Mesut Yar Galip Derviş bitiyor mu?
HABERİ PAYLAŞ

Galip Derviş bitiyor mu?

Maşallah demiştik. Gece yarısı yayınlanan diziler içinde mevcut reklam gelirleriyle kendi yağında kavrulan iki dizi vardı. Biri “Galip Derviş” (Kanal D), diğeri de “1 Erkek 1 Kadın 2 Çocuk” (FOX)... Kanal D’de pazar geceleri yerini seven ve bir hayli de makul maliyetiyle yayıncısına sıkıntı yaratmayan “Galip Derviş” son zamanlarda reytingde düşüş yaşıyordu. Ancak dizinin böyle inişli çıkışlı bir grafiği olduğu için sorun çıkacağını zannetmiyordum ki, çıktı...

[[HAFTAYA]]

Yapımcısının söylediğine göre dizi 2015 yılında ekranda olmayacak. Yani veda ediyor. “Monk” isimli Amerikan dizisinden uyarlanan “Galip Derviş”in bana göre ömrü daha uzun olmalıydı... Kaldı ki konuk oyuncularla her hafta farklı bir doku da yaratıyordu. Neyse, biten bitmiş. “1 Erkek 1 Kadın 2 Çocuk” ise daha kritik bir saate taşındı. Yayına alıştığımızdan 1 saat önce giriyor... Bu durum reytinglerini etkiledi. Ama bana göre gerçeklik konusunda aldığı yolu düşünürsek bu dizi için “torunlara kadar uzayıp gider” diyebiliyorum. O yüzden kalan tek gece yarısı dizisine “maşallah” notumuzu düşelim...

Haberin Devamı

BİR KARA BİR DE YEDİ!

Son iki sezonun en çok tutan işleri hep kara sıfatıyla başlıyor. Saymaya gerek var mı; “Karadayı”, “Kara Para Aşk” (atv), “Karagül” (FOX) filan... Bu kara işlerin ikisi atv’de yayınlanıyor. Şimdi sıra üçüncüde; kanal “Kara Ekmek” diye bir diziyi yayına sokuyor. Mevcuda bakarak ihtimal üzerinden gidersek ismi yüzünden en az bir sezonluk ömrü var...

Bu arada Türk dizi hayatının en şanslı sayısı da 7 olmuş. Nereden çıkarıyorsun derseniz; “7 Numara”, “Yedi Tepe İstanbul”, “Yedi Güzel Adam”ı örnek verebilirim. Hepsi kendi kitlesinin dışında dizi tarihinin de unutulmazları arasına girmiş, giriyor. Demek ki ne yapacağız; yeni bir diziye giriştiğimizde ismin tam göbeğine ya “kara” sıfatını ya da “yedi” rakamını koyacağız...

KÜLLERİNDEN Mİ DOĞACAK?

Kaynana Semra’yı ekranda yine sıklıkla görüyoruz. Yine bütün kadın kuşaklarını gezmeye başladı. Bilmeyenler için kendisini yayınlandığı yıllarda fenomen olan “Gelinim Olur musun?” isimli şovun nemrut kaynanası olarak hatırlatalım...

Haberin Devamı

Zaten kadıncağızın istediği de bu; hatırlanmak. Hatırlandıktan sonra da ekranda bir şekilde yer alıp para kazanmak. Kendisi bunu açıklayıp duruyor... Peki, kaynana Semra’yı şovun dışında özgün bir karakter olarak yeniden canlandırmak hayırlı bir şey mi?

Evladını yitirdikten sonra yaşadığı travma ve yaşattığı toplumsal öfkeyi bu kadar çabuk mu unuttuk sahi? “Reyting için her yol mübah” devrine dönüyoruz ey okuyucu. Beni tedirgin eden de bu zaten. Bir dönemin sirk bültenleri de ortaya çıkarsa yeniden tam olacağız yani. Dizimize kadar batacağız hani; neye batacağımızı da anlatabildim mi?

EN ÇOK YANARIM İZLENMİŞ...

Sosyal paylaşım sitesi Youtube yılın en çok izlenen video kliplerini açıkladı. Buna göre Kanal D ekranında yayınlanan “Ulan İstanbul” dizisinden çıkan “Karlos ve Yaren” düeti birinci sırada yer aldı... Milyonun üzerinde hit alan “Yanarım” isimli düetle “Ulan İstanbul” sadece ekran işi değil, gündelik hayatta da farklı mecralardan takip edilen bir eğlence kaynağı olarak kendini farklı bir yere taşıdı... Kabul etmek lazım ki akılla yaratılan klipler bazen dizilerin önüne de geçebiliyor. “Yanarım” bunlardan biri... Diğer dizi yapımcılarına örnek olacak kadar da güçlü. Anlayacağınız dizi başına en az iki klibin düştüğü şu iklimde biraz daha yaratıcı olmak şart...

Haberin Devamı

ÇARESİZ AŞKA DÜŞMEK...

“Kara Para Aşk”ta (atv) mesele evliliğe kadar dayandı. İzlemeyenler için Ömer’in Elif’i istemeye gittiğini not düşelim... Fakat Ömer kız istemekte ne kadar acemiyse dizinin mevcut ve sonradan katılan kötüleri bu evliliğe cevaz vermemekte son derece profesyonel...

Açıkçası kötü ve iyinin birbirine karıştığı dizide artık hatlar iyice belirginleşti. Son olarak ortaya çıkan Nedret Hala karakteri en az Tayyar kadar tehlikeli. O kesiklerini dili ve zekasıyla atıyor... Bizim çocukların şu acemi aşkları bu kadar çok itirazı kaldırabilir mi emin değilim. “Kara Para Aşk”ta şimdilik öyle mutlu son filan beklenmemeli. Bu yüzden senaristler hikayeyi kilitleyen aşk hattından bir miktar çıkmalı, mesele “imkansızlaşıp” herkesi baymadan...

USTAYA İSTEDİĞİNİ VERMEK!

Önceki gün Nebahat Çehre ile lafladık. Kendisine yapışıp kalan “salon kadını” rollerinden sıkıldığı için ekrandan bir süre uzak durmak istediğini söyledi. Haksız da değildi... Özellikle “Aşk-ı Memnu” isimli diziden başlayarak yapımcılar Nebahat Çehre’yi hep servet havuzunun içinde resmetti... Belki “Muhteşem Yüzyıl”da o cendereden çıkmıştı ama orada da rolüyle muktediri resmediyordu. “Ne oynamak isterdiniz?” diye sorduğumda “Şaşırtıcı bir rol olmalı” dedi ve ekledi, “Biliyorum bir aşiret dizisinde oynasam orada da hanım ağayı oynatmak isteyecekler ama ben mesela böyle bir dizide ezilen tarafta olmayı istiyorum”...

Nebahat Çehre, oyunculukta yarım asra yürüyor. Ve hâlâ ekranın onu çok sevdiğini ve ciddiye aldığını düşünüyorum... Hatta şanslı ustalık devrinde olduğunu da söyleyebilirim. Riskli görüp vasatı devam ettirmek yerine risk alabilecek yapımcılar bulursa ciddi bir ezberin bozulduğuna hep birlikte şahitlik edeceğiz. Nebahat Çehre’ye bu şansı vermek gerekiyor...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder