Yazgülü Aldoğan Kimi asmak, kimi kesmek istiyorsunuz?
HABERİ PAYLAŞ

Kimi asmak, kimi kesmek istiyorsunuz?

Haberin Devamı

Referandumda gördüğümüz gibi yüzde 2’lerde kalmış MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’nin neyi niye yaptığını kimse çözemiyor, herkes birbirine soruyor! Bildiğim bir şey varsa hayatta en çok salı günleri grup toplantısında nutuk atmayı seviyor: esiyor, yağıyor!

Önceki gün de idam idam diye sayıkladığı konuşmasını 7-8 kanal birden verdi, bu oya bu itibar? Oysa iktidar partisi bunu miting kışkırtması olarak kullanmış ve kenara bırakmış. Sen hâlâ neyi köpürtüyorsun? Hadi idamı çıkarttın, kimi asacaksın? Yasa geriye yürümez, ne Apo’yu, ne FETÖ’cüyü, o halde bu ısrar niye?

Devran döner, sap döner, yağlı ipin kimin boynuna geçeceği belli olmaz! Ölüm cezası, geri dönüşü olmadığı için adaletsiz, insanlık dışı, adil ve çağdaş bütün toplumların reddettiği bir uygulama.

Avrupa ülkeleri bu konuda bir referandum yapılırsa kendi ülkelerindeki Türklerin katılmasına bile izin vermeyeceklerini açıklıyor bir bir. Ayrıca böyle bir karar alınırsa, hiçbir ülkeden hiçbir sanığın iadesini isteyemezsin, vermezler!

İnsanın aklına geliyor, hani acaba gerçek neden bu mu, gelsin de ötsün istemiyorlar mı diye?

Sessiz kalıp utandıklarımız

Şırnak Silopi’de bir polis panzeri Mesut Yıldırım’ın evine çarpıp, yataklarında uyuyan iki küçük kardeş Muhammed ve Furkan’ın ölümüne neden oldu. Ben dahil, medyada büyük bir suskunluk, olay sosyal medyada ne kadar yankılandıysa da gazete ve TVlerde yeterince haber olamadı.

Osman Baydemir, grup toplantısında haklı olarak feryat ediyordu, “Ne zaman göreceksiniz, ne zaman duyacaksınız?” diye.

Nihayet soruşturma tamamlandı, sanık polis memuru günler sonra gözaltına alınarak tutuklandı. Ve hatta İçişleri Bakanı Soylu aileye taziye ziyareti yaptı. Medya da, olayı nihayet sayfalarında gördü!

Utandık mı? Utandık!

Açlığa mahkûm

Artık adaletin kanayan yarası haline dönüşen KHK’larla sorgusuz, sualsiz ve itiraz edilecek merci olmadan görevden alınmaları protesto etmek için Ankara’da “işimi istiyorum” eylemi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakçe’nin eylemleri ayları, açlık grevleri 63. günü buldu. Medyada iki satır haber. Yeter artık durun demek için ölmeleri mi gerekiyor? “Bizi açlığa mahkum ediyorsanız biz de açlık grevi yapıyoruz” diyor bu iki genç insan.

Kimi asmak, kimi kesmek istiyorsunuz

15 Temmuz’dan bu yana çeşitli gerekçelerle KHK dayatılıp işinden atılan devlet memuru sayısı 120 bini geçti! Öğretmen, akademisyen, sağlık memuru, hakim, yargıç, polis, asker, doktor, bütün hepsi mi FETÖ’cü? İşten atılmaları yetmiyor, hiçbir işe giremiyor, bütün özlük haklarını kaybediyor, pazarda limon bile satamıyorlar! Tam bir açlığa mahkumiyet.

Posta kutumuzu dolduran mektupları okumaya yürek dayanmıyor. Bir öğretmen, fırında gece un çuvalı taşıyarak işçilik yaptığını, iki hafta sonra parasını istediğinde darp edilip kapının önüne konduğunu anlatıyor. Nasıl olsa KHK’lı ya, hakkını arayamaz diye istismarın her türlüsü. Yeterince yazıp çiziyor muyuz? Hayır utanıyor muyuz? Fena halde!

Yapılan yanlıştan ders alınmıyor

O kadar çok acı, o kadar çok sıkıntı var ki! Sinir uçlarımızla o kadar çok oynanıyor ki!

Ve bu durumlarda ne yapılır? Nereye güvenir, nereye sığınırsınız?

Adalete!

Peki biz adalete sığınabiliyor muyuz?

HAYIR!

Ne zamandır?

Epeydir!

Ama asıl çöküş, Yetmez ama EVET’çilerin de büyük bir aymazlıkla savunduğu, bundan önceki referandumla başladı. Tek amacı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu ele geçirmekti. Evet’i çıkarttılar, ne kadar FETÖ’cü hakim savcı varsa hepsini atadılar.

Sonuç?

15 Temmuz!

Başlarına geleni görünce 3 hakim ve savcıdan birini görevden alacak kadar ciddi bir temizlik yaptılar. Yerlerine kimi atayarak? AKP’lileri. Milletvekilinden referans getiren hakim savcı atanıyor. CHP ve HDP’li vekiller bu gidişi önleyemeyince HSK komisyonunu terk etmişler.

Adalet?

Sizlere ömür.

Nasıl bir çöküş, nasıl bir kaos. Allah sonumuzu hayır etsin, zaten ne olacak diyeni Allahın adaletine havale ediyorlar.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder