İSTİKAMET ŞANGHAY BEŞLİSİ

“Türkiye benim için varsa yoksa Avrupa Birliği dememeli. Şanghay Beşlisi içinde Türkiye neden olmasın?” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün söylediği bu sözler Şanghay Beşlisi’nin en güçlü iki ülkesi Rusya ve Çin tarafından son derece olumlu karşılanırken Almanya gibi AB’nin büyük mensupları tarafından eleştiriliyor.

★
Terörle mücadeleden tutun Suriyeli mülteciler sorununa yaklaşımına kadar, Türkiye’yle üyelik müzakereleri sürecinden tutun en son 15 Temmuz FETÖ darbe girişimindeki samimiyetsiz tavrına kadar ortada artık göz ardı edilemeyecek bir gerçek var: AB’nin Türkiye politikalarının tutulacak yeri kalmadı!

★
Dolayısıyla İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yönünü NATO’ya çeviren Türkiye’nin bugün geldiğimiz noktada istikamet değiştirmek istemesinin son derece anlaşılır gerekçeleri var. Gel gör ki, bu istikamet değişikliği Türkiye’nin yararına mı olur zararına mı, iyi hesap edilmeli.

★
Türkiye Avrupa Birliği yolundan çıktığında ekonomik ve demokratik açıdan da Avrupa standartlarına ulaşma hedefinden vazgeçecek mi? Dış ticaretteki en büyük partnerimiz olan Avrupa’nın yerini Şanghay Beşlisi ülkeleri alabilecek mi? Savunma sanayiimizde 50 yıldır en büyük stratejik ortağımız olan Amerika ve Avrupa’nın yerini Rusya ve Çin’in doldurmasına uluslararası silah endüstrisi nasıl bakacak? Komşularımız ve Ortadoğu’yla ilgili politikalarımızda bugüne kadar hep mensubu olduğumuz NATO’nun çıkarlarını gözettik. Bundan böyle mensubu olduğumuz yeni birliğin çıkarlarını gözeteceksek bundan doğacak olumlu ve olumsuz sonuçlara hazır mıyız?

★
Türkiye’nin AB istikametini sorgulamasına hiçbir itirazım yok. Hatta daha ötesini söyleyeyim: Doğru planlama ve hesap yapıldığı takdirde ulusal çıkarlarımız AB’yle müzakere masasından kalkıp başka bir birliğe dahil olmayı gerektiriyorsa buna da varım. Yeter ki, ne kaybederiz ne kazanırız hesabını iyi yapalım. Eski bir gemici sözü der ki; Rüzgara kızıp rota değiştirmenin sonu açık denizde kaybolmaktır. 50 yıldır gittiğimiz rotayı değiştireceksek yeni rotamızı aklıselimle belirlemeliyiz. Kızgınlıkla değil...