Yaşam “KADIN talep etmezse ERKEK edene gider”

“KADIN talep etmezse ERKEK edene gider”

Paylaş
“KADIN talep etmezse ERKEK edene gider”

Siyasi yazılarıyla tanınan Yazgülü Aldoğan bugünlerde, Alfa Yayınları'ndan çıkan 'Ve Güneşi Göremedi Şafak' adlı ikinci romanıyla gündemde. Bu kez bir ayrılık hikayesi yazdı Yazgülü Aldoğan. Romanı okuyan her terk edilmiş kadın eminim “Ne kadar gerçek!” diyecektir. “Bir ilişki gurusu değilim” dese de bu konuya çok kafa yormuş biri olarak Yazgülü Aldoğan'ın kadın-erkek meseleleri üzerine söylediklerine kulak vermekte yarar var...

SERAL CUMALI

Haberin Devamı

seral.cumali@posta.com.tr

- Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde siyaset bilimi doktorası yaptın, siyasi yazılar yazıyorsun; sana aşkı ne yazdırdı?

Ben aşkı çok ciddiye alıyorum, çünkü ciddiye alınması gereken bir şey. İkili ilişkiler, cinsellik, hayatımızda en az ülkenin idare ediliş biçimi kadar önemli. Aşk konusunda da ciddi kafa yorulması, tartışılması yazılması gerekiyor. İlk kitabım ‘Kiralık Adam’ı, Avrupa Birliği fonları ile yürütülen bir cinsellik araştırmasının bana kazandırdığı bilgiler ışığında yazdım. “Aaaa Yazgülü Aldoğan erotik kitap yazdı” dediler, ama Sağlık Bakanlığı’ndan teşekkür aldım. Bu sefer kadınların başka bir sorununu, ayrılığı işledim. Yıllardır eşten dosttan dinlediklerimle oluştu bu kitap. Ayrılık kadını çok derinden sarsan bir şey. Egoya yönelik bir saldırı. Kadına, bu üzüntüyü yaşayanın sadece kendisi olmadığını göstermek istedim. Kalın bir roman değil, çünkü herkesin bir çırpıda okumasını istedim.

Haberin Devamı

- Kitapta olduğu gibi gerçek hayatta da terk edilme noktasına gelinceye kadar birçok işaret oluyor ama kadın neden anlamıyor?

Çünkü kadın için yaşadığı birliktelik nihai hedef. Aradığı erkeği buldu diye iş bitti sanıyor. “Şu an benimle birlikte demekki mutluyuz” diyor. Mutlu olduğunu zannediyor ve o işaretleri görmüyor. Sonunda adam gidiyor. O zaman da eşekten düşmüş gibi oluyor. Biri çekip giderken arkada kalanın çok canı yanıyor. Hele o giden bir başkasına gitmişse...

- Ayrılığa giden sürecin böyle yaşanmasında kadınla erkeğin farklı yaratılışı da etkili mi?

Kadınla erkek o kadar farklı ki. Aslında biz en iyi hemcinslerimizle anlaşıyoruz. Ama bu yetmiyor, tabii ki karşı cinsle birlikte olmak istiyoruz. Ama karşı cinsle yaşadığın ilişkide müthiş çatışma var. Çünkü kullandığımız dil, istekler, beklentiler, hayata bakış açısı çok farklı. Biri duygusallık istiyor, diğeri seks istiyor, biri önce yemek yemek istiyor, diğeri uyumak istiyor...

- Kadının canını en çok ne yakıyor ayrılıkta?

Mesela ilişki var ama evlilik yok. Erkek bir süre sonra o ilişkiyi bitiriyor, çok kısa sonra da başkasıyla evleniyor...

Haberin Devamı

- En son Necati Şaşmaz’ın Nur Fettahoğlu ile ayrılıp kısa süre sonra evlenmesi gibi!..

