Şirin Sever Kaç ünlü şarkıcı ve oyuncu Sıla'nın yanında duracak?
HABERİ PAYLAŞ

Kaç ünlü şarkıcı ve oyuncu Sıla'nın yanında duracak?

Gerçekten bu sorunun cevabını çok merak ediyorum: Yenikapı’daki ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ne giden onca ünlü sanatçıdan kaçı yüksek sesle Sıla’ya destek çıkacak? “Biz gitmek istedik, gittik. Gitmek istemeyen de gitmez.

Bu yüzden kimse linç edilemez” diyecek kaç kişi var şöhretler dünyasında? “Kesinlikle darbeye karşıyım ama bu şovun içinde bulunmayı tercih etmiyorum” diyen Sıla, konserlerinin belediye tarafından iptal edilmesini hak ediyor mu?

Bırakın yapsın konserini… Onun fikirlerini beğenmeyen zaten konserine gitmeyecek.

Haberin Devamı

Belediye yasağı niye? Hani linç kültürü yoktu? Hani demokrasi söz konusuydu?

Bu linç kültürü sayesinde, belli ki hayatta daha iyi bir işi, gücü, uğraşı olmayan işgüzar insanlar da Sıla hakkında suç duyurusunda bulunmaya başladı.

İşin geldiği nokta bu.

Bu linci kınayan, yazan çizen, sağduyuya çağıran insanlar da var elbet ama yetmez!

Sıla için sesini çıkarmayan ünlüler; kendi özgürlüklerinin de gitgide kısıtlanacağını, bu yanlışa itiraz etmezlerse kendilerinin de nefes alamayacak hale geleceklerinin farkında değiller sanırım.

Seyredecek misiniz?

Yapımcılar “Mitinge en çok sanatçıyı ben götürdüm” yarışına mı girecek sadece?

Peki Mesam, Müyorbir, Müyap gibi müzik birlikleri durup seyredecek mi bütün bu olanları? Tamam birlik beraberlik zamanıydı, herkes mitinge koştu, demokrasi nöbetinde yer aldı. O ruhu görmek gerçekten harikaydı. Ama yeter! Sefasını sürdüğü ortaklık bitince ‘kandırıldık’ deyip kendini temize çekenler; sanatçının, tiyatrocunun, gazetecinin ve işini gücünü yapan insanların yakasından düşsün artık. Valla yeter. Yorulduk artık.

Bacaklarınızı kapatır mısınız?

İnsanların birlikte yaşama ve görgü kurallarına uymaması beni deli ediyor. En son yine uçakta başıma geldi...

Cam kenarında oturuyorum, yanımdaki orta yaşlı beyefendi kolluklara koymuş her bir kolunu, bacaklarını açmış, bir güzel yolculuğun tadını çıkarıyor.

Ben köşeme sinmiş, cama yapışmış durumdayım! Adamın umrunda değil benim alanıma girmiş olması.

Dayanamadım, “Bana da biraz alan bırakır mısınız?” diye rica ettim. Anladı ve çekildi. Her yerde söylüyorum, uyarıyorum bu tip insanları.

Haberin Devamı

Erkek egemen sistemin mutlu erkekleri sinemada, otobüste, her yerde kolunu bacağını yaya yaya oturuyor. Çünkü öyle görmüş, öyle yetiştirilmiş.

Öğretmek de bize düşüyor maalesef. Oysa biraz nezaket, biraz dikkatle hayat kolaylaşabilir, güzelleşebilir. Çekinmeyin, her yerde uyarın, söyleyin ve kendinize de alan isteyin.

Darbeye kalkıştılar ilişkimizi bitirdiler!

Darbe girişimi başarız oldu ama belli ki ilişkilere darbe vurmayı başardı!

O kadar çok çift, aynı şeyden şikayet ediyor ki: “Bizimki sabahtan akşama haber izliyor, ne dışarı çıkıyoruz, ne sohbet ediyoruz” diyen mi…

“Güya tekne tatiline çıktık, kamaraya girip televizyondan başını kaldırmadı” diye şikayet eden mi ararsınız! İlişki uzmanları, ivedilikle bu konuda da çalışmalı ve terapi yöntemleri bulmalı bence!

Haberleri okuma kılavuzu

Olağanüstü günlerden geçiyoruz... Dolasıyla da haberlerle yatıp kalkıyoruz. Ve her gün maruz kaldığımız bu bombardımanı o kadar kanıksamış durumdayız ki; bu kadar önemli bir şeyin etkileri üzerine düşünmüyoruz bile.

Haberin Devamı

O yüzden ünlü felsefeci yazar Alain de Botton’un ‘Haberler’ isimli kitabı, tam bu dönemin başucu eseri. Botton bu anlamda bir boşluğu doldurmaya çalıştığı kitabında, çeşitli vakaları derinlemesine analiz ediyor.

Felaket haberleri neden aslında moralimizi düzeltir?

Ünlülerin hayatına neden bu kadar meraklıyız? Yolsuzluk ve skandal haberleri neden bu kadar ilgi çekicidir?

Haberler daha iyi bir insan olmamıza nasıl yardımcı olabilir?

Uzak ülkelerdeki trajediler neden bize sıkıcı gelir?

UFUK AÇABİLİRSİNİZ

Modern teknolojinin de etkisiyle kendimizi beş dakikada bir haberleri kontrol etmek zorunda hissettiğimiz bu dönemde; iç huzurumuzu korumanın, umutsuzluğa kapılmamanın ve gerçekten neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu anlamanın çok da zor olmadığını savunan Botton’un bu çalışmasını, bir tür haberleri kullanma kılavuzu olarak görebilirsiniz.

Böyle olaganüstü bir dönemden geçerken; belki biraz ufkumuzu açabiliriz ve haberleri nasıl yorumlayacağımız üzerinde düşünebiliriz.

Anne bebeğini vejetaryen besleyebilir mi?

Geçenlerde okudum haberi… İtalya’da merkez sağ partisi Forza İtalia milletvekili Elvira Savino, çocuklarını vejetaryen yöntemlerle besleyen ailelere hukuki yaptırım uygulanmasını istemiş...

Bakın milletin vekilleri nelerle uğraşıyor, görün! Neyse...

Savino, 16 yaşından küçük çocuklarını sağlıklı beslemeyen ailelerin ceza alması için uğraşıyor ‘Hungry Hearts-Aç Kalpler’ filmini izlememiş olsam, haberi görmezden gelirdim muhtemelen. Ama hayatım boyunca izlediğim en sinir bozucu film sayesinde İtalyan parlamentosunun ne kadar önemli bir meseleyle uğraştığını biliyorum artık. Film, yeni doğan bebeğini vejetaryen beslemeye çalışan annenin hikayesini anlatıyor...

Bebeğine yedi ay boyunca hayvansal ürün ve protein yedirmiyor, bebek gelişemiyor. Nasıl sinir eden sahneler anlatamam! ‘Anne çocuğunu istediği gibi yetiştirebilir mi?’ tartışmasını ortaya atan bu film, İtalya’da gerçeğe dönüşmüş durumda. Bebeği vejetaryen besleme modası Türkiye’de çok yaygın değil ama bu filmi bulup izleyin.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder