Magazin Lüksün zirvesinde vahşi hayvan izinde...

Lüksün zirvesinde vahşi hayvan izinde...

Paylaş
Lüksün zirvesinde vahşi hayvan izinde...

Lüksün zirvesinde vahşi hayvan izinde...

Hayata foto muhabiri olarak başlayan, daha sonra hayvan fotoğrafçılarına geçen ve son yıllarda iş adamlarına vahşi doğada safari danışmanlığı yapan Süha Derbent, 20 yılı aşkın zamanda üç kıtada, 70 ülkede, 150’den fazla hayvan türünü fotoğrafladı. Yılın yarısını safaride geçiren, Güney Afrika’da ve Kenya’da Türkiye’den daha çok tanınan Süha Derbent, 7 büyük kediyi fotoğraflayabilen dünyadaki 8 kişiden biri olma unvanını elinde bulunduruyor. Kostarika Devlet Başkanı’nın da sponsorları arasında yer aldığı Derbent, Brezilya’nın 60 derecelik sıcağında jaguar peşinde 11 kilo verdi. Usta fotoğrafçı fotosafariye götürdüğü iş adamlarına üç seyahat sonunda birbirine hiç benzemeyen 40 adet sergi fotoğrafı çekebileceği, altı ya da sekiz seyahat sonra ise 300-400 sayfalık bir kitap yapabileceği garantisini veriyor. www.suhaderbent.com

Hayvanlarla ilişkiniz nasıl başladı?

Çocukluğumda Kalamış’ta otururken, ev ahalisinin tüm karşı çıkmalarına rağmen eve getirdiğim kedilerle başladı. Ben getirirdim, onlar eve hasar verir ve sokağa atılırlardı. Yıllar sonra, tamamen tesadüfi bir şekilde profesyonel fotoğrafçılığa başladığımda, Cumhuriyet Dergi’de yayınlanan ilk fotoğrafımda, bir hayvansever trenin bacaklarının tümünü koparttığı bir köpeğe yardım ediyordu.

Vahşi hayvan fotoğrafçılığına geçişiniz nasıl oldu?

O dönemlerde bazı dergiler için dünyayı geziyordum ve sponsorum Emirates’ti. Bir işimi çok beğendikleri için ödül olarak beni Güney Afrika’da bir safariye gönderdiler. Ben de orada Sabi Sabi özel hayvan parkında aslan, leopar ve çita fotoğrafları çektim. Safari Afrika’da güneye indikçe lüks ve pahalıdır. Bunları o kadar iyi değerlendirmiş olmalıyım ki, oraların takviminde benim fotoğraflarım yer almaya başladı ve ben o kamplarda istediğim başladım. Böylece daha çok fotoğraf çekme şansım oldu ve artık hayvan fotoğrafçılığı yapmaya karar verdim.

Bu konuda ilk profesyonel işinizi nasıl yaptınız?

Profesyonel olarak hayvan fotoğrafçılığına başlamam National Geographic Travel’da oldu. Önce Hindistan’da Bengal kaplanlarını çektim. Soyu tehlikede olan ve az bulunan bir hayvan. Afrika’ya gidip aslan görmeden dönen yoktur ama Hindistan’da 6 ay kalıp kaplan görmeden dönebilirsiniz. Tahmin ediyorum, Bengal kaplanını fotoğraflayan ilk Türk profesyonel fotoğrafçı benim. 98 yılında iki ay kaldım, 6 kez gördüm ve bunun toplam süresi 20 dakika etmez. Arkasından tek işimin bu olmasına karar verdim, dergiden ayrıldım ve bir daha hiçbir yerde çalışmadım. Orta Afrika ve altındaki hemen tüm ülkelere gittim ve Türkiye’deki dergi ve gazetelere hayvan fotoğrafları ve lodge’ların haberlerini yaptım.

Safari turlarına nasıl başladınız?

2001 yılında Yüzyüze adlı ilk kitabım İş Bankası yayınlarından çıktı. 4 kedi türünün fotoğrafları ve hayvan davranışları ile ilgiliydi. Bu kitabı İngilizce’ye çevirdim ve dağıttım, web sayfası yaptım. Sponsorlarım arttı, arşivim büyüdü. İşadamı Muzaffer Akpınar ve Bedri Yoru da benimle bu seyahatlere gelmek istediler. Arkadaş organizasyonu yaparak gidip gelmeye başladık. Sonra onların da destekleriyle bu işi profesyonel olarak yapmaya başladım ve hayvan fotoğrafları konusunda sergi ya da kitaba yönelik hayvan fotoğrafçılığı danışmanlığı hizmeti vermeye başladım.

