Pazar Postası 'Konsolos olmak istedim, oyunculuğu tercih ettim'
Paylaş
'Konsolos olmak istedim, oyunculuğu tercih ettim'

Beyaz Gelincik dizisinin Ömer'i, Sonbahar'ın Galip'i, Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin Ali Kaptan'ı Erkan Petekkaya'yı, son olarak Dila Hanım dizisinin Karadağlı Rıza'sı rolünde izliyoruz. Erkan Petekkaya, konsolos olmak isterken tiyatroyla başlayan oyunculuk serüvenini ve 42 yıllık hayatını anlattı

SERAL CUMALI

Haberin Devamı

seral.cumali@posta.com.tr

Aslında Diyarbakırlıyım; ama 11 Aralık 1970’te babam memur olduğu için Elazığ’da doğdum. 5 yaşına kadar çocukluğum Diyarbakır’da geçti. Sonra İstanbul’a taşındık. İstanbul’a gelince Güngören’e yerleştik. O zaman öyle olurdu; bizim halamgil İstanbul’a gelince Güngören’e yerleşmiş, biz de geldik yan apartmanına yerleştik. İki sene orada yaşadık. 7 yaşından sonra artık Bostancı’daydık. Bütün çocukluğum, gençliğim Bostancı’da geçti. Fenerbahçe Lisesi’nde okudum ama ben Beşiktaşlıyım!

“Haşarı ve özgür bir çocuktum”

Babam Akın Petekkaya memurdu, annem Şerife Petekkaya ise Halk Eğitim’de öğretmenlik yapıyordu. Bir de kızkardeşim Ayşe var. Mutlu bir aile olduk her zaman. Bostancı çocuğuyum. Güzel bir gençlikti. Biraz haşarı bir çocuktum. Özgürlüğüme düşkündüm. Annem ve babam da sağolsunlar onlara ve kendime zarar vermeyeceğim şekilde beni özgür bıraktılar. Dolayısıyla ailemden bir baskı görmeden büyüdüm. Beni son derece sevgiyle ve özgür büyüttüler. Babama ikiz gibi benziyorum, bizim doğum günlerimiz bile aynıdır.

Haberin Devamı

“Hayalimde oyunculuk hiç yoktu”

Oyunculuk çocukluk hayalimde hiç yoktu. Ankara Siyasal’da okumak, konsolos olmak istiyordum. Ama lise sonda oyunculukla tanıştım. Siyasal okumaktan vazgeçip konservatuarı tercih ettim. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezun olduktan sonra 13 yıl Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda çalıştım. Oyunculukla ilgili ileriye dönük hiç plan yapmıyorum. Bu mesleğe başladığımda da bir gün böyle olacağını hiç düşünmemiştim. 1999’da Aynalı Tahir dizisiyle televizyon seyircisiyle buluştum. Dizilerde bu kadar tutulan bir oyuncu olacağımı doğrusu hayal bile etmedim. Çay bardağı üretmiyorum ki ileride daha ince belli bir bardak üretmeyi hayal edeyim!

“Eşimle akrabayız ama bir düğünde tanıştık”

Eşimle (Didem Hanım jeoloji mühendisi) akrabayız. Ama daha önce hiç karşılaşmamıştık, tanışmıyorduk. Onlar Ankara’da yaşıyorlardı. İstanbul’a bir düğüne gelmişlerdi; öyle tanıştık. Birbirimizi beğendik, 2003’te evlendik. 2004’te oğlumuz Cano dünyaya geldi. Eşime ve oğluma karşı çok özenliyim. Çekimlerden arta kalan zamanımı genelde onlarla geçiririm. Dila Hanım’ın çekimleri Adana’da olduğu için onları da Adana’ya getirdim. Herkes şaşırdı bu tavrıma,“Niye öyle yaptın?” dediler. Onları İstanbul’da bırakmak istemedim. Sonuçta üç- dört gün Adana’da dizimi çekip iki gün İstanbul’a gidebilirdim, ama ben ailemden, çocuğumdan ayrı kalmak hiç istemedim. Çocuğum büyüme çağında, 8 yaşında. Şu an beynine bir sürü fikirlerin ekildiği dönemde. Böyle bir dönemde babasız bırakmak istemedim. Oğlumu burada bir okula yazdırdık. Memur ya da asker ailesi gibiyiz! Gittiğim yere onları da götürüyorum. Haftanın beş günü setteyim. Geri kalan zamanımı oğlumla, eşimle ve diğer işlerimle ilgilerek geçiriyorum. Evde televizyon, yerli dizi izlemem. Yabancı dizi ve film izlerim. Dostlarım var ama oyuncu dostum pek yoktur.

Haberin Devamı

“Oyunculukta garantim yok, ticaret yapıyorum”

Oğlum ne isterse ileride o işi yapsın. Ama oyuncu olmasını istemem açıkçası. Oyunculuk afaki bir meslek. Şimdi bir araba çarpsa kim bana bakacak, bir garantim yok. Allah korusun bacağıma bir şey olsa kimse yüzüme bakmaz, bir iş vermez. Güven verici, ileriye dönük planlar yapacağınız bir meslek değil bizimki. Hem bu nedenle hem de ticaret yapmayı sevdiğim için Şişli Sosyete Pazarı’nı açtım (Eskiden Nova Baran’ın olduğu binada) ve kasap işi (Acarkent’te Mestet adlı kasap dükkanı var) yapıyorum. Eskiden beri çarşı-pazar gezip alışveriş etmeyi çok severim, Şişli Sosyete Pazarı’nı açmam üzerinde bu özelliğim de etkili oldu.

Haberin Devamı

“Kendim gibi yaşıyorum herkes kadar içiyorum”

Şöhret hayatımda bazı şeyleri değiştirdi: Rahat yürüyemiyorum. Çok fazla hayatıma müdahale ediliyor. Çok fazla hareketlerime dikkat etmem gerekiyor. Ben de bunu yapamıyorum. Ben şöhret denen şeyin ne olduğunu da anlamış değilim. Bir doktor, bir mühendis gibi mesleğimi yapıyorum, kendim gibi yaşıyorum. O zaman da sıkıntı oluyor. Eskiden gece hayatı yaşardım. Uzun süredir yaşamıyorum. Adana’dan 15 günde bir İstanbul’a geliyorum arkadaşlarımla buluşup bir gece içiyorum, haber oluyoruz. O zaman her gün içiyorum zannediyorlar. Oysa herkes kadar içiyorum. Normal bir insanın yaptığını yapıyorum, ama göze batıyor...

Haberin Devamı

(18.11.2012 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)