Behzat Uygur, ünlü tarihçi İlber Ortaylı ile POSTA için buluştu. Magazinden kadınlara yemekten dizilere kadar, tarih dışında her şeyi sordu İlber Hoca'ya televizyonda denk gelirsek engin tarih bilgisinden faydalanıyoruz. Peki ama İlber Hoca nasıl yaşar, nelerden hoşlanır, hangi kadınları güzel bulur? Merak ettim ve Hoca ile tarih değil, hayatı konuşmak için buluştum. Komikti, keyifliydi. Çok güldük ama İlber Hoca bu, sinirlerine hakim olamadığı anlar da çoktu! Hele sosyal medya konusu… Siz o caps’leri, tweet’leri İlber Hoca atıyor sanabilirsiniz ama Hoca’nın telefonu akıllı olmayanlardan. Çevresindekilerin gösterdiği kadar görüyor o caps’leri. Çoğundan haberi yok! Buyurun muhabbete... İlber Hocam, gençlerle aranızda inanılmaz bir bağ var. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda dört gün üst üste konuşsanız, sadece gençlerle değil her yaştan insanla dolup taşar orası. İnanılmaz da karizmatiksiniz!Eskidendi onlar Behzatcığım. Bir kitabın arkasında var fotoğrafım, orada fena değilim. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndan ne olacak ki? Üniversitelerde yapıyoruz o tarz işler ama toplumda dinleme problemi var. Adam diyor ki, “Ben bazı şeyleri söyleyemiyorum o söylesin.” Facebook’ta benim adıma konuşan, yazan çok. Yazdıkları da üslubuma yakın şeyler.Hocam biz onu siz diye takip ediyoruz, çok da eğleniyoruz… Yok canım, ben o aleti kullanmam. Çok sinirlenirim hatta.Aman sinirlenmeyin. Gelin biraz magazin, futbol falan konuşalım. Magazin konuşalım, futbolu sevmiyorum. Tuttuğum bir takım vardı, Beşiktaş. Dolmabahçe kompleksinin üstünde bir yüktür o çirkin stat. Şehirlerini, tarihi abidelerini mahvedercesine stat yapılmaz. Böyle futbol severlik olmaz. Sanki çok iyi oynuyorlar da… Çarşı Grubu’ndan başka hiçbir şeyleriyle ilgilenmiyorum.Çarşı’ya herkes sempatiyle bakıyor. Siz neden seviyorsunuz? Çünkü her şeyi bağırıyorlar, çok hoş bir şey bu. Berlin’de yaşayan bir konuğumu meyhaneye götürmüştüm. Bunlar bana tezahürat yaptılar, “İlber Hoca nerdesin, İlber Hoca nerdesin” diye. Zaman geçince konuğuma da tezahürata başladılar. Dedi ki, “Eski Türkiye hâlâ yaşıyor, bayıldım.” Hocam çok merak ediyorum, gerçekten 20 lisan mı biliyorsunuz?Atıyorlar, sormadan yazıyor edepsiz.Kaç dil biliyorsunuz? Birkaç tane biliyorum, ne olacak yani.Televizyon programlarında hepimiz keyifle sizi izliyoruz. Çoğu zaman hoca ha uyudu ha uyuyacakmış gibi bir durum oluyor. Sıkıldığınız için mi geliyor bu uyku? Bazen çok sıkılıyorum. Üç saat program olmaz. Adamın keyiflenip gözünün parlaması vardır değil mi, sıkıldığım için bende o parlama olmuyor, uyuyorum çünkü.Sizi ne eğlendiriyor çok merak ediyorum? Müzik dinler misiniz mesela? Müziği severim. Müzik zevkim son derece sınırlıdır. 16. asır Rönesans’tan başlarım dinlemeye. Her şeyi de dinleyemem. Caz falan hiç dinlemem. Caz severiz diyenler müzikten anlamıyor. Klasikle uğraşan adam cazla fazla uğraşmaz. Valla eskiden çok seyrettim. Mahalleler, tavırlar beni çok cezbediyordu. O İstanbul’u Menderes şuursuzca yıktırdı. Ortaya acayip bir ucube çıktı. Acayip bir Galatasaray, acayip bir Aksaray, acayip bir Fındıklı… Hepsi mahvoldu.Şimdi de dizilerde habire villa görüyoruz. Dizi izliyor musunuz? Şimdikilerin hepsi uyduruk. Bazen bakıyorum ama açmıyor. Bir kere Türkçe bozuk, devamlı Güneydoğu lehçesi. Bütün kız çocukları şantöz ağzıyla konuşuyor. O bahsettiğin villalar da hep aynı 5 kağıda kiralanıyor. Hayır. Zaten artık Türkiye’de sinema filmi çok yapılmıyor.Nasıl yapılmıyor Hocam, bir sürü komedi, korku filmi var. O komedilere gülmem ben. Herifin bir çıkıyor Angara ağzıyla gonuşuyor. Babaanne torununa “Hayvan herif” diyor. Böylesi ne şehirde bulunur ne de köyde. Bu arızalı durumdur. Düşünebiliyor musun, ben torunuma “Hayvan!” diyeceğim. Anası diyebilir kızınca, ben diyemem.Seveceğiniz bir konuya geçelim. Kızınızla ilişkinizin iyi olduğunu biliyoruz. Kızımla ilişkim her baba-kız gibi. Hep söylüyorum kızıyor ama bakanlarla daha