İş adamları neden ilgi gösterdi bu işe?

Önce tanıdığım insanlar, sonra onların tanıdıkları derken safariye götürdüğüm insan sayısı çok arttı. Mustafa Koç’la bir kitaba yönelik çalıştık ve geçen yıl mayıs ayında bir sergiyle kitabının lansmanını yaptık. Kitap çıkardı. Aile planlaması vakfı yararına satışı yapıldı.

Mustafa Koç kaç seyahat sonra çıkardı bu kitabı?

Mustafa Bey’le 6 kez gidip geldik. Zimbabwe, Botswana, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Kenya’ya gittik. Mustafa Bey Afrika’daki birçok hayvanı fotoğrafladı.

Başka hangi iş adamları sizinle vahşi doğa safarisine çıktı?

Murat Çuhadaroğlu, Ersin Pamuksüzer, Muzaffer Akpınar, Deha Orhon ve Ali Onaran’ı sayabilirim. Hepsiyle bir proje doğrultusunda safariye çıktık ama henüz projesini bitiren sadece Mustafa Koç oldu

Vahşi doğada safari iş adamlarına uygun bir macera mı?

Safari, aniden ve doğru karar vermeyi gerektirdiği için iş adamlarına çok uygun. Doğru yerde, doğru saatte, doğru ışıkta, doğru fotoğrafı çekmek hızlı düşünmeyi ve davranmayı gerektiriyor. Çok planlı bir iş ve iş adamı yeteneklerine çok uygun.

Vahşi hayvanlardan söz ediyoruz. Korkmuyor musunuz?

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Sabi Sabi ve Singita kampının baş ranger’ı Lee Bennett’den hayvan davranışı eğitim aldım. Lee Afrika’nın en iyi rehberlerinden. Babası da bütün John Wayne filmlerinin rehberiymiş.

Ne öğrendiniz?

Ayak izinden yaş, cins ve tür belirleyebilmeyi, dışkıdan hayvanı tanımlayabilmeyi, iz sürebilmeyi, hayvanların özel durumlarda çıkarttığı çağrı seslerinin hepsini tek tek bilebilmeyi ve bunlara göre karar verebilmeyi öğrendim. Mesela bir aslanın ayağa kalkacağını kalkmadan birkaç dakika önce anlayabilmek ve su içmek için mi, avlanmak için mi, yoksa başka bir nedenle mi kalktığını bilmek gerekiyor. Bunu bildiğiniz zaman tehlike ortadan kalkıyor.

Vahşi hayvan safarisinin hiç riski yok mu?

İstanbul trafiğindeki herkes bizim safaride aldığımızdan daha çok risk alıyor. Hayvanlara saygı duyar ve rahatsız etmezseniz asla saldırmazlar.

Peki, vahşi doğa fotoğrafçılığında iyi olmanın sırrı nedir?

Vahşi doğa fotoğrafçılığında kabul edilebilir fotoğraf, hayvanın gözündeki ifadenin göründüğü fotoğraftır. Bu da elinizdeki ekipmana bağlı olarak 20 ile 5 metre arasında değişen uzaklıktan fotoğraf çekebilmeyi gerektirir. 5 metreden daha yakınını zaten bizim makineler netlemez.

Safariye çıkma süreci nasıl işliyor?

Öncelikle safariye katılacakların hedeflerini öğreniyorum ve iki kez yüz yüze görüşme yapıyorum. Şartları anlatıyorum. Konaklama koşulları çok keyifli, çok rahat ama arazi koşullarında bütün gün bir araçta sallanarak seyahat ediyorsunuz. Birinci günle son gün aynı dayanıklılığı gösterebilmek gerekiyor. Ayrıca ağır ekipmanlar kullanıyoruz. Gerçi aracımız var ama yine de ağırlar. Dayanıklılığın yanı sıra hedefe motive olabilmek de önemli. Bu konularda anlaşma sağladıktan sonra en iyi hangi sezonda hangi ülkede ne yapılabileceği konusunda dakika dakika bir taslak program hazırlıyorum. Tabii özellikle Afrika’ya dünyanın her yerinden insanlar geldiği için en az 4 ay önce rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Bu süreçte seyahat ve sağlık danışmanlığı yapıyorum. Ne giymeli, hangi adaptörü almalı, böcekler için ne kullanmalı... Yemeklerde minimum 5 yıldızlı otellerin dünya mutfağı ölçü alınıyor. Konakladığımız yerler 5 yıldızlı otelin doğaya taşınmış hali. Çadırlarda konaklarız ancak bu çadır suitli bir odadan büyüktür. Banyosu, giyinme soyunma odası, makyaj odası, çalışma odası, tuvaleti vardır. Zemini parkedir. Çadır olmasının tek nedeni, kalanların doğayı dinleyebilmesidir. Her şey sonuna kadar keyfe yönelik organize edilmiştir. Yemek içmek istediğiniz her şeyin en iyi markası mutlaka vardır. Hayvanları çok yakından izleyebileceğiniz en iyi manzaraya sahiptir.

