Mesut Yar Bir nerede kalmıştık sorusu...
HABERİ PAYLAŞ

Bir nerede kalmıştık sorusu...

Haberin Devamı

Bütün TV eleştirmeni dostlarımın ortak görüşü şu; “Her hafta yeni başlayan en az üç diziyi izlemekten de yazmaktan da sıkıldık”... Neden mi? Yeni bir şey yok. Ne yaratıcılık, ne kadro kombinasyonu ne de izleyiciyi içine alması anlamında. Sadece bu adrese gelen yüz küsur mail yeni dizilerden hoşnutsuzluğunu bildiriyor. Siz varın klavyeye davranmayanları düşünün.. Bu anlamda en yeni iş önceki akşam yayınlanan “Kaderimin Yazıldığı Gün” (Star TV) oldu. Yeni dediysek, Özcan Deniz sanki “‘Asmalı Konak’ta nerede bırakmıştık?” diyerek topa girdi.

Dila Hanım (Hatice Şendil) makyajını silip diziye bir yerinden girmişti. Metin Çekmez, “Binbir Gece” dizisinde olduğu gibi kahvesini içip fincanını koyduktan sonra kalkıp yürümeye başlamıştı. Daha ne söyleyeyim? Elbet bunlar serbest çağrışımlar. Peki, dizide içerik olarak bizi “bugüne kadar yapılanlardan farklı bir meseleyi yakalamış” dedirtecek ne oldu? Neredeyse hiç! Müzik fazla gürültülü, sahneler gereksiz ağır çekimlerle dolu ama görüntüler pırıl pırıldı. Emekleri hepten çöpe atmayalım, bu tamam... Ama bize de yazık, her gün temcit pilavını önümüze dayayarak “kaderin yazılacağı günü” beklemek bizi de kazan sahibini de bunaltmadı mı artık?

[[HAFTAYA]]

Üç gün aynı kıyafetle...

“Güllerin Savaşı” (Kanal D) isimli dizinin tekrarını izlerken, biraz da okuyucu uyarısıyla dikkatimi çeken bir ayrıntı oldu... Dizide “üç gün sonra” diye bir yazı belirdi. Ancak üç gün önce bıraktığımız karakterler, üstlerindeki kıyafetlerle rol kesmeye devam ediyorlardı... Yazının anlattığı zaman hiç geçmemiş ya da bizimkiler evdir, villadır, konaktır artık neleri varsa hiç uğramamış, duş bile almamış gibiydi... Gülü seven dikenine katlanır, bu tamam. Bazı diken türleri de ele batınca çok can yakıyor be anam!

Sen görmezsen diziler görür!


Sert eleştirilerin adresi burası değil, köşenin müdavimleri bilirler. Belki giriş yazısı alışıldık durumun tersine biraz “aksi” bir tavır taşıyor. Ama içinde haksızlık yok... Tıpkı yazacağım ayrıntıda işin hakkını sahibine vermeye çalışma çabamda olduğu gibi. Salı gecesi iki ayrı dizide iki gerçek şiddet sahnesi vardı. İlki “Kaçak” (atv) dizisinde Haluk Bilginer’in canlandırdığı karakterin evin bahçesinde elemanın tekine attığı öldüresiye dayak, ikincisi de “Kaderimin Yazıldığı Gün” isimli dizide baba karakterinin kızı (Hatice Şendil) ve eşine uyguladığı iç kaldıran dayak sahnesiydi. Özellikle ikincisinde aile içi şiddetin varacağı final çok iyi özetlendi; evden bir ölü bir de mahkum çıktı... Memlekette aile içi şiddet konusunda “yokmuş gibi davranmak” ve meselenin üstünü kapamak hali bu kadar yaygın olunca durumun vahametini diziler sergiler oldu... Diziler vasıtasıyla tanıklık ettiğimiz şiddet hali içimizi nasıl da kaldırıyor değil mi? Peki o vakit gazetelerin üçüncü sayfalarındaki kadına, çocuğa, eşe şiddet meselelerini neden bu denli rahatlıkla okuyup bir sonraki sayfaya geçiyoruz? Nedir sahi bu ikiyüzlülük?

Erkan acil kilo al...


“Paramparça” isimli dizinin tanıtım fragmanı önceki gün yayınlandı. Dizi çok yakında Star TV’de başlayacak. Başrollerini Erkan Petekkaya ve Nurgül Yeşilçay paylaşıyor... Fragmandan bir fikir çıkarmak mümkün değil. Dizinin hikayesini bilmesem ben de kendimi “tam olarak ne anlatmak istiyor?” diyen izleyici kalabalığı arasında bulacağım... Ama biliyorum ki, sağlam aritmetiği olan bir hikayesi bir o kadar da sağlam kadrosu var. Sağlam demişken, sağlam baş sağlam vücutta bulunurdu değil mi? Erkan Petekkaya’nın o müthiş zayıflamış haliyle izleyicide yarattığı şaşkınlığa ben de katıldım. Dizinin ne kadarı çekildi bilmiyorum ama Erkan Petekkaya’nın bu sıra dışı zayıflığına alışmamız hakikaten zor olacak... Bir el atsak mı şu işe Erkan? Üstleneceğin rolün gömleği üstüne bir hayli bol gelecek vallahi, acil birkaç kilo almalısın...

Salı fena Salladı!


Salı akşamı Star TV’nin yeni dizi (Kaderimin Yazıldığı Gün) atağının iki sonucu oldu. Birincisi, başladığından beri salı akşamında çeşitli saatlerde ekrana gelen “Kurt Seyit ve Şura İstanbul” isimli dizi perşembe gece yarısına taşındı. Bu da demektir ki, kanal için maliyeti iyice ağırlaşacak... İkincisi, FOX’un güvendiği ve iğneyle oya gibi işlediği işi “Emanet”in reytinginin gerçekten emanet olduğu ortaya çıktı. Dizi kelimenin tam anlamıyla yuvarlandı... Ne “Küçük Ağa” birinciliğinden vazgeçti, ne “O Ses Türkiye” (TV8) AB grubunda liderliği bir başkasına bıraktı. Dolayısıyla “Emanet”in izleyicisi sanki “yeni bir iş gelsin de seyrimize bakalım” diyerek adresini değiştirdi. “Kaçak” da izleyicisinden kaçak verdi. Dolayısıyla salı gerçekten sallanmaya başladı azizim, benden söylemesi...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder