Başka bir sıfat bulur muyuz

Haberiniz olsun

Memleketin başına ne zaman bir melanet gelse önce haber alma hakkımız engelleniyor. İnsan dediğin yaşarken değerli. İnsan dediğin yanımızdayken güzel. Ve insan dediğin yaşadığından haberdar olduğumuzda mutlu eder. Ankara’da yaşanan korkunç saldırıyı tek başına lanetlemenin hiçbir manası yok. Sevdiklerimizden haberdar olmadıkça, birlik ve beraberliği yaşamadıkça insanım demenin de manası yok. İnsanın insan gibi yaşadığı bir ülkede yaşamak dileğiyle... Milletimizin başı sağ olsun; insanlık dışı bir vahşetle aramızdan ayrılan tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Çok ama çok üzgünüm.

Başka bir sıfat bulur muyuz

Paramparça (Star TV) dizisine dahil olan kötü karakter ve “intikam meleği” Harun, sevgilisi Candan’a sürekli “güzellik” diye hitap ediyor. Yani arada bir değil. Birlikte görüldükleri her sahnede. Hâl böyle olunca bu sıfat ister istemez dikkat çekiyor. Ancak izleyici “güzellik” hitabına Kocamın Ailesi (FOX) dizisinde Tarık’ın yeğeni Pelin’e sürekli öyle seslenmesinden aşina... Böyle olunca da insan ister istemez Harun’un sevgisinden şüpheleniyor. Öyle ya, kendinden önceki hitapta bir çocuğa yönelen bir sevgi sıfatı bu... Harun bak, eğer Candan’ı sevgili değil de bir aciz olarak görüyorsan git söyle. Ya da ben sana bir şiir kitabımı göndereyim; içinde acayip sıfatlar var, cımbızla ve hoyratça harca. Bu kıyağımı da unutma

İlk taş atıldı

Ve Müge Anlı’da (atv) ilk kavga önceki gün yaşandı. Geçtiğimiz yıllarda da kavga boyutuna varan bir iki tartışma vardı. Ama özellikle son zamanlarda sinirler aşırı derecede gergin... Üç saat boyunca gergin bir yayın yürütmek kolay değil elbette. Ama bu işi yapıyorsanız risklerini de göze almak gerekli... Benim naçizane tavsiyem Müge’nin stüdyoda gerilimi düşüren bir takım seperatörler bulundurması. Bu başka ve daha az gerilimli bir mesele mi olur yoksa ne bileyim alakasız başka bir şey mi, karar kendisinin... Mevcut sinirsel basınç içinde bu işleri yapmanın da yaptırmanın da tadı kaçtı çünkü. Maazallah ekran içi ve dışı katil zanlısıyken direkt katile bağlayacak tiplerle dolu...

GEZEMİYORUZ GÖREMİYORUZ!

Arkadaş ekranda bir sürü gezi ve yemek programı var. Aslında gezi filan bahane; programlar artık daha çok yemeğe abanıyor... O değil de bu işlerin miladı, ekranın ilk gezginini hatırlar mısınız? TRT ekranında Nuray Yılmaz’ın hazırladığı “Gezelim Görelim” desem, çıkarır mısınız? Aslında Nuray Yılmaz geçtiğimiz sezona kadar TRT ekranındaydı. Yıllara meydan okuyan, kameraya hitap, insanlarla iletişim tekniklerinde ustalığı tartışılmayacak Nuray ablanın programı bu yıl yayından kaldırılmış... Bana göre izlenmediğinden filan değil. Eskidiğinden de olamaz. Çünkü bu format son yılların en çok iş yapan yapımlarına ilham veriyor hani... Böyle olunca insan “neden?” diye soruyor, neden? Bildiğim kadarıyla (kendisiyle hiç konuşmadım ama öyle hissediyorum) Nuray Yılmaz o klasik seyir kıyafetleriyle yola çıkmaya hazırken hele!

Gençlerdeki hitap sorunu

Abbas Güçlü ile Genç Bakış (Kanal D) yeni sezon maratonuna başladı. Hayırlı olsun. Abbas, Türk TV ekranlarının en uzun soluklu işlerinden birini yapıyor ve bu çok önemli... Ancak önceki akşam CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı programda kendi adıma bir tür zafiyet gördüm. (Abbas Güçlü, çekim ortamında ciddi bir karizmaya sahiptir ve herhangi çıkıntılığa izin vermez...) Ondan kaynaklanmasa da kendisinden programda kimi zaman işi çığırtkanlığa kadar götüren tribün lideri kılıklı bir takım öğrencilerin Türkiye’de bir kitle partisinin liderine nasıl hitap edeceklerini hatırlatması gereken bir konuşma beklerdim... Bu gençler yarının liderleri olacaksa en azından hitap ahlakını bilmek zorundalar. Bugüne kadar öğrenmedilerse de bana göre Abbas Güçlü öğretecek donanımda bir eğitimcidir. Bilgisine...

Amaç kaliteli reyting mi?

Sadece merak ediyorum. Türk televizyonlarının iş magazine gelince en iyi analizlerini yapan, Türkçe’yi olduğu kadar Arapça ve Farsça’dan dilimize girmiş kelimeleri yerinde kullanan, anı defteri binbir türlü meseleye birinci derecede şahit olarak düşülmüş notlarla dolu olan, sert görünümünün altında özür dileme erdemine sahip kocaman bir vicdanı barındıran ve son olarak da cebinde reyting çuvalıyla gezen Sacit Aslan gibi bir isim nasıl olur da ekranlarda kendisine yer bulamaz? Amaç reytingse kalitelisi onda, amaç magazin yapmaksa sahicisi onda. Sahi nasıl olmaz, olamaz ya da oldurulamaz