Bir kısa şort bir uzun kahkaha! MESUT YAR Programa yarım saat kala stüdyodan içeri girdi. Altında tatil bölgelerinde giyilen cinsten bir şort, üstünde siyah bir tişört vardı. “Bak evlat sırf sana söz verdim diye geldim ama hava o kadar sıcaktı ki üstümü değiştirmeyi unuttum. Şimdi o dolaptan bir gömlek ver”... Kahkahayı birlikte patlattık. Türk TV tarihinde canlı yayına şortla katılan ilk isim Levent Kırca oldu. Ve iyi ki de öyle olmuş; o gece stüdyodakileri ve ekran karşısındakileri şort üzerine yaptığı doğaçlama esprilerle yerlere yatırdı... Levent ağabey ile daha sonra birçok kez bir araya geldik. Her seferinde şort meselesine birlikte gülümsedik. Müstesna bir gülüşü vardı, unutulmayacak cinsten... çocukluğumdan bu yana azalarak biten hiciv sanatının en büyük isimlerindendi. Kendi hayatını, tarzını da hicvede GöRüNTüYE GEREK YOK SANIRIM Spor programlarının haber karnesi reyting karneleriyle uyuşmuyor. En azından hakkında en çok haber yapılan ilk beş program arasında maç görüntüsü yayınlayabilen bir program yok. Bu durumda insan ister istemez “bizim spor programlarında yapılan goy goy izleniyor, futbol filan hak getire” diyor... Interpress'in gönderdiği araştırmaya göre geçtiğimiz günlerde en çok konuşulan spor programlarının ilk beş sıralaması ilginç, bakar mısınız? İlk sırada Habertürk TV'de yayınlanan ve Faik çetiner'in sunduğu Sportürk var. Programın hemen ardından özellikle sosyal medyada fenomen haline gelen Beyaz Futbol (Beyaz TV) isimli program yer alıyor. Programın içeriğini anlatmaya gerek yok, ertesi gün kahvehanelerde fıkra gibi konuşuluyor. üçüncü sırada NTV Spor&rsqu BAŞROLDE SEZEN AKSU Hatırla Gönül (Star TV) önceki akşam hayatımıza giriş yaptı. Kabul etmek lazım ki her yeni dizide olduğu gibi bu dizide de başrol Sezen Aksu'ydu... Sahi son zamanlarda en az bir adet Sezen Aksu klasiğiyle yayına başlamayan bir dizi gördünüz mü hiç? Bir dönem yeni albümü için Sezen'den şarkı alabilenler kendini mutlu sayardı. Bu dönem albüm gibi dizilerde de Sezen fırtınası esiyor... Neyse. Diziye gelelim. Açıkçası kendini ilk anda ele veren bir hikayesi yok. Zaman içinde açılacak cinsten bir şeye benziyor. O zamanı bulabilir mi emin değilim ama başroldeki Gökçe Bahadır'ın fiziksel olarak yeniden doğduğuna şahitlik edebilirim. çünkü onu tanımam ciddi bir süre aldı... Hatırla Gönül, Gönül'e neler hatırlatacak bilmiyorum ama unutup da reytingine bakmayanlar i AciL ServiSi KApAttIrDI! Hani sevdiğiniz için, biraz da paranız varsa mekan filan kapattığınızda adınızı büyük romantikler listesine kafadan sokmuş olursunuz... Mekan dediğim, bir kafe, lokanta, pahalı bir restoran filan olur en kabadayı. Aşkı için hastanenin acil servisini kapatan romantik pek bulamazsınız... Aslında “bulamam” demeyin, çünkü bulduk. önceki bölümde Maral: En Güzel Hikayem (TV8) dizisi içinde Maral'ın aşkı için hastanenin acil servisini kapatan Sarp'ı görünce “ne sevgiymiş yahu?” diye düşündüm. Bir yandan da ekledim, “hani acil bir hasta gelse senin aşkın yüzünden ölecek mi Sarp kardeşim?”. Bu nasıl tuhaf bir Romeo'luktur, var mı anlayan? O DA SIKILDI! Dün Müge Anlı'ya (atv) şöyle bir baktım. Ekranda yine bir cinayet konuşuluyordu. Elbette adi bir vakaydı. Ve can sıkıcı... Memlekette cumartesi gününden beri yaşadığımız toplumsal travmayı düşününce mesele hakikaten hiç de ilgi çekici gelmedi... İlgimi çeken tek ayrıntı program boyunca saçlarını bir toplayıp, bir serbest bırakan Müge Anlı'nın halleriydi. Sanırım artık tüm bu sarmaldan sıkılıyor!