Siyaset 'İnsanlar ürkmesin diye her şeyi yazmadım'
Paylaş
'İnsanlar ürkmesin diye her şeyi yazmadım'

Avcı, Gülen cemaatinin devlet içindeki yapılanmasına yönelik elinde çok fazla belge bulunduğunu; ancak bunların sadece birkaçını kitabına koyduğunu söyledi

SİSTEM ÇALIŞMADI KİTAP YAZDIM

Yazdığım kitap nedeniyle ‘Dünyadaki cehennemi bana yaşatırlar’ demiştim. Yıllar sonra bile beni izleyebileceklerini, bir ton iftira uydurabileceklerini tahmin ediyorum. Hatta doğru olmayan şeyleri saptırarak gündeme getirmeye başladılar. 34 yıllık mesleki geçmişim var. Her şeyin devletin sistemi içinde halledilmesi gerektiğine inanan biriyim.

'SAVCILAR YETMEZ HÜKÜMETİN DE BAKMASI LAZIM'

Cemaatle ilgili hem bakanla, hem genel müdürle, hem diğer bakanlarımızla, hem de cumhuriyet savcılarımızla görüştüm. Dilekçelerimi işleme koydum. İlk dilekçemi verdiğim tarihten bugüne 8 ay geçti. Ama devlette en geç 60 gün içinde bu işlemlerin yapılması gerekir. Hâlâ sistem çalışmadıysa artık bunun yazılması gerektiğine inandım.

CEMAAT OKULLARINA KARŞI DEĞİLİM

Cemaatin okullarına, yardım kuruluşlarına karşı değilim. Bu topluma da hizmettir. Ben onların polise, adliye içine girerek adalet mekanizmasına karışmalarına karşıyım.

ÖNCEDEN VERDİĞİM MESAJ GÜLEN'E GİTTİ

Kitabı yazmadan önce cemaatin ileri gelenleriyle görüştüm. Onlara dedim ki; ‘Bakın bugün polis içinde, adliye içinde, asker içinde cemaatin yaptığı olaylar var. Bu tahkikatlar yanlış yapılmaktadır, birtakım insanlara iftira edilmektedir.’ Kitapta söylediklerimi büyük oranda anlattım. ‘Beni dost biliyorsunuz ama size tavır alacağım’ dedim. Kitaptan söz etmedim ama basına açıklama yapabilirim diye net olarak birden fazla insana söyledim. Bu mesajın Gülen’e gitmemesi düşünülemez. O zaman biz bunu ilgili yerlere taşırız diyerek Fethullah Hoca’ya iletecekleri imalarında bulundular. Mesajımın Gülen’e gittiğini düşünüyorum.

ELİMDE GEREĞİNDEN FAZLA DELİL VAR

Bildiklerim bundan çok daha fazla. Elimde gereğinden fazla delil var. Benden önce de söylenmiş şeyleri, insanlar ürküp korkmasın diye oldukça sadeleştirerek yazdım. Ben delillerin yerini söylüyorum, savcı gidip bulacaktır. Elimdekileri de vereceğim.

CEMAATİ DURDURMAK KOLAY DEĞİL

Cemaatin özellikle asker ve polis içindeki faaliyetlerini bir anda durdurmak öyle çok kolay değil. Bilinen insanlar var ama bir de bilinmeyenler var. Gülen Hoca benim bu yazdıklarımdan sonra belki biraz soruşturursa bunların doğru olduğunu görecektir. Ve umarım haberi yoktur ve müdahil olur diye düşünüyorum.

DEVLETİ KUTSUYORDUM AMA HATA YAPMIŞIM

Başta devleti çok kutsuyordum, zaman içinde bu kuralların topluma zarar verdiğini gördüm. Düşman diye gördüğüm birçok şeyin ülkeye faydalı olduğunu fark ettim. Devlete aşırı bağımlılığı, devleti aşırı yüceltmeyi, insanı ıskalamayı eleştiriyorum kitabımda. Yaşananları savaş filmi gibi izlemedim, ben savaştım.

HİÇ GÖREV İSTEMEDİM AMA ÇOĞUNU REDDETTİM

Meslek hayatım boyunca hiç kimseden bir görev talep etmedim ama çok görevi reddettim. Hatta geçen sene İçişleri Bakanımız üç-dört ilin emniyet müdürlerini çağırdı ve bir mülakat yaptı. Ben ‘Hiçbir ili istemiyorum, eğer bir ilde kalacaksam Edirne olsun’ dedim. Bakan Hayati Yazıcı da bana Gümrük Müsteşar Yardımcılığı’nı teklif etti, ‘Anlamam’ deyip reddettim.

