'Kazık yiye yiye alıştık'
Ciddi oranda tüketiciyiz. Şöyle söylemek de mümkün; ayağımızı yorganımıza göre uzatmıyoruz. Ödemekte sıkıntı çekmemize rağmen harcıyor, harcıyoruz. Üstelik tüketici olarak bize tanınan hakları da bilmiyoruz. Tüketici Haklarını Koruma Derneği Onursal Başkanı Engin Başaran ile buluştuk: Tüketici Yasası'nı anlattı, hakkımızı korumak için neler yapabileceğimizi öğretti. Ve dedi ki; “Kazık yiye yiye alıştık.”
Kendinizden bahseder misiniz?
Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Doktor olan eşimin işi nedeniyle Almanya’ya gittim, oradaki Türk okullarında öğretmenlik yaptım. 8 yıl sonra ülkeme döndüm, Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak Türk dili okutmanlığı yaptım. Almanya’dayken ‘insanlar haklarını ne kadar güzel arıyorlar’ diye düşünürdüm. Bir gün Bakırköy’de gazete almak istedim. Bayi, bir an durakladıktan sonra gazeteyi verdi. Baktım; bir önceki günün gazetesi... Geri vermek istedim, tartıştık. Karakola giderek bayiyi şikayet ettim, polis şaşırmadı bile. Meğer bu kişi hep yaparmış bunu. Bu olay bana çok dokundu, bir süre sonra Kadıköy’deki Tüketici Derneği üyesi oldum. Sonra da Bakırköy Şube Başkanı olarak insanlara yardım etmeye başladım. Konuyu daha derinden öğrenmek için, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bölümü’nü okuyarak yüksek lisans yaptım. Gümrük Birliği’ne girdiğimiz 1995 yılında da Tüketici Haklarını Koruma Derneği’ni kurdum.
Röportaj: Ömer Gören
ogoren.aktuel@gmail.com
Derneği kurmaktaki amacınız halkı bilinçlendirmekti herhalde.
Demokratik olduğunu düşündüğüm ülkemizde, haklarını arayacak insanlara hem akademik hem uygulama alanında destek olmak istedim. Derneğin başkanıydım. Artık aileme vakit ayırmak istediğim için başkanlığı bıraktım ama dernekten kopmadım.
Tüketici Kanunu nedir?
Tüketicinin hakkını arayan, hakları düzenleyen çok çağdaş ve özel bir yasadır. 1995 yılında çıktı. Zaman içinde eklemeler yapıldı. Keşke daha Avrupa ayarında yapabilseydik yasaları ama maalesef kendi çıkarlarımız doğrultusunda oluşturduk.
Şu anki yasalar yetersiz mi sizce?
Evet. Birçok konu halen boşlukta! Mevcut olan yasa uygulanmıyor, en önemlisi. Yeni gelecek yasadaki eksiklikleri belirttik, yine de istediğimiz gibi olmadı. Hatta Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la bile görüştüm. Ama Türkiye’de lobiler her zaman daha ağır basıyor ve onların dediği oluyor.
Tüketicilerin en çok şikayet ettiği konular hangileri?
Vergiler, kredi kartları, cep telefonları ve benzin. Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyor, en yüksek cep telefonu parasını veriyoruz. Dava açmaktan tutun, trafik belgelerine, elektrik sayacından doğalgaz sayacına kadar hep para. Hele bir ‘Bedaş Elektrik Kurumu’ var ki akıllara ziyan. Elektriği kaçak kullananlar yüzünden ‘kayıp kaçak’ adıyla faturalayan başka ülke var mı? Buna ileri demokrasi denir mi? Çıldıracağım. Son seneler kadar tüketicinin mağdur olduğu bir dönem olmadı. Ortada o kadar aç sefil varken bu kadar para nerelere gidiyor? Bunu sorgulamamız lazım.
Tüketiciler sahip oldukları hakları biliyorlar mı?
