Giriş
Vallahi benim gözümden kaçmadı, belki siz de dikkat etmişsinizdir. “Kaçak Gelinler” (Star TV) dizisinde her bölüm kaçak gelinlerimiz başta olmak üzere, onların yakınları Seniha Sultan ve Müfit, sonra meraklı tiplerimiz İzafet ve Memo, yine kaçak gelinlerimizin aşk yaşadığı elemanlar filan derken muhakkak ayrı ayrı ya da hep beraber ellerinde telefon, selfie (özçekim) hattına giriliyor... Bildiğim kadarıyla selfielerden şarkı klibi filan çekilmişti ama bu durumdan hareketle bir selfie dizimiz de aradan çıkmış oldu... Bu arada “Kaçak Gelinler”, sosyal medyanın en çok kullanıldığı dizi sanırım. Nerdeyse günün 24 saati telefonda “‘Kaçak Gelinler’ ne yaptı, ne yediler, kimden ayrıldılar, kiminle birlikteler?” minvalindeki gelişmeler Twitter’dan filan paylaşılıyor. Valla kendilerine sosyal medyanın kaçak gelinleri desek sanırım yanlış olmaz!
[[HAFTAYA]]
Güller savaşa girince zirveye çıktı!
İki güllünün (Gülfem ve Gülru) inceden bir çatışmasını korku filmi tadına getiren “Güllerin Savaşı” (Kanal D) iki haftalık yayın hayatından sonra zirveyi ele geçirdi... Açıkçası “Güllerin Savaşı” yaz aylarında daha hafif konulara kafayı yoran izleyicinin karşısına çıkarılabilecek en riskli işlerden biri olmuştu... Karakterlere can veren oyuncuların önce yeni gömleklerine alışma sürecini izledik, sonra her biri sorunlu karakterlerin bir şekilde kendini izleyiciye benimsetmesini... Tüm bu süreç üç hafta kadar kısa bir sürede aşılarak dizinin yeni bölümünün tüm izleyici gruplarında zirveye çıkması “hızlılık ve takvim” anlamında benim için şaşırtıcı oldu... Yoğun bir gerilim içeren güçlü hikayenin bu gidişatıyla yeni sezonda ben de varım demesini bekliyorum. Ve hakikaten bu denli sorunlu karakteri bir araya getirip ortak bir dil yaratabilen senaristin hayal matematiğini alkışlıyorum...
İki seans da Gülpare’ye...
“Ruhumun Aynası” (FOX) dizisinde Elçin karakterinin eski hastası olan Altan, yaşadığı ve aşamadığı bir problemini Elçin’e itiraf etti. Biliyorsunuz Elçin bir ruh hastalıkları uzmanı. Dolayısıyla tıpta hasta-doktor ilişkisinin en hassas olduğu noktada duruyor... Ve fakat sekreter kızımız Gülpare bu dertleşmeyi de kapıdan dinledi. Hatırlayacaksınız bu Gülpare’nin ilk vukuatı değil...
Halil Sezai’nin Elçin’in hastası olarak katıldığı dizinin ilk bölümünde de Gülpare kapı arkasından dinledikleriyle birlikte lafa girmişti... Sekreterimiz bunu hep yapıyor yapmasına da, bu hasta-doktor ilişkisinin ciddiyeti açısından kabul edilebilecek bir şey değil. Elçin’in sekreterine de birkaç seans terapi geçmesi şart... Yoksa mesele “Aşk-ı Memnu”dan başlayarak “Muhteşem Yüzyıl”a kadar uzanan kapı arkası farelerine dönecek, haksız mıyım?
Miras değil alın teri...
Show TV’de performans programına başlayacak olan Yavuz Bingöl’ün yeni projesinin politik ilişkilerden kaynaklandığını öne sürenler oldu. Yanlış... Proje uzun bir zamandan beri sofradaydı. Üstelik Yavuz bu projede daha önce Serkan Çağrı ile tv8 ekranında yaptığı işin aynısını yapacaktı. Yapacak da... Sonuç itibarıyla ekran hayatında bir geçmişi olmayan tiplerin kuşattığı bir TV camı içinde Yavuz, performans ve ekran geçmişiyle geldiği yeri hak eden adamlardan biridir. Haksızlık yapmamak lazım diye düşünüyorum..
Bİr fırsat kaçtı mı?
Sanırım hatırlarsınız, bu hafta reyting birincisi olan ve önümüzdeki pazar finali yayınlanacak “Güneşi Beklerken” (Kanal D) dizisinde Güneş, yakışıklı kardeşimiz Kerem Sayer’in ikiz kardeşi çıkmıştı. Ancak çıkış o çıkış... Çünkü yeni bölümlerde Güneş, yüzünü göstermedi, yine gizemli bir kişiliğe büründü. Halbuki yüzü yaralı Güneş karakterinden yaşadığı acıları, mutsuzlukları, kızgınlıklarını yansıtacak bir performans bekliyorduk, böyle içine kapanmasını değil... Acaba Kerem Bürsin’in özellikle genç kitlesi üzerinde yarattığı “yakışıklı” algısının bozulmaması için mi bu yol denendi? Oysa bu ezik ve kaybetmiş Güneş’e ekstra bir performansla can vererek yakışıklı olduğu kadar güçlü bir oyuncu olduğunu göstermesi için kaçırılmayacak bir fırsattı... Bir şekilde kendi sınırlarını zorlayarak izleyiciyi sıklıkla şaşırtan Kıvanç Tatlıtuğ örneğinde olduğu gibi!
