İşçinin-emeklinin, derdi katlandı!

İşçi (asgari ücretli), emekli ve memur (düşük maaşlı) gibi, dar ve sabit gelirli olup da kara kara düşünmeye başlamayan var mıdır?
Neyi?
Yazın bitip, kışın gelmiş olmasını.
Niye?
Soğuklar bastırdı, dert katlandı diye!
Bu ne demek?
Titrememek için, kombileri yakacaksın demek.
Bunda ne var?
Maaşın dörtte birinin gitmesi var!
Nereye?
Doğal-kazığa, pardon, doğalgaza!
8’inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde, Türkiye’ye getirilen doğalgaz için ne deniliyordu?
‘En ucuz yakıt’
Evet, o tarihlerde doğalgazla yeni tanışan ülkemizde, doğalgaz için böyle deniliyordu.
Odun-kömür sobaları sökülmeye, yerlerine sevinçle doğalgaz sobaları, petekleri konulmaya başlandı.
‘En ucuz yakıt’ ya…
Sonraları ne oldu?
Dönüşüm gerçekleşti.
Gelişinden bir-kaç yıl sonra evleri değil, cepleri ısıtır hale gelen doğalgaz, vatandaşın deyimi ile ‘doğal-kazık’a dönüştü.
Neden?
Düşük ısıda yakılıyor olsa da, faturalardaki rakamlar 250-300 liraya ulaştı da ondan.
Kar bastırıp, ısı sıfırın altına düştüğünde ısıyı yükseltirsen, faturaya yansıyacak rakam karşısında külliyen yandın demektir!
Bir bakmışsın, 400-450 lira!
Günümüzde bazıları için önemli olmayan bu rakamlar, 1400 liralık asgari ücretle çalışan işçiler, benzeri rakamdaki maaşa talim ettirilen emekliler için hayati önem taşımaktadır.
Peki ne yapılmalı?
Ya, bir yolu bulunup konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatlarında indirime gidilmeli ya da sözünü ettiğimiz kesimlerin maaşlarında doğalgazı ‘kabus’ olmaktan çıkartacak artış sağlanmalıdır.
Ne dersiniz, haksız mıyım?