Peki, bu seyahate çıkmak için mutlaka bir proje yapmak şart mı, fotoğraf çekmeden keyif yapmak isteyenler olmuyor mu?

Hepsi var, 7 ila 70 yaş arasında herkesi bu seyahatlere götürüyorum. Sadece hayvanları görmek isteyenler oluyor. Güvenli, keyifli bir ortamda safari yaptırıyorum. Fotoğraf çekmek isteyenler ayrı bir grup. Vahşi hayvan fotoğrafı çekebilmek için 25 bin Euro’luk profesyonel fotoğraf ekipmanı gerekiyor. Yoksa, yeteri kadar ekipmanı ben temin ediyorum.

Bunca yoğunluktan hayvanlar zarar görmüyor mu?

Biliyorsunuz önceleri bu hayvanlar öldürülüyordu. 1900’lü yılların başında av turizmi yapan adam, sonraları hayvanın dirisinden daha çok para kazanırız diye bunu başlatıyor. Buna ekoturizm adı veriliyor. Bizim o ülkelere kazandırdığımız paralar, hayvanların hayatını sürdürmesini sağlıyor.

Bu keyifli maceranın fiyatı nedir?

Sezona göre farklar olmakla birlikte, benim danışmanlığımda 9 günlük seyahatin fiyatı ortalama 15 bin Euro civarında. Artı ödenmesi gerekenler sadece uçuş ve içilen sıvılar.

İş adamları onunla safariyi anlatıyor

Mustafa Koç (Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı): Süha Derbent’in geçmişine baktığınız zaman dünyadaki ender vahşi yaşam fotoğrafçılardan biri olduğunu görürsünüz. Konuya profesyonel yaklaşımı, derin bilgisi ve doğa sevgisi kendisini özel kılıyor.

Murat Çuhadaroğlu (Çuhadaroğlu Holding): Süha Derbent olmasa aklıma gelmezdi Afrika’ya gidip fotosafari yapmak. Onun Afrika tecrübesinin ve yaptığı organizasyonun mükemmelliğinin büyük faydası oldu. Hayvan fotoğrafçılığı sabırlı olmayı, hedefe kitlenmeyi ve ipuçlarını iyi değerlendirerek zamanı doğru kullanmayı öğretiyor insana.

Muzaffer Akpınar (Dost Enerji Yönetim Kurulu Başkanı): Hayatımın en ilginç seyahatlerinden biriydi. Çok sıradışı bir seyahat olduğu için Süha Derbent kadar iyi bilen biriyle gitmek de ayrıca çok keyifliydi. Safari çok değişik bir dünya, herkese tavsiye ederim.

Ersin Pamuksüzer (Ericsson Türkiye eski Genel Müdürü): Güney Afrika’da Singita arazisinde mükemmel bir safari tatilini bir kere daha anımsadım. Singita ve yöreyi çok iyi tanıyan Süha insana çok özelmiş hissini veriyor ve safariyi çok keyifli hale getiriyor.

Deha Orhon (Ten mayolarının sahibi): Süha Derbent ile hem Afrika hem de Amerika’da birlikte çalıştık, çekimler yaptık. Kenya Masai Mara’ya yaptığımız bir safaride uzaktaki antilop sürüsünü görerek avlanma hazırlığına giren aslan ailesini görüntülemek için 5,5 saatimizi harcadık ancak avlanmadılar. Kaybettiğimiz zamana üzülerek oradan ayrılmaya karar verdiğimizde bir çitanın 30 saniyelik av sahnesini başından sonuna kadar adeta film kareleri gibi görüntülediğimizde çok mutlu olduk.

Mecmua

4

Haberin Devamı