Evet, o kadar sık olan bir şey ki bu. Kadın ben onu sıkmadım ki, evlenelim demedim ki, diyor. Ama kadının talebinin olmaması iyi bir şey değil ki. Kadın talep etmesini bilecek. İstemen lazım. Orada da isteyen taraf kazanıyor. İlişki konusunda guru değilim. Ama gurulardan biri; “Kadın almasını bilecek. Kadın alan taraf” diyor. Ben de hak veriyorum. Günümüz kadınları, özellikle şehir hayatında kariyer yapmış olanlar almaktan kaçınıyor. Erkeğin rolünü üstleniyor ve bunun için ilişkiler sağlıklı olmuyor. Çünkü sen adamın rolünü üstlenerek onu dejenere ediyorsun. Halbuki o dominant karakter olacak, seni koruyacak, eve yemeğini getirecek, kadın da onu kabullenecek. Erkeğe “Sana muhtacım” diyen kadın çok daha sevimli geliyor. Aslan olan o çünkü. Ve dolayısıyla erkek olarak rolünü yapacağı kadına gidiyor.

- Kadın kahraman romanda aşık olmadığı erkekle cinsellik yaşamıyor. Bu kadın ve erkek arasındaki en önemli fark mı sence?

Haberin Devamı

Bence öyle. Bunun tersi olan kadın da vardır tabii. Mesela Slav kadınları için cinsellik bir tür fiziksel aktivite, yaşanması gereken bir şey. Bizim gibi daha muhafazakar toplumlarda, Akdeniz toplumunda cinsellik duygulara bağlı yaşanıyor. Muhafazakar kadın eşiyle birlikte neredeyse ilk kez cinselliği tadıyor. Zaten tutuk olduğu için aşık olmadığı bir adamla sırf sevişmek için sevişmez. Hatta kadın sevdiği erkekle bile sevişirken tereddüt edebilir. Çok iştahlı bir kadın değil muhafazakar toplumun kadını. O kabuğu yırtması lazım.

Kabuğu yırtacak en geçerli neden de aşk, duygusallık. Sırf şehvetten ötürü sevişmek bizim kadınımıza çok uzak. Ama işin içinde duygusal bir yakınlık, aşk olduğu zaman o zaman tabuları yıkabilir, aldatabilir. İşin şehvet yanı erkekte baskındır. Erkeğin libidosu çok daha yüksek, erkek cinselliğin hakkı olduğu, elinin kiri olduğu öğretilerek yetiştiriliyor. Hatta belli bir yaşa gelince akrabalar, arkadaşlar tarafından cinsel deneyimini yaşaması için profesyonellere götürülüyor. Oysa kadının bir erkekle birlikte olması onun hayatını karartıyor.

Haberin Devamı

- Bu ayırım, erkek ve kadın yazarın erotik dilini etkiliyor mu?

Tabii ki. Erkek için cinsellikten bahsetmek ayıp değil, kimse onu bunun için suçlamıyor.

- Kitapta cinsellik bölümlerini yazarken otosansür uyguladın mı?

Evet uyguluyorum. Bıraksam kendimi daha çok ve rahat yazarım. Çünkü cinsellik hayatın bir parçası. Bir aşk romanı yazarken cinsellik olmadan olur mu? Cinsellik kibar kibar yazılmaz ki. Kibar bir şey değil çünkü; çok hayvani bir şey.

- Otosansür uygulatan ne oldu sana?

Kadın olmak mı yoksa siyasi yazar kimliğin mi? Ahmet Altan erotik roman yazdığı zaman kimse onu suçlamadı. Onun da siyasi yazar kimliği var. Ama beni suçluyorlar. Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum. Kadının duyduğu cinsel arzuyu, hazzı, sevişme sırasında hissettiklerini yazmak istiyorum. Çünkü bunu bir erkek, ne kadar empati yapmaya çalışırsa çalışsın bir kadın gibi yazamaz...

(06.01.2013 tarihli Posta Karnaval'dan yapılmıştır.)