Gündem Karısının mezarını çiçek bahçesine çevirdi!

Karısının mezarını çiçek bahçesine çevirdi!

Paylaş
Karısının mezarını çiçek bahçesine çevirdi!

Kuşadası'nda eşini geçen yıl kaybeden Coşkun Altınkaynak, mezarını çiçeklerle donattı. Her gün karısının mezarına gelerek yazdığı şiirleri okuyan Coşkun Altınkaynak, bitmeyen aşkın adını da 'Ölümsüz Sevgi' koydu

Kuşadası’nda çok sevdiği eşini geçen yıl mesane kanserinden kaybeden Coşkun Altınkaynak, eşinin mezarını çiçek bahçesine çevirdi. Mezar çevresinde kendine bir dünya yaratan Altınkaynak, "Hayatım onunla güzeldi. Onsuz yaşamak çok zor" dediği eşi için şiirler yazdı.


KABRİNDE SABAHLAYIP ŞİİRLER OKUDU


Yaz, kış, yağmur, çamur demeden her gün karısının mezarına gidip ona yazdığı şiirler okudu, bazen kabrinin başında sabahladı. Coşkun Altınkaynak, 'Mavişim' dediği eşine nasıl bir tutkuyla bağlı olduğunu, başkaları da okusun diye şiirlerini mezarın yanına yaptığı bölmeye koydu. Bir başkasıyla evliliği karısına ihanet sayan Coşkun Altınkaynak, sevdiğinin fotoğrafını bastırdığı tişörtü hiç üzerinden çıkarmadı.


BU SEVDANIN ADI 'ÖLÜMSÜZ SEVGİ'


Kuşadası turistik çarşısında hediyelik, kartpostal tezgahı olan Coşkun Altınkaynak, 15 yaşında evlendiklerinde karısının 14 yaşında olduğunu anlattı ve şöyle konuştu:



"Neredeyse 40 senelik evliyim. 1 oğlum, 1 kızım, 5 de torunum var. Güzel bir hayatımız vardı. Hülya eşi bulunmayacak bir insandı. Ailesine ve eşine bağlı bir insandı. Herkes onu çok severdi. Onu kaybedeli 13 ay oldu. Bugüne kadar mezarını başına gelmediğim hiçbir gün yoktur. Bazen mezarın başına kıvrılıp sabahladım. Eşimi çok seviyorum ve bundan sonraki yaşamım da evlenmeyi düşünmüyorum. Bu sevdanın adını ’Ölümsüz Sevgi’ koydum. Sonsuza kadar böyle gidecek. Hayatımda ondan başkasını düşünemem. Hayatım onunla güzeldi. O öldükten sonra hayatım değişti. Onsuz yaşamak zor, onsuzluk çok kötü" diye konuştu.


'ONU KURTARAMADIM'


Mesane kanseri olan eşinin hastalığını geç fark ettiklerini, tüm çabasına rağmen onu kurtaramadığını söyleyen Altınkaynak, o günleri şöyle anlattı:

"Hastalığını geç fark ettik. Gün geçtikçe zayıflıyordu. Doktora götürmek istedim. ’Torunumuzun sünnet düğünü sonrası gideriz’ diye erteledi. Geç kaldık. Hastalığa teşhis konulduktan sonra İzmir’deki Ege Üniversitesi Hastanesi’nde 3 yıl tedavi gördü. Sağ böbreği alındı. 12 kez ameliyat oldu. Tedavisi boyunca her gün gittim. Yeri geldi bahçe ve banklarda yattım. Sandalyede oturarak sabahladım. Hiç isyan etmedim. Gündüz tezgahımı açtım, yol paramı kazanıp tekrar gittim. Param yoktu, kimseden de para ve yardım istemedim. Doktorlar az ömrü kaldığını söylediler, bunu ona söyleyemedim. Her şeyi başardım fakat mesane kanseri çok yüksek dereceli olduğu için eşimi kurtaramadım. O günlerde beni en çok yıkan ise ilaç karaborsacıları oldu. 350 lira olan bir dozluk ilaç için bin 500 lira ödedim. İnsan sağlığını bile sömürenlerin esiri oldum."


'BENİM İÇİN HER GÜN SEVGİLİLER GÜNÜ'


Eşini kaybettikten sonra onun sevdiği şeyleri yapmak istediğini belirten Altınkaynak, "Renkli çiçekleri çok severdi. Mezarının her yanını sevdiği çiçeklerle donattım. Kimileri eleştirdi, günah dedi. Olsun, tüm günahlara razıyım. Ben böyle mutlu oluyorum, eminim Maviş’im de mutlu oluyordur. Bir gün 19 yaşında bir kız çocuğu yanıma gelip 'Çok sevdiğinden mi, yoksa vicdan azabı çektiğinden mi eşinin mezarını bu hale getirdin" diye sordu. 'Tabii ki çok sevdiğimden' dedim. Yaşadığım sürece bu mezarda bu çiçekler hep olacak. Eskidikçe değiştireceğim. Benim için her gün Sevgililer Günü."

Latif SANSÜR/KUŞADASI (Aydın), (DHA)