Atomu parçalamıyorlar sonuçta!

Özcan Deniz ve Sıla’nın oynadığı reklam filmini sanırım görmüşsünüzdür. Bir meşrubat markası için sahillere düşmüşler...

Açıkçası ilk bakışta bir hayli renkli görüntüler var. Özcan Deniz neredeyse yarı yaşındaki gençlerin arasında hiç sırıtmıyor. Bir hayli fit ve hareketli duruyor. Hani bir ara “dans etmeseydi de olurmuş” diye geçiyor insanın aklından ama böyle kalsın...

[[HAFTAYA]]

Bollywood deyimini bilir misiniz? Dünyanın en etkin sinema endüstrisi haline gelen Hint Sineması için bulunmuş bir benzetme. Hint filmlerinde ana temanın içinde mutlaka dans ile anlatım var, dramda da böyle, komedide de...

Bu reklam filmi tam da o kafada çekilmiş. İşin içinde şarkıcı Sıla’nın da oluşuyla kadro tam rengini bulmuş...

Filme burun kıvıranlar Hint esintisini çok da koklamayanlar sanırım. Ben sevdim, bir meşrubat firması ne yapmalı ki daha; sonuçta o sahilde atomu parçalamıyorlar!

Sahnede gerilim var !

CNN Türk önceki gece, 20. Sadri Alışık Tiyatro&Sinema Oyuncu Ödülleri törenini yayınladı. Açıkçası aydınlık bir sahne ama karanlık bir salon vardı...

Elbette bu törenden bir Oscar performansı beklemiyordum. Yine de artık 20. yılını tamamlayan bir ödül için insan biraz daha özen istiyor...

Mesele o değil. Mesele; her oyuncunun aldığı ödül sonrası yaptığı dokundurmalı konuşmalardı. Sistemin bir oyuncunun sitemine kulak tıkamaması gerekiyor. Belli ki tiyatro dünyası kendiyle ilgili gelişmelerden çok tedirgin...

Bir de dikkatimi çeken bir ayrıntı var. Oyuncular arasında ciddi bir gerilim var. Daha doğrusu bürokrat (!) oyuncular ve diğerleri arasında...

Tiyatro sadece sistemin değil, kendi nüfusunun da tehdidi altında. Ben bu oyunu böyle okudum!

Yarışmalar ciddi bir alternatiftir!

Geçtiğimiz ay basın yansımasına göre sıralanan programlar içinde en geniş hacmi yarışmalar bulmuş. Açıkçası dizilerin alternatifi olarak ekranda iyice kemikleştiler...

Hatta sadece bir tanesi bile ulusal bir kanalı ay birincisi yapmaya yetiyor. Neyse biz iyisi mi bu büyük mecranın haber sayısına göre ilk beşini sıralayalım...

Birinci sırada tahmin edersiniz ki Survivor All Star (TV8) duruyor. Muhtemelen bu birincilikte benim de payım var. Bu köşede neredeyse her gün yarışmaya minik bir dokundurma yapıyoruz...

Hemen ardından Ben Bilmem Eşim Bilir geliyor. Kanal D’de ünlüler hattına giren yarışmanın yansıması da magazin desteğiyle ciddi bir rakama ulaşmış...

Üçüncü sırada Sesi Çok Güzel isimli FOX yarışması var. Sibel Can ve Sertab Erener’in varlığı belli ki yarışmanın haber değerini yükseltmiş...

Dördüncü sırada Kim Milyoner Olmak İster (atv) yarışması yer alıyor. Popüler kültürden uzak bir ekran klasiği olarak hâlâ konuşuluyor olmak da programın başka bir başarısı...

Beşinci sırada ise Bugün Yıldız Benim (Show TV) isimli yarışma var. Sanırım son buldu ya da saatinde sıkıntı var. Ama haber yansıması maşallah dedirtecek cinsten. Durum budur! (Interpress’e teşekkürler

İzlemişler midir?

Önceki gece Sezen Aksu’yu ağırladık. Bu ülkenin yaşayan kültür hazinesi olduğunu söylersem kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum...

Ağırladığım en mütevazı isimlerden biri olarak da gönül defterime kaydını düştüm. Sezen Aksu, ciddi bir panik atak potansiyeli taşısa da canlı yayında kendinden çok karşısındakinin heyecanıyla ilgilenen bir insan.

Kaldı ki Atilla Özdemiroğlu, Şanar Yurdatapan ve Melike Demirağ ile de aynı koltukta oturarak o gece Burada Laf Çok’ta (CNN Türk) iyice devleştiler. Ve ben bu kadar dev arasında cüce görünmemek için epey ter döktüm...

Ama meseleyle ilgili en iyi tespiti meslektaşım Yüksel Aytuğ yaptı. Yüksel özetle, “Öyle büyükler ki, içtenlikleri ve tevazularıyla yeni kuşak şöhretlere bir değil bin ders verdiler” demiş...

Doğru demiş sevgili dostum. Bu program o koltuğa tek başına oturmak isteyen, başkalarıyla aynı kareye girmekten imtina eden ve çoğu birkaç ay sonra unutulup gidecek olan yarı şöhretlere ücretsiz bir atölye çalışması oldu...

Ha izlemişler midir, ona da Sezen Aksu’nun değerli annesi Şehriban Hanım’ın özlü deyişiyle yanıt verelim; “Köy yanar kahpe taranır”...

Gerçekten öyleyseniz!

TRT Belgesel Günleri başlıyor. Bu ödülle bitecek birkaç günlük süreç. Etkinliğe katılan belgeseller bugün itibarıyla kentin çeşitli salonlarında ücretsiz olarak izlenebilecek...

TRT Belgesel kanalının kurulduğu günden beri yaptığı en hayırlı işlerden biri olan bu organizasyonu kaçırmayın derim. Eğer gerçekten sokakta size uzatılan mikrofona söylediğiniz “ben sadece belgesel izliyorum” lafınızın arkasındaysanız...

Adresleri buraya sıralamıyorum. Ama bilgi alabileceğiniz bir internet mecrasının adını veriyorum, bir gözden geçirin derim; www.trtbelgesel.com.