Cumartesi Postası Madrid'de bahar

Madrid'de bahar

Paylaş
Madrid'de bahar

Dünyaca ünlü matador El Cordobes'i izlemek için yıllarca akın etmiş insanlar Madrid'e... Geleneksel boğa güreşleri ile ün salan kente...

TANYOL KIPÇAK

Ama artık İspanyollar bu sözde ‘spor’a son vermeye hazırlanıyor. Çünkü adı ‘güreş’ olan bu boğa katliamına duyulan tepkiler çığ gibi büyüyor... Arenalar bile kapanmaya başlamış kentte. Diyeceğim o ki; mutlaka bir arena görmek istiyorsanız elinizi çabuk tutun ve İspanya-Madrid’e gidin. Garanti veriyorum; gittiğinize asla pişman olmazsınız...

Madrid’e yolunuz düşerse, kendinizi, kentin merkezi olarak bilinen Puerto del Sol Meydanı’na atın öncelikle. Arkadaşlarınıza randevuları da Madrid’in sembolü olan ‘ayı’nın önünde verin. Çünkü bütün yollar oraya çıkıyor. Madrid için ‘uyumayan şehir’ diyorlar. Gerçekten de kent uykusuz. İnsanların, akşam yemeğini geceyarısında ‘tapas bar’larda yediğini gördüğünüzde ne demek istediğimi anlayacaksınız. “Akşam yemeği” dedim de... Madridlilerin “paella” yemediği gün yok gibi... Giderseniz tadına bakın. Bizde “kuru fasulye-pilav” neyse, İspanya’da da “paella” o... Gece eğlencesine dahil olmak isteyenlerin otelde konaklamasına gerek kalmayabilir, çünkü eğlence gecenin ikisinde tavan yapıyor, sabahın ilk ışıklarında hızını kaybediyor... Bir başka deyişle Madrid’de eğlence tam gaz...

Hani İstanbul’da Guti, Guiza gibi İspanyol futbolcular paparazzilere yakalanıyor ya; hak verdim adamlara, çünkü memleketlerinin eğlence kültürü bu. Bu güzel kentte Real Madrid tutkusu ise başka bir şey. Anlatılmaz, yaşanır!.. Meşhur stad Santiago Barnebeu, kentin göbeğinde... Devasa futbol mabedi İspanyollar için adeta bir katedral... Turnikeden geçerken görevlinin “Özil oley!” diyerek Mesut Özil’i işaret etmesi beni epeyce şişirdi doğrusu. Şimdi Hamit de orada olduğuna göre “Real Turco Madrid” olmaması için bir neden kalmadı. İspanya liglerinde Türk futbolcuları görmek Madrid’e başka bir güzellik mi katıyor gerçekten, yoksa bana mı öyle geliyor, emin olamadım.

Gezilip görülecek yerlere geçmeden önce bir hatırlatma; Madrid’de mutlaka bir metro haritası edinin. Mümkünse her yere metroyla ulaşmaya çalışın; yeraltı ulaşımı çok gelişmiş, bir o kadar da ucuz. Taksi kullanmayı üçüncü sırada düşünün, araya treni koyun. Tren de ucuz sayılır. Yok “Ben uğraşamam, basarım parayı” derseniz binin taksiye... Ama yine de pazarlık etmeden kendinizi atmayın koltuğa. Zamanı kısıtlı olanlar Madrid turunu yürüyerek yapabilir. Puerto del Sol Meydanı’nı merkez alırsanız, oraya açılan tüm caddeleri gidişgeliş şeklinde gezebilirsiniz. Uzak noktalar için de üstü açık tur otobüslerini seçmenizi tavsiye ederim. Kolay gezer, rahat görürsünüz... Hele bu mevsimde, keyfinize diyecek kalmaz.

Vur patlasın çal oynasın

Kentte o kadar çok bar ve disko var ki, saymakla bitiremem. Hepsi de haftanın son üç günü hıncahınç... Kentin en gözde gece kulübü Joy Madrid. Scala Melia Castilla ise şov izlemek isteyenler için ideal. Oraya uğramak isterseniz önce Calle del Arena bölgesine metro ile ulaşın veya taksi ile gidin. “Buenos noçes” (iyi geceler) diye çevireceğiniz birine “Joy Madrid” demeniz yeterli. Az sonra kendinizi eğlencenin göbeğinde bulursunuz. Canlı müziğin olduğu kaliteli kafeler de çok Madrid’de.

Sözgelimi Cafe Santral. Latin müziği için de Calle 54... Tepine tepine dans etmek isteyenlere Pascha Disco’yu öneririm. Eğlence mekanlarının olmazsa olmazı ise “chocolate con churros”. Bu, sıcak çikolata sosuna batırılmış, biraz da alkole bulanmış, kızartılmış hamur... Çubuk şeklinde bir tür tatlı. Madrid’e gidilir de flamenko izlemeden dönülürse kundaktaki çocuklar güler. Seyahat acentaları flamenko şovları için organizasyonlar yapıyor. Tek başınıza gidecekseniz kaldığınız otelin resepsiyonuna sorun, yeter.

460 otelli şehir

Madrid bu kadar hareketli olunca yorgun düşmemek mümkün değil. Havaalanına yakın bölgelerdeki oteller sessiz ve sakin. Fiyatları da ekonomik. Çoğu, şehir merkezine 45 dakika mesafede. Metro ile ulaşım mümkün ama gece dönüş için metronun son saatini ve durakları öğrenin, yoksa taksi şoförlerinin vicdanına kalırsınız. Gece yaşamına yakından tanık olmak isteyenlerin Madrid’in merkezinde kalmasında yarar var. Puerto del Sol Meydanı’na yakın çok otel var: Reina Hotel, Madrid Prado... Konaklama fiyatları 100-300 TL arasında. Plaza Mayor adlı meydan da otelden geçilmiyor. Praga, Hotel Ganivet, Best Vestern Arosa gibi otellerde geceleme 120-200 TL arasında değişiyor. Uyarmış olayım; otel seçmekte zorlanacaksınız. Madrid’de 460 otel olduğu söyleniyor. Madrid’de görmeniz gereken çok yer var ama Plaza Mayor’un hali başka. Kare şeklinde bir avludaki 136 binadan oluşuyor. Avlunun ortasında Kral III. Philip at üzerinden size bakıyor. Plaza Mayor epey zamanınızı alacaktır. Ama yakınındaki Casa de Cisneros’u da görmek için mutlaka zaman ayırmalısınız.

17. yüzyıldan kalma yapıların yer aldığı bir yer, enteresan. Kentin en kalabalık caddelerinden biri olan Plaza de Espana’yı da görmelisiniz. Orada Don Kişot’un yaratıcısı olan ünlü İspanyol yazar Cervantes ile ilgili pek çok hatıralık eşya bulabilirsiniz. Viva España viva Toledo Madrid’den sıkılmazsınız ama bir günü mutlaka Toledo’ya ayırın. İspanya’nın kültürel özelliklerini barındıran, tarihsel gerçekleri yapı taşlarında saklı bir kent Toledo... 7. yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış, zamana direnmiş bir kent burası. Pardon kent demeyeyim; ulusal anıt. Zaman tüneline girerek 14 yüzyıl geriye gidecek olmak hoşunuza giderse bu “ulusal anıt”ı görmeniz yeter. Mimarlık yarışmasına katılmış bir maketten farksız Toledo. Mekanları, sokakları, köprüleri, cami ve kiliseleri ile ilginç bir yapılaşma örneği.

San Martin ve Alcantara köprülerinin hâlâ ayakta durduğunu görmek sizi ‘kesmezse’, Toledo Katedrali’ni, San Servando Şatosu’nu, İspanyol-İslam mimari tarzında yapılmış olan, 10. yüzyıldan kalma Babü’l Merd Camii’ni gezin. Adları, dünyanın en ünlü ressamları arasında geçen Goya, El Greco, Morales, Anthony van Dyck’ın orijinal tabloları Toledo Katedrali’nin içindeki müzede sergileniyor. Bu sanat şaheserlerini görmeden dönerseniz, yazık olur. Toledo çeliğinden yapılan el ürünü kılıçlar; koleksiyonerler, sanatseverler ve meraklılar için hazine niteliğinde. Metal objeler de göz alıcı... Plaza de Zocodover adlı meydan ise bütün yolların kesiştiği bir merkez... Olur da kaybolursanız bu meydana ulaşmanız yeterli.

(04.06.2011 atrihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

3

Haberin Devamı