Biraz biraz öğrendiler. Ama öğrendikleri fazla bir işe yaramıyor, buna üzülüyorum. Yine de 1995 yılında çıkan kanun gereği, tüketicilerin şikayetlerini dinleyecek hakem heyetleri kuruldu. Kaymakamın başında olduğu veya görevlendirdiği bir yetkili, barodan bir avukat, tüketici derneklerinden bir yetkili ve raportör var heyette. Ayda iki kez toplanır bu heyet. 18 yaşını doldurmuş, elinde belgesi olan her vatandaş, bir dilekçeyle ve ücret ödemeden buralara müracaat edebilir.
Tüketici olarak nelere dikkat etmeliyiz?
Ürünü almadan önce son kullanma tarihinden kalitesine kadar her şeyi araştırılmalı. Her önüne geleni veya ihtiyacı olmadığı halde yanında tava verilen ürünü değil, ödeme şekline ve amacına uygun olanı almalı. Fişleri ve faturaları da atmamak gerek. Yüksek limitte kart almak da sakıncalı. Kredi kartlarından asla nakit çekmemeli, kart limitlerini asla aşmamalı.
Televizyondaki satışlar tüketiciyi mağdur ediyor
Ülkemizde reklam ve kampanyalar doğru yapılıyor mu?
Hayır. Onların da yasada standartları ve düzenlemeleri var ama denetimin tüketici ayağı çok kötü. 11 yıl Ticaret Odası’nda reklam kurulu üyeliği yaptım. Son yıllarda ‘çıplak kadın reklamı varmış da ahlaka aykırıymış’ gibi konular o kadar ön plana geçti ki şaşırıp kaldım. Sadece o tür reklamlardan tüketici mağdur ediliyormuş gibi bir izlenim uyandırdılar. Ayrıca televizyon kanallarında yapılan doğrudan satışlar da tüketicileri mağdur ediyor. Mesela bal satışı! Ne yazık ki tüketicilerimiz de kazık yiye yiye alıştı. Hele kadınlar!
Türkiye zaten pahalı bir ülke.
Evet. En temel ihtiyaçlara bile ulaşılamıyor: Yeme, içme, ısınma, barınma, sağlık... Satın alma gücü çok alt sıralarda. Bakın; üniversite hastanelerine bıçak parası geldi. “En başarılı alan sağlık sektörü” dediler, inandık. O zaman bu ne? Bu pahalılıkta insanlar kredi kartlarıyla günü kurtarmaya çalışıyor. Avrupa Birliği, tüketiciler borçlanmasın diye tedbirler almış. Türkiye’de ise kredi kartlarıyla tüketicinin borçlanmasının önü açıldı.
Elinizde rakamlar var mı?
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı rakamlara bakarak “Tüketici bilinçlendi” diyor. Bence bu rakamlar sorunların arttığının göstergesi. 2012 yılında 446 bin kişi kredi kartı borcu için hakem heyetine şikayette bulundu. 2013’ün ilk 4 ayında borç yüzde 59 idi, şimdi yüzde 70. Borçlular yakında alışveriş de yapamayacak, ekonomi ciddi bir durgunluğa gelecek. Tüketiciler ile bankalar arasında kredi kartlarıyla ilgili bir barışın mutlaka sağlanması lazım.
- Kimse tüketmek istemiyor ama şifa deposu! Yoğurdun içine koyup kaşık kaşık tüketin: Doğadaki en güçlü magnezyum kaynağı
- Demirde ıspanağı sollayan tek bitkisel kaynak! Demir depolarını fullüyor, bağırsakları makine gibi çalıştırıyor
- Kahvenin içine kaşık kaşık koyun! Tıkalı bağırsakları motor gibi çalıştırıyor, kabızlığı bitiriyor
- Damarları çamaşır suyu ile temizlemiş gibi yapıyor! Kalbin en kuvvetli ilacı: Günde 2 kaşık tüketmek yetiyor
- Kilosu çeyrek altınla yarışıyor! C vitamininde limonu solluyor, pazardan tane tane alınıyor! Kalbi koruyup kabızlığı bitiriyor!