“İyi beslenmek” moda mı oldu?

Son yıllarda artık “iyi beslenme” giderek popüler bir akım haline geldi. Organik gıdalara talep arttı. Restoran mönülerine sağlıklı ve düşük kalorili alternatifler eklendi. Kinolar, kahverengi pirinçler, soya sütleri artık marketlerde ön raflarda satılır oldu. “Row food” yani sebzelerin pişmeden yendiği bir diyetin var olduğunu öğrendik. Birkaç yıl öncesine kadar tadını bilmediğimiz avokado artık sabahları kahvaltımızdan, akşamları salatamızdan eksik olmayarak diğer meyveler arasında yükselişe geçti.

Sosyal medyanın bu akımda hiç şüphesiz etkisi çok büyük. Sağlıklı yemek tarifleri, tokluk veren smothie’ler (katı gıdaların blendırdan geçirilerek sıvı bir içecek formuna sokulmuş hali), şık masalarda sunulan salatalar kullanıcılarından “like” ları topamaya devam ediyor.

Sağlıklı beslenmenin popüler oluşu gerçeğinin yanında, bir de iyi gıdaya ulaşma zahmeti olmasaydı iyiydi. Sık sık gündeme gelen “bozulmayan yoğurtlar” haberlerinden sonra artık doğru beslenmek isteyen kişiler daha da bilinçlendi. Bu arada o deneyi evde ben de yapmıştım. Gerçekten son kullanma tarihi geçtikten 12-14 gün sonra bile hazır yoğurdun ne tadında, ne de kıvamında bir değişiklik olmadı. Bunun nedeninin yoğurdun içinde barındırdığı fazlaca kimyasal korucu maddeye bağlayan uzmanların uyarıları da işe yaradı. Çocukluğumda evde yoğurt yapan kişiler genellikle sadece anneanne ve babaanneler olurken, bugün 30’lu yaşlarında birçok arkadaşım da evinde kendi yoğurdunu yapar oldu. Ben mi? Birkaç başarısız deneme, ardından pes! Sanırım benim “doğal yoğurt” aşamasına gelebilmem için daha 40 fırın ekmek yemem lazım. Elbette ki tam buğdaylısından…

ORGANİK ÖĞÜNLERİN YANINDA ASİTLİ İÇECEK İÇMEK?

Sağlıklı beslenmeye gönül vermiş, buna varını yoğunu ortaya koyup iyi beslenen kişiler üzerinde yaptığım gözlemlerde kafamı kurcalayan çok komik durumlar var. Mesela arkadaşım buharda haşlanmış sebze ve yanında kinoa yiyor ama yanında asitli bir içecek içiyor! E o içecek zaten kimyasal içerikli değil mi? Ya da güne yeşil sebze sularını sıkarak elde ettikleri içecekle başlayıp, arkasından da bir sigara yakıyorlar. Zaten sigara içerek az önce içtiğin yeşil suyun bütün olumlu taraflarını nötr’ledin. Ya da sağlıklı beslenirken çayına 4 şeker atan var. Yahu Canan Karatay boşuna mı caps’lere düştü “Şeker en tatlı zehirdir” diyerek.

İYİ YAŞAM DENGESİ

İyi yaşam bana göre hayatındaki her şey üzerine kurduğun bir denge ile mümkün. Pozitif düşünce, egzersiz, bol su tüketimi, güçlü bir sosyal yaşam, iyi arkadaşlar, sağlıklı cinsel hayat, stres kontrolü, sigaradan uzak durma hatta cilt temizliği ve cilt bakımı, temiz giyinme, iyi kokma…
Bu zincirin halkalarından en önemlisi de beslenme. Çünkü gerçekten bir süre sonra yediğin besinlere dönüşüyorsun. Aşırı yağlı beslenme kötü bir cilde, karbonhidrat ağırlıklı beslenme fazla kiloya, sürekli fast food tüketmek de tembel be hımbıl bir bedene olarak sana geri döner.