'Karakterli kadınlardan ilham alıyorum'

Röportaj: Merve Özaytekin

mozaytekin@posta.com.tr

Serra Türker 26 yaşında. Küçük yaşta aklına ressam olmayı koymuş. Ancak meslek edinmek için iç mimarlıkla başlayan eğitimini tekstil tasarımla sonlandırmış.

Amerika’nın ünlü moda markası TOCCA’da çalışan Serra Türker’i New Yorklu moda severler ‘Misela’ markası altında tasarladığı çantalarla tanımış.

Ünlü moda dergilerine konu olan Serra’nın çantaları, aslında İstanbul’da üretiliyor, New York’tan pazarlanıyor. Serra Türker’le Asmalımescit- Pera Residence’daki showroom’unda buluştuk. Karakterli kadınlardan ilham alıyorum.

Siz kimsiniz ve çantalarınızı neden haber olduğu ünlü Amerikan moda dergilerinden öğrendik?

Misela adlı markam New York’ta doğduğu için beni Amerikan moda dergilerinden tanıdınız. Asıl hikayem Koç Lisesi’ni bitirince Long Island School of Design’da iç mimarlık okumak üzere Amerika-New York’a gitmemle başladı.

Neden Amerika’da mimarlık okumak istediniz?

Elimde mesleğim olsun diye mimarlığı seçmiştim. Zaten sonra iç mimar olamayacağımı kısa sürede anladım. Çocukluğumdan beri resim yapıyordum ve bunun çocukluk sevdasından daha fazla olduğunu gördüm. Ressamlar bile yaptıklarımı çok beğeniyordu. Renklerin hastasıydım. Mimarlıktaki maketler, renksiz fon kağıtları, üç boyutlu yapılar bana göre değildi ve hemen rotayı değiştirdim.

Ne yaptınız?

Ailem de elimde mesleğim olsun istiyordu. Resim onlar için her zaman yapılabilecek bir hobiydi. Resimle alakalı ne okuyabilirim diye düşünürken Rhode Island School of Design’ın tekstil bölümüyle tanıştım. Tekstil bölümü, resim ve moda tasarım arasında bir bölümdü. Tam bana göre olduğuna karar verdim. Bir de tekstilde hem çizim yapabiliyorsun hem de çizdiklerini dokuya dönüştürebiliyorsun. İplikten kumaş yapımına kadar her şeyi öğrendim. Tez projemi de verdikten sonra New York’ta iş bakmaya başladım.

Büyük moda evlerine iş başvurusunda mı bulundunuz hemen?

Hayır. Çoğu kişinin aksine, uygulamalı her şeyi birebir görebileceğim, öğrenebileceğim bir marka arayışına girdim. Birçok marka araştırdım. Sonrasında 10 firmaya özgeçmişimi yolladım. En çok TOCCA adlı çok tatlı, kendini kanıtlamış bir marka ilgimi çekiyordu. Listemdekilerden beni ilk görüşmeye çağıran da onlar oldu. Koca bir portfolyoyla karşılarına çıktım. Markanın İtalyan kreatif direktörü Eduard benimle konuştuktan hemen sonra staja aldı.

TOCCA’da ne kadar çalıştınız?

3 sene boyunca çalıştım. Eduard muhteşem biriydi. Vizyonum inanılmaz gelişti. Fakat bir süre sonra ne yapmak istediğimi keşfettim. Ve kıyafetle ilgilenemeyeceğime karar verdim.

Hiç mi denemediniz?

İşimiz kıyafetleydi, denedim ama fuarlarda çok marka görüyordum. Sivrilemeyeceğimi anladım. Zaten aksesuara ilgim sayesinde bir yandan da ünlü dizayn okulu Parsons’ın aksesuar kurslarına katıldım. Orada ilk projemi teslim ettiğimde çanta yapacağımı anladım. Hafta sonları işten sonra çanta yapmaya adeta kendimi adadım.

Misela nasıl doğdu?

Çantalarımı bir yandan tasarlarken bir taraftan da Misela ismini buldum. Kardeşlerimin ismi Lara ve Mina. Misela da üçümüzün isminin kısaltılmışı. Hemen logo çalışmalarına başladık. Bir arkadaşım da logoyu yaptı. Arkadaşım yabancı olmasına rağmen logo Osmanlı motiflerine benzer oldu. 2007’de Misela tam anlamıyla doğdu.

Bu arada TOCCA’daki iş ne oldu?

Bir süre devam ettim. İş aralarında mağazalara görüşmeye gidiyordum. Üreticilerle görüşüyordum. Mağazalar çantalarımı beğenip satmaya başlayınca gitgide olayın rengi değişti. Çanta işi ağır basınca Edo’yla konuşup işten ayrılmam gerektiğini söyledim. O da beni müthiş destekledi. Ve kendimi tamamen Misela’ya adadım.

Türkiye’ye hiç gelmiyor muydunuz o sırada?

Bir dönem Amerika’daki dükkanlarla çalıştım. Ama sonra üretimi İstanbul’a taşıdım. New York’ta hala satış pazarlama yerim var.

İlk tasarımınız neydi?

İlk tasarımlarıma kardeşlerimin adını verdim. Gece için ufak çantalar yaptım. 1900’lü yıllardan kalma gibi altın saçaklı çantalardı. Hiç trendlerle alakası yoktu. Ve bütün modeller onların arkasından hızla geldi.

Şimdi çantalarınızın özelliği ne?

Çevreye bakın. Aldığınız çantayı herkeste görebilirsiniz. Ya da sadece moda diye çantanızı sadece bir sezon takabilirsiniz. Ancak Misela çantaları zamansız.

Hangi malzemeden yapılıyor çantalarınız?

İlk zamanlarda el dokuması kumaşlar kullanıyordum. Sonra egzotik derilere geçtim. Piton, su yılanı, deve kuşu gibi egzotik derileri kullanıyorum. Deri tek benim zevkim değil, pek çok kadın deriyi çok seviyor. Kimse kumaş çantaya da artık para vermek istemiyor.

Neden ilham alıyorsunuz?

Güzel, karakterli kadınlardan ilham alıyorum. Bakınca bütün yaşamını gördüğün kadınlar vardır ya. İşte o kadınlar beni çok etkiliyor. Bir de en büyük tutkum mozaikler.

Sizin çantalarınızı ilk Amerikan Vogue’u keşfetmiş. Hikayesi ne?

New York’ta espadril yapan bir arkadaşımın showroom’u var. Vogue dergisi ona çekime gelmişti. Benim de çantalarımı fotoğrafladılar. Beğendiler ve editörlerine bir çekim yapmak istediklerini söylediler. Çekim günü hayatımın en güzel günlerinden biriydi.

Çantanız en çok kimlerin hoşuna gidiyor, yaş grubu var mı?

Çantaları benim yaşımdakiler de annemin yaşıtları da beğeniyor. Kaliteden ödün vermek istemeyenler, markadan sıkılıp yeni çanta arayışına girenler genelde benim çantalarımdan istiyor. Ayrıca Misela sadece bir sezon moda olmadığı için zamansız çantalar oluyor. Nesilden nesile geçebilecek kalitede yapıldığı için uzun yıllar kullanılabilir. Zaten deri adeta ömürlük.

Özel üretim çantalarınız var mı?

Çantaların içinde hepsinin hikayesi var. Ve çantaların hepsi özel. Ama daha da özel kılmak için gelecek sezona bazı çantalarımı seri numarasıyla çıkaracağım.

Fiyatlar ne kadar?

500 dolardan 1100 dolara kadar değişiyor.

Hayatınız sadece çanta mı olacak?

Hayalim bavul yapmak. Ama ona yavaş yavaş girmek istiyorum. Bir yandan Misela Home’u çıkaracağım. Yastıklar, ev aksesuarları olacak. Şimdilik Asmalımescit’te bir showroom’um var. Bir de doğru yerde doğru zamanda mağaza açmak istiyorum.