Magazin 'Babalarla çatışmak oğulların küçük felaketidir'

'Babalarla çatışmak oğulların küçük felaketidir'

Paylaş
'Babalarla çatışmak oğulların küçük felaketidir'

'Babalarla çatışmak oğulların küçük felaketidir'

Uluslararası arenada başarıdan başarıya koşan Derin Design'in ikinci kuşak temsilcisi Derin Sarıyer ile buluştuk bu hafta. Babası Aziz Sarıyer'den farklı olarak o kendini Art Director olarak tanımlıyor. Tabi üretken yapısı bununla sınırlı değil. Şimdiler çıkardığı son albüm ile müzik hayatında da varım diyor. Biz de Derin Sarıyer ile tasarımcı kimliğinde beste ve söz yazarlığına, evlilik hayatından çiçeği burnunda babalığına kadar pek çok şeyi konuştuk.

PINAR YILDIZ YÜKSEL

Haberin Devamı

pinar.yildiz@posta.com.tr

pinarryildiz@twitter


Tasarımlarınız genelde oldukça sade. Hareketlilik sadece renklerde. Tasarlerken genelde bu çizgiye sadık mı kalıyorsunuz?

Aziz Sarıyer'in organik okulunda büyüdüm ben. Organik dememin sebebi de kendisi babam, biyolojik bağım var yani (Gülüyor). Onun tasarıma bakışı da sade, fazlalıklardan arınmış, sakin, kendini çok fazla ortaya koymadan mekana uyum sağlayan çizgide ama hep yalın tavırlara sahip işlerdi. Doğal olarak ben de ondan etkilendim.

Sizi tasarımcı olarak tanıdık. Dışarıdan bakınca müzik şapkadan çıkmış gibi görünüyor. Öyle mi gerçekten?


Ne zaman ilk demomu paylaştıysam müzik hayatımda o gün oluşmuş gibi bir algı var. Sanki birgün düşünmüşüm acaba spor mu yapsam resim mi çizsem yoksa şarkı mı söylesem demişim ve müziğe karar kılmışım sanıyor herkes. Öyle değil tabi ki ( Gülüyor). Çocukluğumda müziğe ilgim olduğunu anlayınca babam eve mandolin aldı. Ama ben gitara merak saldım ve gitar dersleri almaya başladım. Başkalarının şarkılarını çalmaya isteğim olmadı. Küçük küçük sözler yazdım ve onları bestelemeye başladım. Hatte kandi kendime Unkapanı'na gittim.

Neden bu kadar beklediniz bestelerinizi paylaşmak için?

Birgün gelecek paylaşacağımı biliyordum ama o iç bilgi şimdi geldi bana. Yaşım ilerliyordu ve ölümlü olduğumu kabullenmeye başladım. Paylaşmazsam içimde bir ağırlık olacaktı ve ben de paylaşıp hafifledim.

Gelecek tepkilerden korkmuş olabilir misiniz?


Endişelerinizden daha çok isterseniz başarılı olursunuz. Ben de çok istiyordum. Gamsız değilimdir. İnsanların ne düşündüğünü önemserim ama paylaşma ihtiyacım çok yüksekti. Geriside onun yanında ayrıntı kaldı.

Kliplerinize baktığımda hepsinin siyah beyaz olduğunu gördüm. Neden siyah-beyaz?

Yaptığım iş müzik. Klip döndüren kanallar sonradan çıktı ve artık insanlar şarkıya klip istiyorlar. Oysa iş müziktir, video ona hizmet etmeli. Arka planda durmalı. Ben renkleri dışarı atarak olabilecek en sade şekilde durumu anlatmak istedim. Bütün kliplerimin siyah beyaz olması da aynı dünyadan çıktığının belli olması, ilerde hepsini birleştirdiğimde bir bütünlüğün olduğunu göstermek içindi.

Evlilik nasıl gidiyor?


2006'dan beri birlikteyiz Belizle. 4 yıldırda evliyiz. Herşey çok güzel gidiyor. Çocuğumuz 1 yaşında.

'BABA OLMAK BANA ÇOK İYİ GELDİ'

Nasıl evlilik teklif ettiniz Beliz Hanım'a?


Aslında evlilik teklif etmedim. 'Bir bebeğimiz olsa ne güzel olur' demiştim. Bunu söyledikten 6 ay sonra evlendik. Kendiliğinden gelişti yani her şey.

Bebek olunca değişti mi hayatınız?


Bebekle başka bir boyuta girdik. Bence eşinizle dolaylı bir kan bağınız oluyor bebekten sonra. Artık hayatı paylaşımda organik bir ortaklık başlıyor. Bu bana çok iyi gelen bir şey oldu. Hayattaki yerinizi sağlamlaştıryorsunuz. Yörüngeye oturduğumu hissettim. Atomlarım yerini buldu yani.

Nasıl bir baba oldunuz?

Küçücük bir şey ve sorumluluğum varmış gibi. Onu pamuklara sarmak istiyorum ama çok sararsam da özgürlüğünü kısıtlayacakmışım gibi hissediyorum. Bunun arasında sürekli gidip geliyorum. Yapmam ve yapmamam gerekenler arasında sürekli gidip geliyorum.

Artık babanızı daha mı iyi anlıyorsunuz?


