Giriş
ALS, bir tür kas hastalığı. Sinir sistemini felç ediyor ama beyin, bilinç çalışıyor. Buna dikkat çekmek ve yardım toplamak için kafadan aşağı buz dökme kampanyası başladı, kameranın karşısına geçen ünlü buzları boşaltıyor. 40 derece yaz sıcağında buzlu su dökmenin kahramanlıkla ilgisi yok! Nedim Şener’in dediği gibi yapın Şubat ayında ince gömlek üstüne de boca ettiğinizi göreyim! Kampanyanın kuralına uyan pek yok. Üç kişiye meydan okuyorsunuz, meydan okunanlar da ya buz dökünüyor ya da para yardımı yapıyor. Kimsenin elini tutan yok, herkes yardım yapsa iyi olur. Bizde hepi topu 176 bin lira toplanmış, buzları dökünen ise pek çok!
Komutan’ın adalet isyanı
[[HAFTAYA]]
Gazeteci Toygun Atilla’nın Oramiral Nusret Güner’le yaptığı uzun söyleşide sadece bir kişinin yaşam öyküsü değil, Deniz Kuvvetleri’nin uğradığı ihanetin, nasıl çökertildiğinin de öyküsü anlatılıyor. Zaten yedi kuşak denizci bir aileden gelip bahriyeli olma sevdasını gerçekleştiren Rizeli halk çocuğu Nusret Güner’in, Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasına ramak kalmışken kendi arzusu ve ısrarıyla istifa etmesinin nedeni bu. Silah arkadaşlarının, genç subayların birer birer iftiraya uğrayıp tutuklanmalarına, mahkum olmalarına TSK’nın seyirci kalmasına dayanamadığı için istifa eden koskoca Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’e TSK’nın yaptığı ise kargaları güldürür: istifasını engelleyemedikleri gibi yaptığı açıklamaları da durduramayınca genelkurmay onu 6 ay boyunca orduevlerine girmemekle cezalandırır! Sanki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı elinin tersiyle itmiş ve üniformasını çıkarmış bir onurlu insanı orduevine girip çay içmekten alıkoymak matah bir cezaymış gibi! Güner’in yaşam öyküsü, bunu, zekası ve yeteneğiyle yetinmeyip nasıl bitmez tükenmez emek ve özveriyle yaptığının özeti. Ama asıl Balyoz, Poyrazköy, Generallere Suikast ve hâlâ AYM’nin önünde özgürlüklerinin iadesini bekleyen İstanbul Askeri Casusluk davası mağdurlarının, yani denizcilerin başına gelenlerin perde arkası olması önemli. Beni bu tanıklıkta en çok şaşırtan, Gölcük’te döşemenin altında bulunan ve bütün davalara delil teşkil eden, üzerinde oynandığı kanıtlanan 5 nolu CD’nin oraya kimin tarafından konulduğunun araştırılmamış olması! Kumpasa engel olamadı Nusret Güner, Donanma Komutanı olduktan sonra bu konuda açılan soruşturmanın peşini bırakmıyor ama ne yazık ki askeri savcı Gökhan Yaşar Duran defalarca ‘soruşturmaya gerek yok’ kararı veriyor! İzmit’teki Askeri Mahkeme de itirazları, savcının görüşünü esas alarak reddediyor. Yani ortada bir kumpas var ama askeri savcılık bunun ortaya çıkarılmasını engelliyor. O CD yüzünden iftiraya kurban giderek yüzlerce subay yargılanıp cezalara çarptırılırken o CD’yi hazırlayıp oraya koyanlar hâlâ TSK’da görev yapıyor! Sakıncalı Amiral bir biyografiden çok daha fazlası. Kırmızı Kedi tarafından yayınlandı.
Elli yıl sahneye sığamadı!
Ali Kocatepe’nin 50. sanat yılını kutladık Cemil Topuzlu Açık Hava’da. Ama ne kutlama, onlarca sanatçı dostunun katılımıyla Türk pop müziği resmi geçidi adeta. Ali Kocatepe besteci, şarkıcı, prodüktör, gazeteci, sunucu. Hal böyle olunca 50. yıl kutlaması müzikal tadında geçiyor, Ertuğrul Özkök’den Mehmet Yılmaz’a Ali’nin çapkınlık anıları sahnede stand up formatında paylaşılıyor. Katılım o kadar zengin ki gece yarısı olduğunda program bitmediği için bazı bölümler kırpılıyor ama Nükhet Duru’dan ‘Melankoli’yi dinlemeden bitebilir mi hiç! Ayşegül Aldinç, Nilüfer, Pamela, Bülent Ortaçgil, Yüksek Sadakat, tabii ki eşi Aysun Kocatepe ve Masis Aram Gözbek’in şefliğinde muhteşem Boğaziçi Korosu’ndan “Çapulcu musun vay vay” gecenin unutulmazları. Ali Kocatepe ise hiç de 50. sanat yılını kutlayan biri gibi değil, olsa olsa 50. yaşını kutluyor havasında, ses ve fizik yerinde! O kadar da cool, sahnede kendine yaptığı bir köşeye kurulup izliyor program yapan dostlarını, aynı bizim gibi. Bu gösteri o kadar büyük emek ve özveriyle hazırlanmış ki dileğim bir televizyon kanalında gösterilmesi ve herkesin izleyebilmesi! Nice yıllara sevgili Ali!
