Mesut Yar En azından mansiyon alsaydı!
HABERİ PAYLAŞ

En azından mansiyon alsaydı!

Bir not da cumartesi günü görkemli bir finalle ilk sezonunu bitiren “Bu Tarz Benim” (Show TV) yarışması için düşelim. Açıkçası yarışmayı birinci olarak bitiren Nurcan ve Aycan Şencan kardeşlere hiç de favori gözüyle bakmıyordum... Mesele bir tarz yarışması olunca biraz da duruşuyla tarz yaratabilen başka yarışmacılar da o stüdyodan geldi geçti... İlle de finalde birini seçeceksek diğer iki yarışmacı, özellikle de cesareti ve marjinal denemeleriyle dikkat çeken Ayşegül Balcı o yüzbin liralık çeki almalıydı...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Ama takdir edersiniz ki kimin birinci olacağını biraz reytingler biraz da başka faktörler belirliyor. Ben yarışmayı neredeyse sırtlanan Özlem Özden’e en azından bir mansiyon ödülü verilmesini isterdim mesela...

Çünkü Özlem hayatımızın ortasına aniden yerleşen bu programın taşıyıcı kolonlarının başında geliyordu. Ama çok laf her daim ödüle çıkmıyor işte... Bir de “neden canlı yayınlanmadı?” diye soran izleyicilerimize bir not düşelim. Artık jüri üyelerinin hepsi “ekstra işlere” odaklanmış durumda... Çünkü tam da bu sıralarda su akıyor, küp doluyor.

Gözümüz yok, ekmek paralarını kazansınlar...

DERMATOLOJİ KLİNİĞİNDEKİ KASIK BİTİ

“Beyaz Futbol” (Beyaz TV) sanırım kendi tarihinin en altın zaman diliminde artık. Maç görüntüleri olmadan “top çevirebilen” bir “Telegol” vardı zamanında... Şimdi aynı şartlar altında, maçtan görüntü vermeden ama maç sonu röportajlarındaki ayrıntılarla dört saatlik bir futbol maçı heyecanı yaratan bir “Beyaz Futbol” ve aynı ekibin çıkardığı “Derin Futbol” programları var... Genel olarak “futboldan başka her şey konuşuyorlar” eleştirilerine maruz kalsalar da, programın ilginç bir çekim alanı olduğunu kimse inkar etmiyor...

Hatta bir okurum; “İzliyorum ama neden izlediğimi bilmiyorum” diyor. Yanıtı çok basit. Çünkü “Beyaz Futbol” ortalama bir futbol izleyicisinin aklından geçen her şeyi yorumcuları vasıtasıyla ekrana taşıyor. Yorumculardan nefret edenler bile bir sonraki tartışma konusunun ne olduğunu merakla bekliyor... Dermatoloji kliniğinde kasık biti muayenesinden tutun da tenasül uzvunun anatomisine, Emenike’nin yaptırdığı büyüden futbolcuların bir zamanlar çektirdiği kliplere kadar alakasız meseleleri alakalı bir şekilde masaya yatıran başka da bir tim yok ekranda... Futbolun içindeki doğal şiddeti et dövücüyle yumuşatıp biftek kıvamına getiren “Beyaz Futbol” ekibine; “hakikaten eğlendiriyorsunuz” demesek hak yemiş oluruz!

Haberin Devamı

POSTA GÜVERCİNİ VAR MI?

Bir okurumuz yere göğe sığdıramadığı “Diriliş Ertuğrul” (TRT 1) dizisi için tatlı bir eleştiri yapmış... Neredeyse tüm detayların aslına uygun bir şekilde gerçekleştiği dizide posta güvercinlerinin neden “taklacı güvercinlerden” seçildiği mevzusunu mantığının almadığını söylüyor... Vallahi yıl olmuş 2014. Hâlâ haberleşmede posta güvercini kullanılıyor mu bilemiyorum?

Kullanımdan kalkan bir şeyin tedarik edilmesinin çok zor hatta imkansız olduğunu biliyorum ama... İyisi mi meseleyi bir soruyla bitirelim; “Var mı hâlâ güvercinle haberleşen, yetişiyor mu hâlâ posta güvercinleri?”. Yanıtı olan varsa göndersin lütfen de aydınlanalım!

Haberin Devamı

ARTIK HERKES YORUMCU!

Futbol programlarından girmişken devam edelim. Futbol programları artık seyirciyi tartışmanın içine, bir hayli de komik şekilde sokuyor... Mesela “Stadyum” (TRT 1) isimli program, seyircinin gönderdiği komik resimli mesajları teker teker ele alarak iki kişilik stüdyoya neredeyse memleketin tamamını sokuyor..

Mesela “Beyaz Futbol” seyirciden altı saniyelik videolar (vine) isteyerek kendileriyle dalga geçen hemen herkesi jeneriğe yerleştirip, birlikte izleyip, birlikte gülüyorlar... Açıkçası talk şovlara özgü bu akımın ekmeğini yemeyi aklına getiren çok da program yok. Bu yüzden futboldan çok mavranın döndüğü yorum programları giderek aktif bir izleyicinin ilgi odağı haline geliyor!

ZORU SEVERİZ

“Süper Dadı” (Star TV) isimli reality şov geçtiğimiz yıl yakaladığı reyting başarısını yakalamakta bir hayli zorlanıyor. Oysaki gerek TRT 1’de gerekse Star TV’de yayınlandığı saat diliminde birinciliği açık ara elinde tutuyordu...

Sanırım “iletişim sorunu olan” çocukların seçiminde bu yıl daha gevşek davranılıyor. Geçen yılın küçük haylazları yerine, neredeyse bir gün içinde hizaya gelen “uyumlu” yumurcakları izliyoruz artık. Belki de reyting sorunu bundan kaynaklanıyor... Malum biz ekranda “uyumludan” hoşlanan bir seyirci grubu değiliz. Zoru severiz alimallah...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder