Mesut Yar 'Yaz dizisi' kötü bir tanım değil!
HABERİ PAYLAŞ

'Yaz dizisi' kötü bir tanım değil!

“Güzel Köylü” (Star TV) dizisi için “‘Baba Ocağı’ ve ‘Dürüye’nin Güğümleri’ ekolünden geliyor” demek dizinin bir devam serisi ya da kopya olduğu anlamına gelmiyor hanımlar beyler... Kaldı ki her iki dizi de ekranda kendine en az 40 bölüm kadar yer buldu. Tekrarlarını da hesaplarsak birkaç yıl boyunca seyircinin ilgisine mazhar oldu... Hâl böyle olunca eğlenceli bir yaz dizisi heyecanıyla baktığımız “Güzel Köylü”nün kış ekranında iş yapamayacağını iddia etmenin lüzumsuz olacağına inanıyorum... Kış ekranında iş yapan yaz dizisi olmadı mı? O kadar çok oldu ki. Yaz dizisi tanımlamasını bir mecraya sıkışıp kalmış olarak anlamamak lazım... Bana göre yaz dizisi gel geç içerik değil, baştaki niyetin nasıl bir kısmete bağlanacağının bilinmediği bir TV oyunudur. Nokta!

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Farklı bir ramazan işi

Önceki akşam bizzat yerinde izlediğim ve üstüne bir de konuk olduğum Serdar Tuncer’in sunuculuğunu üstlendiği “Sahurdan Kalplere” (Kanal D) isimli program için birkaç notum var... Açıkçası Ramazan’da iftar ve sahur içerikli programlarda format değişmiyor. Sunucuların hemen hepsi dinimizle ilgili ayrıntı ve birikimleri kendi üsluplarıyla izleyiciye aktarıp, peşi sıra seyircilerden gelen soruları yanıtlıyorlar... Bu anlamda iki programın içeriği daha doğrusu konuları birbiriyle şaşırtıcı biçimde benzer bir şekilde ekrana geliyor. Birincisi Nihat Hatipoğlu’nun atv’de gerçekleştirdiği programlar, diğeri ise Mustafa Karataş’ın Show TV ekranında yayına sürülen programı... İki değerli hocamız önceki gece Hz. Musa öznesinde yine pişti oldu. Serdar Tuncer ise biraz daha farklı bir şeyin peşinde. Hem ekrandaki rakiplerine saygıda kusur etmiyor, hem de kendini “İslami bir sohbet programı ikliminde” ayrıştırıyor... Programın içinde müzikten edebiyata kadar hemen her şey var. Pedagoji, sosyoloji, psikoloji ve tarih gibi konularda uzmanlar akıcı bir yayın içinde söz alıp meseleleri izah edebiliyorlar... Sahur saati için yeterince doyurucu ve bir yandan da eğlendirici bir program ortaya çıkıyor. Bu da Serdar Tuncer’i müstesna bir yere oturtuyor. Hele o tam da imsak vakti sarf ettiği “Nur topu gibi bir orucumuz daha oldu” sözü yok mu; hastasıyız vallahi!

Haberin Devamı

Aynanın söylediği!

Önceki gün FOX’ta başlayan “Ruhumun Aynası” içerik olarak samimi olduğu kadar, izleyicide yarattığı şaşkınlık duygusuyla da benim için dikkat çekici oldu... Açıkçası ikisini de yakından görüp tanıdığım aktrisler Tuba Ünsal ve Filiz Ahmet olduklarından çok daha yaşlı resmedilmişlerdi. Sanırım buna bir makyaj hatası diyebiliriz. Çünkü hikayede mevcut yaşlarından farklı bir profili canlandırmıyorlar... Bunun dışında Filiz Ahmet’in (Gülpare) Balkan kökenli oluşundan kaynaklanan şivesinin babası rolündeki Engin Alkan’da da hiç sırıtmadığını görmek genellikle Kastamonu şivesiyle tanıdığımız oyuncunun “büyüklüğünü” bir kez daha ortaya koydu... İlk bakışta tipik bir mahalle dizisi fotoğrafı veren “Ruhumun Aynası”, yapım şirketinin daimi konuk oyuncusu (kankası) Halil Sezai’nin kattığı renkle ileriki bölümlerde bize sürpriz konuklarla bir arada olacağımızın ipucunu da verdi... Oyunculuklar yerinde, hikaye anlaşılırdı. Dizinin reyting olarak da bir süre sonra istediği yere oturacağını düşünüyorum...

Haberin Devamı

Daha zamanı var mı?

Ekranda Amerika’da çok izlenilen türden bir talk şov yapmanın ve bunu kitlelere sevdirmenin zamanı var mı? Açıkçası ilk deneyimleri Rüstem Batum ve Cem Özer tarafından yapılan bu türden uyarlamaların geldiği son nokta “Beyaz Show” (Kanal D) oldu. Arada Okan Bayülgen farklı içerikler deneyerek kendini başka bir alana konumlandırdı... Benim yaptığım türden talk şov işleri ise kendine daha çok “yerli” muhabbet kategorisinde alan buldu. Kimileri yaptı sevildi, kimileri görmezden gelindi... Şimdi FOX’ta yani Amerika kökenli bir işletmede bu türün son örneğini Ali Biçim yapıyor. Ve formatı çok da yerlileştirmeden içerikten dekora kadar klonlayıp riski bizzat bu türün üstüne atıyor... Bu yazı yazıldığında Ali’nin ilk programının aldığı reyting belli değildi. Ama dişe dokunur bir şey gelirse Türkiye kimi dizilerin uyarlamasında yaptığı gibi az risk alarak başarıya ulaşmış bir markaya kavuşacak... Biz de kimilerinin o sıklıkla altını çizdiği “Amerikalılara çok benziyoruz” önermesinin sağlamasını alacağız. Bilmem ne düşünürsünüz?

Sahneler de şenlendi!

Bu yıl fazlasıyla popüler olan sahneden komedi programları ekran sezonunu kapatıp yollara düştüler. “Arkadaşım Hoşgeldin”, “Güldür Güldür Show”, “Üç Adam” (3 Artı 1) gibi işlerin tamamı büyük Anadolu turnesinin yanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaz boyu sahne alacak... Açıkçası hepsinin biletleri kapış kapış gidiyormuş. Bu alandan bir sektör doğurma fikri “Arkadaşım Hoşgeldin”e aitti. Bu çalışmanın ekmeği de bir hayli yendi... Ama bu yıl önceki yıllara göre çok daha itibar gören yapımlar artık önüne geçilemeyen bir sektörün temel oyuncuları oldular... Ekran için bilemem ama sahne için umut verici hatta o ünlü programın adıyla Çok Güzel Hareketler Bunlar!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder