Bu yıl vitesi bir üste takar!

Yeni dönemin iyi fragmanları arasına Poyraz Karayel’i (Kanal D) ilk sıraya koyuyorum sevgili okur. Çünkü özellikle son filmi izlediyseniz bu sezon kimin ne tarafta kimi ters köşeye yatıracağını çok iyi anlayacaksınız... Şu bir gerçek ki yeni sezonda Poyraz’ın Ayşegül’e giden yolu sanırım Özkan Uğur tarafından kesilecek ve yine sanırım o Özkan Uğur bizzat bizim Poyraz’ın babası... Sanrılarla çoğalan bir sürü olasılık. Poyraz Karayel bu yıl uçar be dedem! (Zülfikar kardeşimin deyişiyle.)

[[HAFTAYA]]

Yeni sezon vizesi alanlar!

Ve yeni sezona geçecek yaz dizileri netleşti gibi. Yani yeni sezon ekimde başlasa da mevcut iklim dolayısıyla kendilerini hep yaz dizisi olarak anacağız. Reyting oranlarından hareketle ilk beş sırayı takdimimdir. Kiralık Aşk (Star TV) ilk sırada. Hemen peşinden Güneşin Kızları (Kanal D) geliyor. Atv’nin yaz sezonunda uçan tek dizisi Kırgın Çiçekler üçüncü sırada. Çilek Kokusu’nu (Star TV) dördüncü sıraya koyarsak onun hemen ensesinde Yaz’ın Öyküsü’nü (Kanal D) görüyoruz. Bir de Adı Mutluluk, İnadına Aşk (FOX) ve İlişki Durumu: Karışık’ı (Show TV) yedek olasılıklar kabilinden listeye ekleyelim. Eh nereden bakarsan bak fena bir sonuç çıkmadı ortaya, ne dersiniz?

Seçim iklimi planları bozdu!

CNN Türk yeni döneme Her Şey ile girdi. Mirgün Cabas artık ekranda gündemi ilmek ilmek işliyor. Hemen ardından Burada Laf Çok başlayacak... Ve belli ki seçime doğru ısınan memleket ikliminde ekim gibi başlaması düşünülen Tarafsız Bölge ve Ne Oluyor? da haber ekranına erken giriş yapacak... Bu önümüzdeki iki ay içinde habercilerin işi herkesten daha zor. Haber kanalında talk şov yapanların halini varın siz düşünün. (Kendime nasıl pay çıkardım, yuh artık...)

Karakterler tamam da...

Soru şu ve okurumuz Sema Haznedar’dan geliyor: “Güneş’in Kızları (Kanal D) dizisinde hiç normal insan yok mu? Herkes mi psikopat? Ve daha da önemlisi senarist ve yönetmenden bir tanesi psikiyatr filan mı, kendine ‘delilerden sen anlarsın’ dedirtecek kadar?”... Biraz ağır bir eleştiri ama ilişki yumağına ve git gel ruhlara bakınca karakterlerin belki psikopat değil ama normal olmadıkları belli. Ha, gerçek hayatta kim nedir; onu bilemem tabii Sema Hanımcığım...

Türk İşi bir karmaşa...

NTV ekranında kaçırdığım ama e2 ekranında tekrarını izlediğim Türk İşi isimli program için birkaç sözüm var... Birincisi bizim insanımızın pratik kafasını alabildiğine ortaya koyan bir iş. Hayır, plastik bir oyuncak kamyondan gezici bir güvenlik robotu üretebilen kafa neden hâlâ fezada değildir, insan anlamıyor... Program yokluk içinde inanılmaz keşifler yapan dört Türk mühendisin hikayesini işliyor. Hakikaten hepsi aynı zamanda oyun konsolunda maç yaparken öte yandan da harika alet edevat geliştiren tipler. Dördünü izlerken insan umutla doluyor... Ve fakat diyaloglardaki yapaylık seslere vurunca adamcağızlara zorla ezber ettirilen metinler okunuyormuş gibi geliyor insana... Programın içeriğiyle vizyona gelen sonucu arasındaki farka da “Türk İşi” deyip geçersek, tuhaf bir ikilem ne bileyim bir paradoks filan oluşmuyor mu sevgili yapımcı kardeşlerim?

Eh biz de özet geçelim bari!

Yaz dizilerinin özeti şu. Asıl delikanlılar ansızın soyunur ve vücuttaki baklava dilimleri saymaya başlarız; bir, iki, üç, aa şu da adonis kası olmalı... Asıl oğlanla asıl kız sayısı birden fazla olduğu için her bir çift öpüştüğünde izleyende ortalamanın üstünde bir “abovv” duygusu oluşur. Utanır ama tek gözle seyretmeye devam ederiz... Kötüler mutlaka ailenin ya da arkadaş çevresinin içine yuvasını yapmıştır. Bizim esas karakterler de sinek misali o örümcek ağına takılır, National Geographic belgesellerindeki gibi vahşi yaşam savaşını izler, ah ile vah ederiz... Kimse kimseye kavuşamaz. Kavuşsa da bir arada duramaz. Dursa da birinin ayağı ansızın bir çıkıntıya takılır ve yuvarlanır. Kallavi bir “ah be yazık oldu” çekeriz içimizden... Ve sadece izlemekle kalmaz tribünler oluşturur sosyal medyada diziler arası savaş başlatırız. En iyi ikili şudur, budur diye. İtirazı olan varsa fena yaparız. Budur anacığım, yaz dizilerinin özeti budur!