Yazgülü Aldoğan İMAMLAR NERELERE SIZMIŞ?
HABERİ PAYLAŞ

İMAMLAR NERELERE SIZMIŞ?

Haberin Devamı

Hanefi Avcı’nın kitabını sorduğum bir kaç kitapçıdan “akşama doğru yeni baskı gelecek” sözünü duyunca “Ramazan pidesi mi bu?” esprisini yaptım! Malum kitap kitapçılara gelir gelmez bitiyor ama çok aranıyor ve satıyor olmasının dışında yayın evinin de her zaman yapılan yanlışı tekrarladığı su götürmez bir gerçek. Az baskı, az dağıtım. Belli ki bu kitap satacak, City’s’deki D&R’a 15 tane mi gelir? Neyse ki gazetelerde sayfa sayfa röportaj ve yorumları var. Önemli bölümlerden alıntılar da. Yine Bursa şeftalisi gibi ikiye bölündük. Kimisi “tepkiye yol açan kitap” derken, kimisi “ilgi gören kitap” diyor. Tepki başka, ilgi başka.

Kitap yok ki yazılsın
Kitabı okuma şansını bulmuş yazarlar, (bana da gönderilmiştir ama kesin yürümüştür, her gün gazeteye gitmiyorum ya, onun için kitapçı kitapçı dolaşıyorum!) kendi tuttukları kampa göre yorum yapıyor. Şamil Tayyar esmiş yağmış, kıyameti koparmış, kitapta anlatılanların yalan olduğunu ilan etmiş. E ne yapsın garip, bu kitapta yazılanları doğru kabul ederse, bugüne kadar yazdığı her kitabın, her makalenin, söylediği her sözün cemaatin eline tutuşturduğu verilerden olduğunu da kabul etmiş olacak! Tabii acıklı olan şu; gerek Taraf’ı, gerek Star, Bugün, ıvır kıvır cemaat gazetelerinde yazılanları ciddiye alan ve doğru kabul eden TC savcıları, nedense hali hazırda görevde olan bir Emniyet Müdürünün yazdıklarını ciddi kabul edip soruşturma açmıyorlar! Ama “sen devlet memuru olarak izinsiz nasıl kitap yazarsın?” diye Hanefi Avcı hakkında soruşturma açıyorlar. Zaten adalet dediğin de böyle işlemeli. Bunlar daha iyi günlerimiz. Hele bir referandum bitsin, EVET büyüktür HAYIR gerçekleşsin, siz asıl o zaman görün “adalet”i! Bugünkünü mumla arayacaksınız, mumla! Ahmet Hakan kardeşim de kitabı okumuş, içinde yeterince belge, kanıt, doküman bulamamış, bunlar herkesin bildiği şeyler deyip burun kıvırmış. Cemaat damarı kabardı herhalde.

Avcı kendini ateşe attı
Hanefi Avcı, bu kitapta yazdığı gerçekleri daha önce devletin çeşitli yerlerine ulaştırmış, ancak beklediği gelişmeleri görmeyince kendini ateşe atmış, belge kitap olarak yayınlamıştır. Kitaba gösterilen ilgi, kamuoyunun bu güne kadar hep bölük pörçük duyduğu, sezdiği, kulaktan dinlediği gerçekleri bir bütün olarak bulma telaşındandır. Avcı’nın cesaretini şairin “sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa” dizeleriyle selamlamak istiyorum! Bir kaç yıldır gösterime konmuş bir senaryonun kurbanları da cayır cayır yanıyor. Bizim gibilerin onların yanında yer almasını yanlı olarak değerlendirenler polis müdürüne ne kadar inanacaklar?

HALK ÇAĞLAYAN’DA, MİLLET BODRUM'DAYDI
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da pazar günü yaptığı mitingi izlemeye gittim ve Okmeydanı'ndan Çağlayan'a kadar on binlerce kişiyi yara yara en öne kadar ilerleyip insanlara “değdim!” Ben “halkın gazetecisi” olarak bu gibi durumlarda meydanda olmayı tercih ederim, otobüsün tepesinden başka bir şey görürsünüz, aşağıdan başka bir şey! O meydanı dolduranlar halktı, Hayır oyu verecek millet de var hiç kuşkusuz ama onlar daha Bodrum’dan gelememişti, İstanbul’da olsalar bile öyle Çağlayan'a gelmezlerdi, hayatlarında bir kez gelmişlerdi o da Cumhuriyet Mitingleriydi! Oysa şimdi referandumda sandığa gidecekleri bile şüpheliydi çünkü bayramın son gününe denk geliyordu ve muhtemelen tatilde olacaklardı. Ama halk meydandaydı! Çok geniş bir yaş yelpazesi vardı: Genç, yaşlı, orta yaşlı. Kadını çoktu! Coşkuluydular, güvenliydiler, neşeliydiler. Tedirgin ya da korkmuş bir halleri yoktu, hatta öfkeliydiler! Lideri sabırla beklediler. Onu keyifle dinlediler.

Meydanı erken terk ettiler
İlginç olan, bir saat gibi çok makul bir süre konuşan ve bir saatten fazla beklemiş oldukları liderlerinin konuşmasının sonunu dinlemediler, meydandan ufak ufak kopmaya, ayrılmaya başladılar. Kılıçdaroğlu'nun bu kampanyada deli gibi çalıştığını görüyorum. Ne kadar yalnız, ne kadar ekip çalışması yapıyor, bilmiyorum. O mitingi izledim ve gazeteci refleksiyle bir kaç tweet attım diye nasıl bir saldırıya uğradım, şaştım kaldım ama sandıklarının aksine, hiç de CHP gazetecisi değilim. Ama sıkı bir hayırcıyım, CHP’yle ilintisiz olarak! Hayırcı olmamın nedenlerini de bu değişikliklerin getireceği denetimsizlik olduğunu defalarca yazdım. CHP, referandum kampanyasını şimdiye kadar 55 ilde miting yaparak insanüstü bir gayretle götüren genel başkanına farklı desteklerle zenginleştirmeli. Kampanyanın sloganları zayıf. Halkınkiler daha güzel. Kampanyada kullanılan renkler, propaganda malzemeleri de çekici değil, tişörtlerin renkleri bile albenisizdi! Kılıçdaroğlu çok çalışıyor, halk da ona çok ilgi gösteriyorsa örgüt de bu ilgiyi başarıya dönüştürmeli. Sanki yetersiz kalıyor gibi.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder