüntülerini defalarca izledik. Yavaş yavaş Türk halkının Ermenilere bakışının değiştiğini anlamaya başladık” şeklindeydi.

Açıkçası, Hrant Dink hayattayken yapamadığını, öldükten sonra yapmış. İki ülkeyi birbirine yakınlaştırabilmiş. Daha doğrusu, birbirlerini tanımaları gerektiğini hatırlatabilmiş.

Hrant buradaki Türk imajının değişmesinde kritik rol oynamış.

Türk imajını değiştiren diğer iki kişi: Gül ve Pamuk...

Ermeniler arasındaki Türkiye imajını önemli derecede Hrant Dink değiştirebilmişse, iki kişi daha var ki, konuşmalar sırasında hemen ön plana çıkıveriyorlar.

Bunlardan biri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül... Cumhurbaşkanı’nın Ermenistan-Türkiye futbol maçına gelmesi hiç beklenmiyormuş.

“...Duyduğumuzda müthiş şaşırdık. Hele buraya gelip tribünleri selamlaması da çok etkili oldu. Zira o güne kadar Türk görmemiş insanlar vardı” diyen Erivan Üniversitesi gençleri, Gül’ün Ermeniler konusundaki konuşmalarının da çok yakından izlendiğini ve kesilip saklandığını söyledi.

Bu defa şaşırma sırası bana gelmişti.

Akademisyenlerle söyleşirken de aynı konu açıldı. Onlara göre burada, Ermenistan açılımını özellikle benimseyen kişi olarak Abdullah Gül görülüyor. Hemen ardından da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geliyor. Bu açıdan bakıldığında Başbakan Erdoğan aynı notu alamıyor. Başbakan daha sert ve işi elinin ucuyla tutan bir lider olarak görülüyor.

Birçok kişi, Gül’ün bu gidişe ne zaman el koyacağını dahi sordu. Kendilerine münasip bir dille, Başbakanımızın bu konuları pek paylaşmak istemeyeceğinin bilindiğini, bundan dolayı da Gül’ün el koymaya kalkışmasının çok güç olduğunu anlatmaya çalıştım. Aradaki nüansı anlatabildim mi, bilemiyorum.

Diğer bir isim de Orhan Pamuk.

Bizim fanatik çevreler, Türkleri genelde kültürsüz görür. TV söyleşilerinde filan, hep aynı imajı çizerler. Sonra bir gün Orhan Pamuk’un Nobel ödülünü aldığı haberi geldi. Yine birbirimize girdik” diyen ünlü TV talkshow’cusuna “Peki, o zaman ne dediler?” diye sordum.

Aldığım yanıt harikaydı.

“...Aaa Orhan Pamuk Türk değil ki, demeye başladılar...”

Orhan Pamuk, hem Nobel’i hem de Ermeni konusundaki tutumuyla gönüllere taht kurmuş. Aynı zamanda Türkiye’nin imajının de değişmesini sağlamış.

DÜZELTME: Önceki günkü yazımda Karabağ’ın durumuyla ilgili bölümde, 1988 yılında Haydar Aliyev’in Karabağ’ın özerk statüsünü kaldırdığını yazmıştım. 1988 yılında Haydar Aliyev, Azerbaycan yönetiminde değildi, Karabağ’ın özerk statüsü ise 1989 yılında Azeri Parlamentosu tarafından kaldırılmıştı. 1993’te Ermenistan Karabağ’ın da içinde bulunduğu, Azerbaycan’ın yüzde 20’si kadar toprağını işgal etmiştir.

2

Sıradaki haber yükleniyor...
holder