Evet ama annemi daha çok anlıyorum. Çünkü ben kendimde bir anne duygusu da görüyorum. Çocuğuma bakarken sürekli gözlerim doluyor. Sanki Beliz daha çok baba figürü de ben anne figürü gibi geliyor. (Gülüyor).

Çocuğunuzun sizin gibi aile işini devam ettirsin ister misiniz?


Bu konuyla ilgili istek hakkımın olduğunu düşünmüyorum. O da genlerindeki verilere yakın şeyler yapsın. Hayat bu şekilde daha çekilebilir oluyor çünkü. Benim ona bunu diretmem çok kritik bir hata olur. Ancak kendi ister genlerinde vardır o zaman yapsın.

Sizin genlerinizde mi vardı yoksa babanız mı istedi?


Benim tasarımla ilgili babamla aramızda çok ciddi farklarımız var. Babam ürün tasarlamada Uluslar arası anlamda bulunduğu yerden çok daha fazla yeteneğe sahip. O bir deha. Benim ise tasarım organizasyonu tarafım daha gelişmiş. Ben o noktada ilerledim. Babamla yarışmadım. Kendimi tasarımcı olarak da nitelendirmiyorum. Ben bir tasarım ya da art direktörüm.

İnsanın babasıyla çalışması zor değil mi? Tartışmıyor musunuz hiç?


İnsanın belli bir yaştan sonra babasıyla aynı ortamda bile bulunması zor. Babasıyla psilojik hesaplaşmasını yapması gerekir. Kendine kendini ispatlaması açısından.

'BABALARLA ÇATIŞMAK OĞULLARIN KÜÇÜK FELAKETİDİR'

Siz ispatladınız mı?


Bir nevi baba tanrı figürüdür. Sizin bir nevi putunuzdur ve onu kırmanız gerekir. Bunu bazı insanlar yapmaz, erteler. Ben bunu yapmazdan hayatıma devam edebilecek yapıda değildim ve bunu bir dönem yaptık. Sorunu halının altına süpürmedik. Çarpıştık ve hallettik! Fransız devrimi gibidir bu. Çocukların küçük felaketidir. Bazende bu devrim yaşanmaz, birikir ve yara olur. Bunun patolojik bir duruma gelmemesi için o yarayı dışarı akıtmak gerekir.

'DEVRİMİ YAPAN OĞULDUR'

Oğlunuzla aynı çatışmayı yaşamaya hazır mısınız?


Bunu baba düşünmez, çocuk düşünür. Çünkü devrimi yapan oğludur.

Adı nedir oğlunuzun?

Aziz, babamın adı. Bunu ben Beliz'e söyleyemezdim. Bir sabah Beliz geldi ve isim buldum çocuğumuza dedi. Nedir dedim, Aziz dedi. O kendi buldu yani.

Hoşunuza gitti mi duyduğunuzda?

Acaba söyleyebilecek miyim diye düşündüm. Ama zor olmadı. Babam dünyanın en mutlu insanı oldu.

Sesiniz Feridun Düzağa.'a benziyor. Bunu başka söyleyenler de oluyor mu?


Bu yorumu çok aldım. Türkiye'de şarkıcı ve söz yazarı olan az örnek oldu. Kent ozanı denildi ama oturdu mu bilmiyorum. Ferdun Düzğaçkendi alanında çok iyi işlere imza atmış biri. Derdi var ve onu anlatıyor.

Sizi 'Kent Ozanı' denilse hoşunuza gider mi?

Kent ile kısıtlanmak istemem.

Bestelerinizi ilk eşinize mi dinletirsiniz?

İçime siniyorsa kimseye bir şey dinletmem. Zaten içime sinene kadar çok çalışıyorum üzerinde. Sonra gelecek bir yorum beni pek etkilemiyor. Demolarımı eşimle paylaşırım ama.

Müzikle ilgili kariyer planlarınız nedir?


Yazdığım ve yeni yazacağım şarkılar var. Onları hayatımın sonuna kadar paylaşacağım. Bunun dışında planlarım yok ama müziğin beni götüreceği yer varsa hazırım.

Eşiniz de iç mimar. Evinizi nasıl dekore ettiniz?


Ben hiçbirşey yapmadım. Beliz hassastır bu konuda. Müdahale edilemez. Zaten Beliz kendinden eminse hemen yapar. Ben de bu durumdan memnunum. Biraz maskülen bir ev. Çalışma hayatına uygun. Aksesuarlarla hareketlendirilmiş. Kolay kabul edilebilir bir çizgisi var. Ben yapsam daha soğuk kalırdı ama Beliz bunu yumuşattı. Bir ortamı toplu halde düşünmek başka iş ve bu tecrübe eşimde vardı.

Aynı bölümden mezun bir çiftsiniz. Eşinize hediye almak zor mu?

Beliz'e hediye vermek çok zor. Buna da şöyle bir çözüm buldum. Garipsemenizi de istemem ama anlatayım: Hediye almakta inanılmaz zorlanıyordum ve eşimin doğumgününde en klasik şeyi yapıp cumhuriyet altını aldım. Çok kızacak mı, ne tepki verecek çok merak ediyordum. Beliz'in arkadaş grubundaki erkekler bu fikri muhteşem buldu. Beliz'de 'çok iyi düşünmüşsün ya' dedi. Ben de bunu gelenek haline getirdim. Utanıyorum ama öyle.

Haberin Devamı