Giriş
Ve başladı. Kösem (Star TV) Muhteşem Yüzyıl rüzgarıyla hayatımıza girdi. Ve açıkçası rüzgar çok da hız kesmedi. Perşembe akşamı AB ve ABC1 (reklam verenlerin dikkate aldığı grup) izleyici gruplarında zirveyi ele geçirdi. Toplam izleyici grubunda ise lider yine Kurtlar Vadisi Pusu (Kanal D) oldu... Bu işin matematik kısmı. Biz içerik ve estetiğe bakalım. Açıkçası doğruyu söylemek gerekirse yapımcı Timur Savcı, bu dönem işlerinin uzmanı olmuş. Çünkü ortaya bu denli kaliteli bir fotoğrafı koyabilecek ekibi bir araya getirmek de ustalık işi...
Neyse; dizinin daha başlamadan en çok konuşulan oyuncusu Hülya Avşar, daha ilk bölümden üstündeki bütün kötü enerjiyi silkeleyip attı. Üstlendiği rol adının altında kalmadı, bu bir... Genç oyuncular için kaygılar taşıyorduk ki, manasının olmadığını gördük. Herkes yerinde ve rolünde güzel, bu iki... Teknik olarak sınıfı geçti... Dizileri dizi yapan ışık, ses ve kurgu birlikteliği kusursuz denecek kadar yerindeydi. Belki kostümlerin bir önceki diziden esinlenmesi (!) sanat yönetmeninin tutumlu olduğunu gösterdi, bu üç...
Müzik konusunda söyleyebilecek hiçbir şeyim yok. Türk dizileri “sound track” işinde dünya çapında meslektaşlarını öksürtüyor artık. Kösem’de etkileyici müziklerin olması gereken yerde kullanılması içtenlikli bir eyvallah çektirdi, bu dört... Hürrem’in artık Kapalıçarşı vitrinlerinin gözdesi olan yüzüğünün Safiye Sultan’ın parmağında olması detayını kaçırmadım, bu da beş... Toplayacak olursak; Muhteşem Yüzyıl’ın ilk çıkışından cılız, perşembe akşamının kalabalığı için ise güçlü bir giriş yapan Kösem benden tam not aldı... Şimdi artık diziye sonradan katılacak olan Beren Saat’in nasıl farklı bir efekt yaratabileceğini merakla beklemekteyim, durum budur!
Kösem izleyiciyi kimden topladı?
Benim buna yanıtım başından beri “others” olarak tanımlanan “diğer” izleyici gruplarıydı. Yani ölçümlerde liste dışı kalan ama birikinti olarak TV izleyici topluluğunun neredeyse yarısından fazlasını oluşturan gruplardan... Haksız da çıkmadım. Kösem, perşembe gecesi için ana akım kanallar arasında olmayan bir yüzde 4’lük reytingi şapkadan çıkardı... Bunun izleme karşılığı her beş televizyondan ikisi anlamına da geliyordu. Bunun dışında toplam izleyici grubunda birinci olarak çıkan Kurtlar Vadisi Pusu (Kanal D) diziye dramatik bir izleyici topluluğu kaptırmadı. Ama onun dışında kalan diziler için “vay anam” diyebiliriz... Gecenin iddialı dizilerinden Analar ve Anneler (atv), İnadına Aşk (FOX) ve Asla Vazgeçmem (Show TV) Kösem’e kepçeyle seyirci kaptırdı. Kösem buradan topladıklarının üstüne şapkadan çıkardığı reytingi de ekleyince perşembe gecesinin iddialı iş sayısını ikiye indirdi... Buradan sonrası iki dizinin tüm izleyici gruplarında sürdüreceği rekabettir. Her maç toplam izleyicide çok güçlü olan Kurtlar Vadisi ile rakibinin AB grubundaki zaafından faydalanan Kösem arasında geçer!
Bir gol de Engin’den gelir mi?
Engin Akyürek geçtiğimiz iki sezonun iddialı işi Kara Para Aşk isimli dizide çıkardığı Komiser Ömer rolüyle geçen ay Seul Drama Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştı... Şimdi, dünyanın en prestijli TV ödülleri olan Emmy’de aynı rolle aynı dalda ödüle aday oldu. Ve ödül gecesi için Amerika’ya doğru yola çıktı... Açıkçası bu kez karşısında çok daha güçlü adaylar var ama bir aktör olarak, sessiz sedasız özel hayatı, ekranda devleşen oyunculuğu ve güçlü izah tarzıyla şansının yüksek olduğunu düşünüyorum... Dizideki partneri Tuba Büyüküstün geçtiğimiz hafta Vatikan’dan bir ödülle dönerek sevenlerini coşturmuştu, bakalım Engin Akyürek o coşkuyu ikiye katlayacak mı? Kalbimiz bunu diliyor...
O kimin bu kimin çocuğu?
İzliyorsanız, aşinasınızdır; Paramparça (Star TV) dizisinde geçmişten 20 yıl sonra dönen gizemli işadamı Harun her anlamda Cihan ve ailesini abluka altına almıştı... Aynı gece yayınlanan Güneşin Kızları (Kanal D) dizisinde ise geçmişten 20 yıl sonra gelen gizemli işadamı Levent önce Haluk’un kardeşi Ahmet’in iş ortağı oldu sonra da Mertoğlu Ailesi’ni çembere almaya başladı. Hani dizi içinde ve dışındakilerin deyimiyle “babasının oğlu” olarak bilinen ve karakter bakımından birbirini tamamladığı düşünülen Haluk ve Ali ilişkisinde, Haluk’un Ali’nin gerçek babası olmadığı ortaya çıktı... Ali’nin gerçek babası Levent’miş. Kısaca her yerli dizide işlenen bu klişe dizinin bugüne kadar fazlasıyla gerçekçi bulunan baba oğul kimyasını bozdu. Şimdi soralım; o zaman aynı agresifliğe sahip Savaş ya da Güneş’in kızları Selin ve Nazlı, Zafer’in değil de Haluk’un çocukları olmasın kuzum? Dizinin geldiği nokta o bunun çocuğu mu yoksa o onun çocuğu mu oldu an itibarıyla! Ha, bu arada Paramparça’da da Cihan’ın oğlu Ozan, Harun’un çocuğu çıkarsa şaşmamak lazım. Dizilerde DNA raporlarını değiştirmek şıpınişi be anacığım!
