Yazgülü Aldoğan Kuranları döndüğünde siz de görün!
HABERİ PAYLAŞ

Kuranları döndüğünde siz de görün!

Haberin Devamı

ABD’ye salı günü gidip cuma günü dönülür mü? Ben şahsen çok Amerikancı değilimdir, bana yetti, iş bitti, kalıp da ne yapacaktık oldum.

Nereye gittiğimizi biliyorsunuz, ABD’nin başkenti Washington D.C.’de İslam Eserleri Müzesi’nden ilk kez çıkan ve bu kadar uzun yolculuk yapan el yazması “Kuran”ların Smithsonian Vakfı Müzesi’nde sergilenmesine.

Amerikalılar, meraklıysa bu bin, bin beş yüz yıllık eserleri görünce çok heyecanlanacaklardır, hoş olan bizim de heyecanlanmamızdı, çünkü büyük çoğunluğumuz, hatta hepimiz onları ilk kez görüyorduk!

Sultanahmet’teki Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet Camii’nin hemen karşısındadır ve gerçekten çok önemli koleksiyonlara sahiptir.

Ama Topkapı Sarayı’nda, Kutsal Emanetler bölümü, artık neredeyse ‘Mücevherler’ bölümünden daha da çok ziyaret edilirken İslam Eserleri Müzesi’nin aynı ilgiyi gördüğünü söylemek mümkün değil.

Bir dönem müzenin müdürlüğünü yapan Nazan Ölçer, orayı çok gezilen bir hale getirmişti ama 61 yaşındasın deyip en verimli çağında emekliye ayırdılar.

O da gitti Sabancı Müzesini kurdu ve yaptığı sergilerle orayı uçurdu! Sadece Kuranların değil, insanların da kıymetini bilmiyoruz.

Özellikle Hz. Ali’nin ekolünden altın varaklı ve ipek üzerine olanlar sanat eseri gibi. Tabii ki hepsi çok değerli, çoğu camilerde saklanırken tek tek toplanıp müzeye alınmış ve toplu koleksiyon oluşturulmuş.

Şubat sonunda geri dönüyorlar, mutlaka gidin görün derim.

Eğitimde din değil, bilim ve teknoloji

Smitsonian Vakfı, hem müze, hem araştırma merkezi hem de sanat galerileri var. Bilim bölümünde dünyanın nasıl meydana geldiği, milyonlarca yıllık gerçek dinozor heykelleri ve deprem haritası en çok ilgimi çekenlerdi.

Bir de şu balık: insan DNA’sıyla çok büyük benzerlikler gösteriyor, yüzgeçleri dışında bir de omzu var ve bununla karada da hareket edebiliyor, yani insanın atası da sayılabilir!

Deprem haritası ise dijital, dünyada her an yaşanan sismik sarsılmaları gösteriyor. Anadolu’dan çok, Ege Denizi ve Yunanistan kıpır kıpırdı, her an bir ışık yanıyordu! Afrika kıtasının oradaki plakanın hareketliliğini ve bizi sıkıştırmasını gösteriyor bu.

Bütün bu bilimsel gerçekleri içeride cıvıl cıvıl bir gençlik ordusu gezip görerek öğreniyordu. Çocukların üzerinde birer şort.

Kimsenin tekme attığı yok, çünkü şort ve spor ayakkabı, bir Amerikan kıyafeti! Kimsenin onları imam hatiplerde okutmak gibi bir derdi de yok, ilim, bilim, teknoloji diyorlar da başka da bir şey demiyorlar!

Geçende yazdığım yazıda Davutpaşa İmam Hatip Lisesi benzetmesini öylesine uydurmuştum; meğer Davutpaşa’da Anadolu Lisesi varmış ve mezunları çok alınmış. Bu gidişle yakında olursunuz ama ben yine de özür diliyorum.

Ali Koç: Dünya Türkiye’yi kaybedemez

Serginin açılışı için Washington’a gelen ve gala yemeğinde bir konuşma yapan Ali Koç, Türk gazetecilerle yaptığı sohbette aslında çok normal ama günümüz Türkiye koşullarında cesur ve riskli gelebilecek şeyler söyledi: çoğulculuk; demokrasi; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmak lazım, gibi.

Yeni bir lider tipi çiziyor: “Evrensel ve global değerleri olan, paradigmaları olacak, büyük vizyona sahip lider.” Bunlar tehlikeli olabilir, sözlerini açıklıyor:

“Lider derken sadece siyasette değil, her kurumda, her platformda.” İçinde bulunduğumuz durumu da şöyle özetliyor: “Dünya Türkiye’yi kaybedemez.

Bu coğrafyada bir tek Türkiye fark yaratabilir. Türkiye’de ve Ortadoğu’da ne olup bittiğini, uğradığı saldırılara Türkiye’nin kayıtsız kalamayacağını anlamıyorlar.”

İşte bunun için, Ali Koç da, TÜSİAD’la birlikte kapı kapı dünyayı dolaşıp Türkiye’yi anlatıyor.


Sıradaki haber yükleniyor...
holder