Kılıçdaroğlu ile İstanbul'a yürüyen Veysel Kılıç gözaltına alındı

Uzun süredir Çağlayan metrobüs durağında oğlu için tek kişilik eylem yapan Veysel Kılıç, 25 günlük Adalet Yürüyüşü'nden sonra tekrar geldiği adliye önünde bu kez gözaltına alındı. Kılıç kısa süre sonra serbest bırakıldı.

METROBÜS KÖPRÜSÜNDE NÖBETE BAŞLADI

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklanan Hava Harp Okulu öğrencisi oğlu Selahattin Kılıç için her gün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi metrobüs köprüsü üstünde nöbet tutan Veysel Kılıç bugün gözaltına alındı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte 25 gün boyunca yürüyen Kılıç, yürüyüşün tamamlanmasının ardından adliye önündeki nöbetine devam ediyordu.

KARAKOLA GÖTÜRÜLDÜ

Saat 12.00 sıralarında eylemini sonlandıran Veysel Kılıç polisler tarafından Çağlayan Adliyesi içindeki polis karakoluna götürüldü.

Kılıç’ın OHAL kapsamında eylem yapmasının yasak olduğu için alındığı ancak hiçbir işlem yapılmadan serbest bırakıldığı öğrenildi. (Hürriyet)

Fotoğraf: Oda TV

GÖZALTI SONRASI VEYSEL KILIÇ'TAN AÇIKLAMA

Halk TV’den Can Coşkun'a konuşan Veysel Kılıç, tüm yaşananları detaylarıyla anlattı.

Yürüyüşün ardından oğlu için Çağlayan Adliyesi önündeki sessiz adalet eylemlerine devam ettiğini belirten Kılıç, yanına saldırgan hareketlerde bulunan birinin geldiğini ve bu yüzden tartışmaya başladıklarını söyledi.

Veysel Kılıç o anları şöyle anlattı: “Sessiz adalet eylemim bitince bir kişi yanıma geldi. ’15 Temmuz’da 250 şehit verdik, senin oğlun kurşun sıktı’ diye üzerime yürüdü. Bana ‘senin çocuğun silah sıktı, biz darbeye direndik’ deyince sinirlendim. Çünkü ben darbe gecesi İstanbul Büyükşehir Beldiyesi’nin önündeydim. Onlar oraya emir talimatla geldi. Ben kimse çağırmadan, yürekten darbeye karşı olduğum için oraya gittim. O gün belki ben de ölebilirdim, ölmedim. Bunları söyleyince beni ‘Kafamda mermi var’ diye tehdit etmeye başladı.

“HİÇBİR ŞEY SORMADAN 1 SAAT TUTTULAR”

“Sonra tartışırken polis geldi. Can güvenliğim yokmuş. Alıp götürdü beni içeri. Çağlayan adliyesi içinde 1 saat tuttular beni. ‘Rahatsızım, beni tutmayın, ne soracaksanız sorun’ dedim. ‘Amir yok’ dediler, bir daha sordum. ‘Lavaboya gitti’ dediler. Kızdım, ‘niye görevinin başında değil’ diye. Çünkü biz bunun için de yürüdük. Ben T.C.’ye kayıtlı vatandaşım, elimdeki adalet yazılı dövizi, oğlumun resimlerini incelediler. Kimliğimi kontrol ettiler, bir şey sormadan bıraktılar. Bir savcı geldi ben tutulurken, ‘bırakın artık’ dedi, ondan bıraktılar."