rahat görüşebiliyoruz hanımefendiden. Dünyada kızım ve torunumdan başka bir şeyim yok. Onlar başka. Yani soy çekimi diye bir şey söz konusu. Arayı iyi tutmak, sabırlı olmak lazım. Çocuğun varsa sabırlı olmayı öğreniyorsun. Sizi eleştirebiliyor mu peki? Valla eleştirirse ya dinlemiyorum ya da dinliyorum yani. Her zaman doğrusunu mu söyleyecek?Siz nasıl bir çocuktunuz, gençliğinizde hiç sokak kavgası ettiniz mi? Yok, o bir eğitim meselesi. Ben oturduğum yerlerdeki sokak takımını sevmezdim. Konuşmazdım mahallelilerle. Hiç alakası yok. Sevmiyorum, yani oturduğum yerdeki millete niye sokulayım? Bugün de öyleyim. Canımın istediğiyle konuşuyorum.Tamam Hocam kızmayın, istediğinizle konuşun. Yemekle aranız nasıl? Yemek yapar mısınız? Yapıyordum artık onu da yapmıyorum. Eskiden ne güzel salata, karides falan yapardım.Sizden yemek tarifi alacaktım da o yüzden sordum. Makarna tarifi vereyim o zaman sana. ‘Al dente’ haşlarım. Haşlarken suya zeytinyağı ve tuz atacaksın. Bizde atmazlar ama İtalyan makarnasında şart. E tabii, onun işi gücü o. Belli olmuyor mu? İncecik bir aktördü eskiden. Eski filmlerinde öyle karaktere falan çıkmazdı, bayağı jöndü, inceydi çünkü. Bu dediklerimi görünce sinirlenir o şimdi, laf eder.Ali Poyrazoğlu’na cevap hakkı doğdu istediği zaman hattımıza bağlanabilir...Ama realite bu beyefendi. ¦ Nerede bir İlber Ortaylı, orada “Çok cahilsin keşke ölsen” cümlesi. Sahiden böyle bir şey dediniz mi Hocam?“Cahil diyecek bir adam lazım” diye çıkarttılar o lafı. Ben demedim. Sabahtan akşama kadar herkese “Çok cahilsin” nasıl denir? Daha kötü şeyler söylenebilir ama…¦ Sinirlendiğiniz zaman söylediğinizi biliyorum zaten. Peki sizin cahil hissettiğiniz bir konu var mı Hocam? Var tabii, tonla hem de tonla. Bir tarihçinin coğrafi bilgisinin, fizik bilgisinin muazzam olması lazım ama tabii ki her şeyi de bilemem.¦ Yolda görünce size “Çok cahilsin keşke ölsen” diye takılanlar oluyor mu?Öyle basit espriler yapıyorlar. Çok hoşlarına gidiyor, anlamıyorum. Böyle bir şeye ihtiyaç hissediyorlar. Zor beğenen bir adamsınız. Peki kadınlarla aranız nasıl? ‘Güzel kadın’ tanımınızı çok merak ediyorum… Güzel kadın güzeldir.Rahmetli Süleyman Demirel gibi başladınız… Güzelliğini diliyle tamamlaması lazım. Her medeni insan gibi mutfaktan anlaması, iyi giyinmesi lazım. Bu bir zevk meselesi. Bunların eksik olması güzelliği tamamlamaya mani olur. ‘Mahalle kızı’ çok güzel değil bence. ‘Geçici insan’ olmak diye bir şey vardır. Bu dediklerimi tamamlayamayanlar geçici. Bir sürü kadınla bir gün, bir gece geçirilebilir. Ama bir de kalıcı kadınlar vardır devamlı aranan. Benim bildiğim eğitiminde noksanlık olan insanların fazla bir şey yapmaları mümkün değil hayatta. Sınırlı kalıyorlar…Çok zengin bir yüzünüz var. Gençliğinizde oyuncu olmayı düşündünüz mü?Hayır, hiçbir zaman düşünmedim. Zor bir iş ve ben bu işe giremem. Eski kulislerden konuşalım. O zamanların en güzel kadını olan Cahide Sonku’dan falan…Cahide Hanım’la kuliste tanışmadık. Sonra tanıştık. İçki içiyordu, fakirdi ama konuşmasında hâlâ eski İstanbul tabirleri vardı. Güzelken de gördüm ama temasımız olmadı. 50 metre uzağımızdaydı babam hemen koştu.Neden? Gitti konuştu, elini öptü kadının. Sonra geldi yanımıza, annem “Kimdi o?” dedi. “Cahide Sonku” deyince, “Aa beni niye götürmedin” dedi annem. Biz onu tiyatroda görmedik. O şehir tiyatrolarındayken ben Ankara’da devlet tiyatrosu seyrediyordum. Biraz sınıf farkı olacak tabii…Şimdi en güzel kadın kim sizce? Hülya Avşar derler mesela… Hülya enteresan bir tip. Valla hangisine baksan güzel. Türkler çok güzel bir millet oldu. İç evlilikler bitti, açıldı insanlar. Şimdi Rusya’yla ikinci dönemi yaşıyoruz. Ben bundan çok memnunum. Güzel bir kombinasyon oldu. İnşallah biraz İran’a da kayarız. Güzel bir ırkız, fakat ağız açılmayınca. Konuşmaya başlayınca her şey fos, bitti. Kızlar da erkekler de ağızlarını açmasınlar. Eğitim hakikaten çok zormuş. Eğitim bir toplumun başarabileceği en zor şey.