SAVCI 2 SAATTE OKUMUŞ, İMKÂNSIZ

Emin Aslan’ın (Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı) davasında 7 klasör evrak, iki yıllık dinlemeleri bir savcı 2 saatte okumuş, mahkeme kararı alınmış gözüküyor. Buna imkân yok, ben üç ayda zor okudum. Emin Aslan ve Sabri Uzun arkadaşlarım ama cemaat mensubu polislerle samimiyetim daha fazla. Pırıl pırıl insanlar komplo hazırlayabiliyor. 40 yıllık meslek geçmişi olan birine eroin kaçakçılarıyla işbirliği yapıyor diyorsunuz.

DİNLENEN NUMARAMI BEN BİLE UNUTMUŞUM

Dinlendiğimi iddia ettiğim telefon numaraları iki öğrenci adına alınmıştı. Bu numaraları kimse bilmiyor, ben bile unutmuşum. Bana bilgi veren bir kişiye vermişim, diğeri de bende. Basındaki bazı insanlara ‘Hanefi Avcı ile uğraşıyoruz, onun prestijini sarsacağız’ diyorlar. Bunu pervasızca söylüyorlar.

BENİ DİNLEYEN KİŞİ ESKİDEN YAKINIMDAYDI

Beni dinleyenlerden biri geçmişte bana çok yakınlığı olan, yapmaması gereken bir kişi. Bir örgüte, bir cemaate girdiğiniz zaman her şey farklı oluyor.

SAMİMİ BİR TAHKİKATTA YÜZLERCE TANIK ÇIKAR

Şimdiki hükümet hakkında da ileride kullanılabilecek bilgiler depo ediliyor. Samimi bir tahkikatın yapılacağına inanılırsa yüzlerce tanık ve belge gelir.

DANIŞTAY BASKINIYLA ERGENEKON İRTİBATI ZAYIF

Danıştay saldırısıyla ilgili olarak katilin beyanıyla sınırlıyız. Bu kişiyle Ergenekon arasında bağlantı kuracak kadar net delil yok. Bu örgüt silahlıdır ve eylem yapmıştır denerek Ergenekon zorla özel yetkili mahkemelerin görev sahasına sokuluyor. O sahada herkes hakkında doğrudan dava açarsınız. Muhatabına sorulmadan Kürt sorunu çözülemez Türkiye’nin önündeki en büyük engel Güneydoğu sorunudur.

MUHATABINA SORULMADAN BU SORUN ÇÖZÜLEMEZ

PKK ilk ortaya çıktığında bağımsız Kürt devleti kurmak istiyordu. Şimdi bu idealinden vazgeçti, sadece kültürel talepleri var. Bu çok ciddi bir fırsattır. Biri bana Öcalan yakalandığında deseydi ki ‘Mahkemede öyle bir ifade yaz ki Türkiye’de olaylar yumuşasın’, Öcalan’ın ifadesi kadar yumuşak bir ifade yazamazdım. Bu fırsatı değerlendiremedik. Olayların bu raddeye gelmesinde sadece günah PKK’da mı? Bizim günahımız, suçumuz yok mu? Bence bizim günahımız daha büyük.

ESKİDEN TEK SORGU YÖNTEMİ İŞKENCEYDİ

Devlet olarak 1999’a kadar tek sorgu yöntemi işkenceydi. Avrupa Birliği ile uyum sürecine girilmesi ve biraz da istihbarat yöntemlerini geliştirmemiz bizi yeni delil araştırma yöntemlerine ulaştırdı. Bugün Türkiye’nin hiçbir yerinde işkence yapılmıyor.

BU, HUKUKUN ÇILDIRMASI DEMEK!

Karşıdaki kişileri hedef seçip onun üzerine yoğunlaşma var. Önce suçlu ilan ediyorsunuz, sonra üzerine yoğunlaşıyorsunuz. 28 Şubat döneminde muhafazakar kesimler masumdu, mağdurdu; militarist kesimler hâkimdi ve zulmediyorlardı. Ben o gün muhafazakâr kesimin yanındaydım, onları savundum, onlar tarafından desteklendim ama militarist kesimler bana saldırdı.

Bugün muhafazakâr kesimler hâkim ve zulmediyorlar, militarist kesimler mahkûm. Bugün yargılanan insanlar tahminimizden çok fazla suç işlemiş olabilir ama elinizdeki delille suçlamak zorundasınız. Mesela Erzincan’daki olay faciadır. Kalkıp devletin milli istihbarat birimini basamazsınız, jandarma alayını basamazsınız, bir savcıyı makamında tutuklayamazsınız, devletin başsavcılarını dinleyemezsiniz. Bu hukukun çıldırması demek, böyle bir şey yapamazsınız.

3

Haberin Devamı