Yazgülü Aldoğan İsyan etmek için kaç şehit olmalı?
HABERİ PAYLAŞ

İsyan etmek için kaç şehit olmalı?

Yeter artık dursun bu kan diye isyan edip sokaklara dökülmemiz için şehit sayısının günde kaç olması gerekiyor? Birdi, üçtü, beş oldu! Özel Harekat polisleri, Özel harekat subayları, jandarmanın en iyileri takır takır ölüyor! Nerede? Diyarbakır’da, şehrin içinde, surların eteğinde! Kanadalı arkadaşımla gezdiğimiz Süryani kilisesinin oralarda, sokak sokak bildiğimiz yerlerde! Papaz gözyaşları ile kaçmak zorunda kaldı, kilise cephanelik çıktı! Haber yok, iddia var. Gerçek yok, propaganda var. Kimse kusura bakmasın, kimseye inanmıyoruz artık. Bu aslan parçaları, bu kadar iyi yetişmiş askerlerimiz, kendi vatanımızın sınırları içinde, kendi mahallemizde, kendi evlerimizin yanı başında nasıl da vurulup tertemiz alnından şehit düşüyor! Ve günde 5 tane şehit verirken biz nasıl yemek yiyebiliyoruz, nasıl televizyon karşısında oturup evlilik programı seyredebiliyor, nasıl akşam gezmeye gidebiliyoruz? Ateş nasıl düştüğü yeri yakıyor sadece?

Haberin Devamı

Bu şehit kızının gözlerindeki öfkeye bakamaz, başınızı eğersiniz...

Sağlıklı bilgi yok

Genelkurmay açıklamalarına bakıyoruz, şehit düştü, ağır yaralandı, hastaneye kaldırılırken, hastanede... Ne oluyor orada? Ayrıntılı açıklama yapın. Mahallenin ortasında tankla, topla, tüfekle girdiniz, siviller var o mahallelerde, evlerde çocuklar var, onları boşaltmadan, tahliye etmeden savaş sürdürülüyor... Yaralıları toplamaya çalışırken keskin nişancılar yine vurdu deniliyor. Bu kadar mühimmat nasıl yerleşmiş oralara? Bunların cephanesi hâlâ niye bitmiyor? Bitiyorsa yenisi nasıl geliyor? O özel harekatçıların üzerinde hiç mi kurşun geçirmez yelek yok? Ne seçimmiş, ne belâymış, 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan operasyonlar savaşa döndü. Savaş kangrene döndü. Diyarbakır Sur ve Lice’ye, Şırnak, Cizre ve Silopi eklendi. 7 aydır süren çatışmalarda yüzlerce şehit verildi. Cumhuriyet tarihinde şehir içi çatışmalarda ilk kez bu kadar çok şehit veriliyor ve daha bitmedi, bitmeyecek gibi duruyor! Ve en acıklısı kanıksandı, kimsenin sesi, ya korkudan ya yılgınlıktan, çıkmıyor!

Haberin Devamı

İnsan hayatı önemsiz!

Bir de karşı propaganda var: Buna son örnek, bodrum katında yaralılar meselesi. Nasıl yaralıysa on gündür hâlâ sağlık yardımı almadan yaşıyorlar. Soruyorum: Bu yaralılar kim? Nasıl yaralandı? Neden yardım edilemiyor? Telefon irtibatı var ama isim yok. Video var ama sağlık bilgisi yok. Güya güvenlikli yerdeler ama almaya giden vuruluyor! Sonra da insan hayatı! Siz insan hayatına önem verseydiniz, şehrin içinde hendek kazıp savaş ortamı yaratmazdınız!

10 puanlık soru

Bülent Arınç

Bugün baştan sona sorular sordum. Öyle bitirelim bari: “Yıkmaya çalıştığınız bu çınarın altında güneş görmemiş çok hakikat var” cümlesi kim tarafından hangi anlamda söylenmiştir? Yanıt: Eski AKP Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından... “Üstüme gelmeyin konuşur, hepinizi mahvederim” anlamında!

Türk ordusu Suud’la birlikte savaşacak mı?

Yanıtını bir türlü alamadığım, bulamadığım sorular var: Mesela neden bir gün Cumhurbaşkanı, bir gün Başbakan, Suudi Arabistan’a gidip duruyor? Suud’da bu kadar sık ne işleri var? Türkiye’nin en yakın dost ve müttefiği, her konuda işbirliği yaptığı ülke Suud mu olmalı? Bu nasıl bir dış politika? Türkiye Cumhuriyeti gibi laik, demokratik, parlamenter sistemle yönetilen bir hukuk devleti nasıl oluyor da en iyi müttefiklik ilişkisini dini kurallara dayanan bir krallıkla yürütüyor? Başbakan son gezisine Genelkurmay Başkanı’nı da götürmüş, Hulusi Akar kamuflaj kıyafetleri içinde Kral’ın yanında oturuyor.

Haberin Devamı

Bir ilk daha: Gen. Kur. Başk. Hulusi Akar Suud Sarayı’nda Kral’ın yanında. Üstelik de savaş kıyafetiyle.

Bu ne demek oluyor? Türkiye ve Suud’un ortak islam ordusu kurduğu açıklamaları gürültü koparınca “Böyle bir şey yok” denilmişti. Ancak Suud olduğunda ısrarlı. Hatta son açıklamalara göre bu ordu, muhalifler başarısız olursa Suriye’de askeri harekata katılacak. Oysa Davutoğlu böyle bir şey olmadığını sadece “Suudi Arabistan’la yüksek düzeyli stratejik askeri işbirliği konseyi mekanizması” olduğunu ve genelkurmay başkanının da bu nedenle orada bulunduğunu söylüyor. Kamuoyunun bilgisi ve onayı olmadan Türkiye’nin başına ne çoraplar örülüyor? Suriye’yi başımıza Suud’la ahbaplığımız belâ etmedi mi? Şimdi Suud’la birlikte Suriye’ye girip tepemizde Rusya ve İran’ı mı bulalım?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder