Yaşam Kanser tedavisine gittiği Japonya'da şarkıcı oldu

Kanser tedavisine gittiği Japonya'da şarkıcı oldu

Paylaş
Kanser tedavisine gittiği Japonya'da şarkıcı oldu

Hayat ne garip! Kaderin ördüğü ağlara bakınca insanın aklı duracak gibi oluyor. İşte Hatay'da doğan Emine Sarı'nın (38) hikayesi: Kan kanseri teşhisi konulduğunda Emine 15 yaşındaydı. Çok acı çekti. Yokluklar yüzünden Azerbaycan'daki akrabalarının yanına yerleşti, bu sayede Rusya'da opera eğitimi aldı

Röportaj: Ömer Gören
o.goren.aktuel@gmail.com


Daha sonra Alanya’da tanıştığı bir Japon kadın tedavi olması için Emine’yi ülkesine çağırdı. Japonya’da iyileşen Emine Sarı, orada bir de ses yarışmasını kazandı. Japonların ayakta alkışlayıp bağrına bastığı Emine ile, Hatay’dan Osaka’ya uzanan ilginç öyküsünü konuştuk

Emine Sarı kimdir?

1974’de Hatay-Hassa’da doğmuşum. 7 kardeşin en büyüğüyüm. Annem Çeçen, babam Türk ve emekli kamyon şoförü. Hastalığım nedeniyle küçük yaşlardan beri yurt dışındayım. Bu yüzden Türkçeyi zor konuşuyorum. Ama Rusça, İngilizce, Japonca, Arapça ve Almanca biliyorum.

Hastalığın neydi?

Lösemi, yani kan kanseri... 5 yaşımda başladı. 10 yıl teşhis konulamadı. Maddi durumumuz iyi olmadığı için tedavi olmak için 10 yaşımda Azerbaycan’daki akrabalarımın yanına gittim. Teşhis o zaman konuldu ama hastalığım ilerlemişti. 3 kez kemoterapi gördüm. Saçlarım döküldü, 6 ay gözlerim görmedi, tedaviler nedeniyle felç geçirdim. Özellikle sinirlendiğim zamanlar hastalığım nüksediyor.

Yatağa mı mahkum kaldın?

Yatağa değil, tekerlekli iskemleye... Tekerlekli sandalyede geçen zamanlar en güzel, en kıymetli günlerimdi. Çünkü o dönemde beste, resim çalışmaları yaptım. Bunlar beni hayata bağlıyordu.

Tedavilerin devam ediyor mu?

Etmiyor. Ama tam iyileşmedim.

Müzikle nasıl tanıştın?

Çocukluğumdan beri piyanoyu severdim. Sanatçı olmayı düşünmemiştim. Yanlarında kaldığım akrabalarım Rusya-St. Petersburg’a yerleşti, 15 yaşımda orada piyano dersleri aldım. Konservatuara gittim, opera eğitimi aldım. Piyano çalmak psikolojimi düzeltiyordu. Akrabalarım tiyatrocuydu, tiyatroya da merak sardım.

“Japonya’daki ses yarışmasını kazandım”

Japonya hikayen nasıl başladı?

Türkiye’ye dönünce Alanya’da otelde çalışmıştım. Bir Japon kadınla arkadaş oldum. İngilizce sohbetler ediyorduk. Ona hastalığımı anlatmıştım. O Japonya’ya döndü, internetten bana dilini öğretti. İki yıl sonra hastalığım nüksetti. Arkadaşım beni tedavi için Japonya’ya davet etti. Gittim. Japonya’daki 6 aylık tedavide kanımı değiştirdiler. Tam kurtulamadım ama yeniden dünyaya gelmiş gibiydim. Japonya’da gittiğim karaoke salonunda, Japon televizyon kanalının ses yarışması düzenlediğini öğrendim. Arkadaşımın teşvikiyle geleneksel bir Japon şarkısını kaydedip CD’yi gönderdim. Ön elemeyi geçtim. Sonra birinci elemeyi geçtim, Japonlar beni ayakta alkışladı. Tokyo’daki son turu da geçince Osaka’da yapılan finale kaldım. 2008’de 91 solistten ilk 10’a girmeyi başaran tek Türk oldum. Yarışmada birinci, üçüncü, beşinci yoktu, ilk 10 vardı.

Şarkını Japonca mı söyledin?

Evet. Geleneksel Japon müziği olan ‘enka’ tarzının en başarılı eserlerinden birini seslendirdim.

Neler hissettin?

Ağladım. Mutluluktan ölüyordum neredeyse. Tedaviye geldiğim Japonya’da Allahım bana bir armağan vermişti.

Japon halkı seni nasıl karşıladı?

Barış Manço’dan sonra müzikte Türkiye’nin adını duyuran ikinci kişi olduğumu, beni Japonya-Türkiye arasında köprü olarak gördüklerini söylüyorlardı.

Japonya’da teklif geldi mi?

Sony Müzik’ten 3 yıllık anlaşma teklifi geldi. Yarının ne getireceğini bilmediğim için kabul etmedim. Matsobuto Band adlı grupla tanıştım, 6 aylık Japonya turnesine katıldım. Bir plak şirketiyle anlaştım, kendi bestelerimden oluşan, Japonca, Türkçe, İngilizce sözlü ‘Fire’ adlı bir albüm çıkardım. 2010’da İstanbul’a geldim, birçok zorlukla karşılaştım.

“Türk plak şirketleri beni fena kandırdı”

Ne gibi?

İkinci albümü Türkiye’de çıkarmak istiyordum. Bazı plak şirketleri para verdiğim halde albüm yapmadılar. Herhalde aksanım ve fiziğim yüzünden beni yabancı gördüler. Ünlü olmak için hastalığımı kullandığımı, hatta yalan söylediğimi sandılar. Bunalıma girdim. Geçen yıl İngiltere’de yapılan ‘The Peoples Music Awards’ müzik ödülleri seçmelerine ‘I Changed My Mind’ adlı şarkımı gönderdim. ‘Yılın en iyi kadın ve pop müzik şarkısı’ dalında aday gösterildim. Ama kazanamadım.

Amacın ne?

Nasıl ki müzik iyileşmeme neden oldu, benim şarkılarımın da birilerini iyileştirmesini istiyorum. Ticari kaygım yok. Amacım para olsaydı beni var eden Japonya’ya dönerdim. Çünkü para, Japonya’da var.

“Anne olmak istiyorum”

Japon halkına bir borcun var mı?

Elbette. Bir kere orada tedavi oldum. Ayrıca, sesimle ve müziğimle beni sevdiler, kültür elçisi yaparak onurlandırdılar. Dünyanın neresinde olursam olayım, Türkçe ve Japonca şarkılar söyleyerek ülkelerarası köprü olacağım.

En büyük hayalini sorsak...

Sağlığım elverirse herkes gibi anne olmak... Bir de tüm dünyada, özellikle de ülkemde geliri lösemi hastalarının tedavisinde kullanılmak üzere konserler vermek istiyorum. Son olarak da 6 aya kadar İngiltere’ye gidip albüm çıkarmayı düşünüyorum.

( 21.04.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı