Hüseyin Avuç ‘Karaoğlan’sız yıllar!
HABERİ PAYLAŞ

‘Karaoğlan’sız yıllar!

Haberin Devamı

Kıymeti, yokluğunda anlaşılan bir efsaneyi, aramızdan ayrılışının 11’inci yılında sevgiyle-saygıyla andık.
Diyeceksiniz ki;
Kimden söz ediyorsun?
Diyeceğim ki;
Bir dönem ‘Karaoğlan’ bir dönem de ‘Kıbrıs Fatihi’ olarak adı dağlara taşlara yazılan efsane devlet adamından…
Bülent Ecevit’ten.
Kaybının, sosyal demokrat kesim başta olmak üzere ülke siyasetinde yarattığı boşluk her geçen gün daha fazla hissedilen Ecevit, bugün yaşıyor olsaydı eminim hem çileden çıkar, hem de çok üzülürdü.
Neye mi?
Türkiye’yi hedef alan herkesçe malum kirli oyunlara, hazırlanan tezgahlara, kurulan kumpaslara!
Başka?
Yıllarca liderliğini yaptığı CHP’nin yerinde saymasına, yoktan var edip iktidara taşıdığı DSP’nin milyonlarca oydan, binlerce oy alır hale getirilmesine…
Başka?
Politikada üslubun dibe vurmasına… Yıllar önce ‘Sayın’ sözcüğünü eklediği Türk siyaset literatürüne ‘Lan’ gibi, ‘Ulan’ gibi,‘Şerefsiz’ gibi, ‘Alçak’ gibi yeni sözcüklerin girmesine…
Saymakla bitmeyecek daha nicelerine…
Evet 5 Kasım, Türkiye’nin en namuslu, en dürüst devlet adamlarının başında gelen Bülent Ecevit’in aramızdan ayrılışının 11’ici yıldönümüydü…
O, ülkenin Başbakanı iken, kural gereği mesleğini soran sayım memuruna, ‘Gazeteciyim’ diyecek… Derdini anlatmaya gelen vatandaşı, Başbakan olarak ayağa kalkıp, ceketinin düğmesini ilikleyerek karşılayacak… Kırmızı plakalı makam otomobilini, sade vatandaş aracı gibi kırmızı ışıkta durdurtacak kadar mütevazi bir devlet adamıydı.
O, Yunanistan bir yana, Amerika ve İngiltere gibi en güçlü devletlerin şiddetle karşı çıkmasına, müdahale tehdidine varan uyarısına rağmen, Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlatacak… Ada’daki Türk toplumunu soykırımdan kurtarmak için dünyaya meydan okuyacak kadar cesur bir liderdi.
Türkiye’de siyasetin sosyal demokrat kanadının Ecevit gibi politikacılara ihtiyacı olduğunun altını çiziyor ve kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsın!

XXX

PEYNİR PARASINA…


Vay be, kilosu, 41 liraya kadar yükselmiş…
Neyin?
Beyaz peynirin.
Demek ki, gün doğumundan batımına dek çalışması gerekiyor.
Kimin?
Asgari ücretli Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin, Fatma’nın…
Yani, 6.5 milyonu aşkın işçinin.
Niye?
1 kilo beyaz peynir alabilsinler diye!
1400 liralık asgari ücretin günlüğü ancak yetiyor da…
Haa unutmadan, peynir fiyatının, et fiyatını yakalaması da hayli şaşırtıcı gelişme doğrusu!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder