Giriş
Paramparça (Star TV) dizisinde beklenen oldu ve Gülseren yanına Nurgül Yeşilçay’ı da alarak beyaz bir iskele olarak resmedilen öte dünyaya gitti... Dizinin hemen sonunda ise çocuklar değer annelerinin hamile olduğunu öğrendiler. Düğün, cenaze, hamilelik haberi bir bölüme sığdı maşallah... Yası gözle görülür hale getirmek için dizinin en az ışık kullanılan bölümünü izledik. Bir de sahneler aşırı ağırdı. Belli ki yapımcılar yası bir bölümle geçiştirmek için her şeyi sıkıştırılmış dosya haline getirdi...
İyisi böyleydi belki ama ben ve dizinin fanları Gülseren için kalkıp bir helva kavurma hissine kapılamadık. Hayırdır inşallah?
20 kişilik İstanbul!
Aslında Survivor’a (TV8) Filinta (TRT 1) dizisinin kafa karakteri Mustafa’yı göndermek lazım anacığım. Adam dizinin başından beri İstanbul’u koşarak turluyor... Hadi o dönemde taksi yok, diyelim toplu taşıma da hayal ve fakat at da mı yok be birader? Bu çocuğu tulumbacılar gibi kentin bir ucundan diğerine rüzgarın oğlu Usain Bolt misali koşturmak da niye? Bir de sanırım o zamanlar İstanbul’un toplam nüfusu 10, bilemedin 20 kişi kadar. İsyancıların toplamı, askerlerin hepsi, kent ahalisinin alayı birkaç kişilik kalabalıklar halinde resmediliyor. İnsan sokağa çıktığında gördüğü ağır kalabalıkla yüzleşince ister istemez hayıflanıyor. “Filinta devrinde yaşamak varmış” diye!
Bari süt içirseniz
Beni Affet (Star TV) , Unutma Beni (FOX ), Aşk ve Günah (Kanal D) gibi yerli günlük dizilerde genelde toplumsal sorunlara parmak basmayan, sadece aşk üzerinden psikopat karakterlerin işlendiği ortada...
Ne iyi ne de kötü karakterlerin örnek alınacak yanları yok, neden mi? Örneğin; Hayat Ağacı (Generations) isimli efsane dizide kafa karakter dedektif Kyle Masters, suçluların peşinde koşarken kutularla süt içerdi. Seyircinin ilgisini de fena halde çekerdi... Korkarım ki yerli günlük dizileri izleyen çocuk ve gençlerin beyninde sadece psikopat karakterler kalacak. Kan içen cinsten. Bu arkadaşların hiç mi iyi mesajı olmaz?
AĞIR BİR UNUTKANLIK
Karagül (FOX ) dizisinde Kendal ve eski karısı Emine’nin oğlu Asım karakterinin doğuştan engelli olduğu, Kendal’ın da bu yüzden ondan utandığı, sağlam bir erkek evlat isteğinin kendisinde saplantı olduğu ilk bölümlerden beri işleniyordu...
Ancak yayınlanan son bölümlerde Kendal’ın annesi Kadriye geçmişi hatırladı. Kendal’ın Mehdi tarafından nasıl aşağılandığını, kocası tarafından ona nasıl hakaret edildiğini aklından çıkaramamıştı... Bu esnada seyirci bir sahnede babasıyla, bir sahnede de Baran’la oyun oynayan ve hiçbir engeli olmayan sapasağlam bir Asım izledi. Bu bir şaka mıydı, hayır. Asım hani engelli doğmuştu anacağım? Demek ki Asım çok sonraları engelli olmuştu. Diziyi sakız gibi uzatacağız diye hikayenin geldiği son nokta ağır bir unutkanlık oldu
Sağ ayağı Sol ayaktan tedavi etmek
Yeter (atv) dizisinde sağ ayağı incinmiş hastasını sol ayağından muayene ederek tıp tarihinde yeni bir çığır açan Doktor Yekta’nın mucizesi sadece benim gözüme takılmış olamaz değil mi? Sahi tıpta solu sağdan, sağı da soldan tedavi etmek diye bir gerçeklik var mı, yoksa durum sadece bir devamlılık hatası mı?
Bu da mı bir stil?
İşte Benim Stilim (TV8) yeni dönemin ilk programında reyting filan alamadı. Tekrarı, Survivor’un hemen ardından yayınlanmamış olsa ilk yüz listesine bile girmesi zor gibi görünüyordu... Açıkçası meselenin artık kişilerde değil hatta gidip de tekrar dönen Nur Yerlitaş odağında değil, formatın kendisinde olduğu gün gibi ortada... Hâl böyle olunca inatla aynı pilavı izleyicinin önüne koymak da bir stil olabilir mi diye düşünüyor insan. Benim stilim değil ama
