‘Yeşil Mürekkep’te Sabahattin Ali’yi, ‘Ela Gözlü Pars: Celile’de Nazım Hikmet’in annesi Celile hanımı anlatan Osman Balcıgil, ‘İpek Sabahlık ile de Suat Derviş’in dünyasına davet ediyor
Sevim CEBECİ
Osman Balcıgil’in Suat Derviş’in yaşamını ele alan son çalışması “İpek Sabahlık” Destek Yayınları’ndan çıktı. Bir imparatorluğun enkazından kurulan cumhuriyet gibi Suat Derviş de Osmanlı aristokrasisinin çöküşünden kendi yaşamını yeniden kurmayı başarmış bir yazardır.
İlk şiiri on üç yaşında kendisinden habersiz çocukluk arkadaşı Nazım Hikmet’in Alemdar dergisine göndermesiyle basılır. Suat, önce çok kızsa da Nazım’a sonradan gururu okşanır. Nazım’ın karşılıksız aşklarından biridir aynı zamanda Suat Derviş. Güzelliği ile girdiği ortamları büyüleyen Derviş’in gönül yaşamı da oldukça çalkantılıdır. Başından dört evlilik geçen yazar aradığı mutluluğu dördüncü eşi Reşat Fuat Baraner’de bulmuştur. Türkiye Komünist Partisi’nin önderlerinden biridir Reşat Fuat. Bu durum kişisel mutluluklarını etkileyecek büyük ayrılıklar onları bekleyecektir.
Güreşçi ve av meraklısı, Seyfi Cenap Berksoy ilk eşi, dönemin acıklı ve romantik yazarı Selami izzet Sedes ikinci eşi, gazeteci ve yazar Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ise üçüncü eşidir Derviş’in. Birbirinde farklı ilişkilerde Derviş kendini bulmaya çalışırken yaşadıklarını yazdığı romanların karakterlerinde parça parça anlatır.
Yalnızca Cevriye değil…
Reşat Fuat’ın nasıl bir aileden geldiği kadar, kayıp oğlu da merak uyandıran konulardan biri. Ya da Derviş’in Greta Garbo’yla ilgisi, konservatuar okuyacakken edebiyatı tercih etmesi gibi ilginç konuları peş peşe sıralıyor Balcıgil. Suat Derviş’in, bir şiirle başlayan edebiyat hayatı, öyküler, romanlar ve gazetecilikle birlikte sürüp gider. En önemli romanı olarak “Fosforlu Cevriye” gösterilse de bunun yanında kimi romanları şöyledir: “Kara Kitap”, “Hiç Biri”, “Behire’nin Talipleri”, “Ne Bir Ses, Ne Bir Nefes”, “Buhran Gecesi”, “Fatma’nın Günahı”, “Gönül Gibi”, “Ankara Mahpusu”…
Her yazdığı ses getiren Derviş, değişen iktidarlarla birlikte gözden düşürülmeye çalışılmış yurtdışına gitmesi neredeyse zorlanmıştır. Bu ülkenin nasıl bir acı kuşak yarattığına tanık olurken kurbanlardan biri de kendi olmuştur Derviş’in. İkdam, Akşam, Hürriyet, Son Posta, Tan, Cumhuriyet gibi başlıca gazetelerde çalışmış, köşe yazıları, kadın sayfaları, röportajlar gazetecilik adına ne varsa yapmıştır Derviş.
Yeni Edebiyat dergisiyle dönemin tüm ilerici edebiyatçılarını bir çatı altında toplmayı başarmış biridir aynı zamanda Suat Derviş. Abidin Dino, Sabahattin Ali, Sabiha Sertel, Naci Sadullah, A. Kadir, Orhan Kemal, Hüseyin Avni, Zeki Baştımar, Atilla İlhan gibi. Suat, ilk kez edebiyat eleştirilerini bu dergide kaleme alır.
Sovyetler gezisi ve sonrası
Suat Derviş’in önemli işlerinden biri de Tan gazetesinde çalışırken Zekeriya Sertel tarafından SSCB’ye gönderilmesidir. Buradaki izlenimlerini kaleme alacak ve yayınlanacaktır. Yayınlanmasıyla gazete kapatılma noktasına gelince Derviş yine fedakarlık yapmak zorunda kalarak istifasını verir. Derviş’in kalemi aynı zamanda ekmeğidir. Ve yazarın ekmeğiyle devlet hep oynamıştır. Yaşamının bir bölümünü Almanya ve Fransa’da geçiren Derviş’in yaşamının en rahat yılları olmuştur bu yıllar ne yazık ki!
Osman Balcıgil, “Yeşil Mürekkep”te Sabahattin Ali’yi, “Ela Gözlü Pars: Celile”de de Nazım Hikmet’in annesi Celile hanımı aynı heyecan ile anlatmıştı. Yalnızca bir yazarın yaşamı değil, bir dönemin siyasi toplumsal olayların aydınların yaşamına etkilerini de okuyacaksınız. Acılı bir kuşağın öyküsüdür, Suat Derviş’in yaşamı
Osman Balcıgil
İpek Sabahlık
Destek Yayınları
432 sayfa