Mesut Yar Albüm olursa tadından yenmez!
HABERİ PAYLAŞ

Albüm olursa tadından yenmez!

“Ulan İstanbul” (Kanal D) dizisinde geçtiğimiz pazartesi yayınlanan Karlos ve Yaren düeti çok ciddi ses getirdi. Yaren karakterine can veren Şebnem Bozoklu’nun sesi konusunda otoriteler çok ciddi ve pozitif mesajlar veriyor... Aynı şekilde düet için özellikle izleyici ve okurlardan gelen yeni bir talep de var. Bu da demektir ki dizi önümüzdeki bölümlere bu türden şarkılarla imzasını atacak... Ve tüm bu şarkılar bir albümde toplanırsa içinde ciddi mizah ve ironi barındıran yeni bir müzik türü başucu raflarında yerini alacak... Ben dizi oyuncularının farklı yeteneklerini ele veren bu çalışmaların hızlanıp albüme dönüşmesi için biraz sabırsız bir dinleyici kıvamındayım. Sanırım müzik sektörü de canlanmak için ateşlenecek bu fitilin bir an önce patlamaya dönüşmesi için albümü aynı iştahla bekliyor. Eh, çıkarın o zaman...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Samimi bir ipucu!

Geçtiğimiz sezona kadar yaptığı tanıtım filmleriyle sezona çok ciddi mesajlarla giren Kanal D geçen sezonun başında yeni bir tanım filmi çekmemişti... Ancak kanal bu yıl içinde hakikaten samimi mesajların olduğu ve eylül itibarıyla ekrana gelecek olan yeni ve kendisiyle özdeşleşmiş eski işlerini toplayan yeni bir film için kollarını sıvadı... İçerik samimi dedim ama ayrıntıya girmenin lüzumu yok. Çünkü tüm bu işler izledikçe yüreğe dokunan emek yoğun bir çalışma gerektiriyor. Sürprizi bozmayalım... Kanal D özellikle yaz aylarında yakaladığı yukarı doğru ivmeyi eylül sezonuna da taşıyarak bu yılın en iddialı kanallarından olacağına inanıyor. Açıkçası ben de farklı düşünmüyorum... Piyasaya yeni oyuncuların da girdiğini düşünürsek önümüzdeki sezon TV kanalları için gerçek bir sınav olacak ve bu sınavı samimiyetle geçen herkes kazanacak. Şimdiden hayırlısı olsun...

Show TV dizi kanalı olur mu?

Sanırım Show TV’de sular duruluyor. Kanalın başına Melis Civelek geçti. Bu isim kiminiz için yabancı olabilir. Ama yaptığı işlerden bir iki örnek vermek yeterli sanırım; “Asmalı Konak” ile başlayıp “Bir İstanbul Masalı” ve “Aliye”ye kadar uzanan “dizi atv’de izlenir” sürecini bizzat o yönetti... Sonra “Adını Feriha Koydum” gibi bir fenomeni kaleme alıp, dizi sektöründe çok ses getiren işlere mürekkebiyle katkıda bulundu... Drama denilince akla gelen üç isimden biriydi. Aynı şekilde yönettiği kanallarda hatırı sayılır başarılara imza attı... Onun Show TV başında geçireceği süreç biraz da kanalın yol haritasının ipucu gibi. Belli ki önümüzdeki sene kıran kırana geçecek olan dizi rekabetinde Show TV’nin de eli güçlü olacak... Belirsiz süreçler içinde marka değerinden yitiren bir kanalı marka olmuş bir isme teslim etmek bana göre sıkı bir karar. Hayırlı olsun ve artık hep “iyiliklerle” anılır olsun Türk TV tarihinin bu en eski kanallarından biri...

Haberin Devamı

Eylülde buluşalım

“Burada Laf Çok”, Gazze için ilan edilen ulusal yas nedeniyle bu hafta ekranda olamadı. Bayram haftasında çok sıkı programlarla devam edip ardından eylül ayının ikinci haftasına kadar tatile girecek... CNN Türk televizyonunda 4 sezondur ekrana gelen programı herkes için bağımlılık haline getiren başta izleyici ve konuklarım olmak üzere emeği olanlara teşekkür ederim... Bu mesaj “kendin pişir kendin ye” mantığından çok, “‘Burada Laf Çok’ nerelerde?” diyen sevgili okurlar için not düşülmüştür. Sağ olun, var olun!

Haberin Devamı

Gerilimin feriştahı

Dünkü yazımda “Güllerin Savaşı”nın (Kanal D) gerilim örgüsündeki samimiyetten bahsetmiştim. Ama anladığım kadarıyla biraz eksik oldu. Şimdi sıralayalım bakalım, bunca ilginç karakter bugüne kadar hangi diziden çıkabildi? Evin hanımı, zengin ve acımasız bir kadın olan Gülfem, çocukken öldürmek üzere olduğu kardeşi Cihan’ın vicdan yarasıyla sürekli yüzleşerek biraz daha yumuşaması gerekirken sertliği elden bırakmıyor... Ablasının bebekken kendisine yaptığı saldırı karşısında beynine oksijen gitmemesiyle kalıcı bir hasar alan Cihan hem asosyal hem de yaşadığı evi yakabilecek kadar gözü dönmüş bir sorunlu adam... Sanki lanetliymiş hali yaratan köşkün tam da içeriğine uygun gaddar, kıskanç, soğuk ve renk vermeyen kalfası Halide için ruh hastalıkları uzmanlarının yapabileceği daha sıkı tanımlar var ama o hatta giremiyorum. Oğlu Ömer’i savunmak adına gözü hiçbir şey görmeyen, hatta kimi zaman çıkarttığı tırnaklarıyla aşırı korumacılık profili çizen Cahide’yi de es geçmemek lazım. O nasıl korkutucu bir saplantılı haldir? Eh, Cahide’nin diğer oğlu Şevket için de hayırlı şeyler söylemek mümkün değil. Köşk yangınında karısını içeride bırakabilecek kadar bencil, somurtkan ve genel olarak asalak fotoğrafı veren başka da bir karakter var mı şu an ortalıkta? Bitmedi; esas kızımız Gülru’nun abayı yaktığı Mert’in işi gücü bırakıp kendini alkole ve gaddarlığa vermiş babası Recep’i de koyun listeye... Ortaya çıkan kadronun gerilim filmlerini aratmayacak bir albüm olduğunu söylemek çok mu zor şimdi. Bu dizinin ismi “Güllerin Savaşı” değil, “Lanetli Köşkün Lanetli Gülleri” olmalıydı. Ne dersiniz?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder